Nakşibendilik üzerine neleri okumalı

04:006/05/2018, Pazar
G: 6/05/2018, Pazar
Ömer Lekesiz

Semerkand dergisinin 20. yılına özel hazırladığı Tasavvuf ve Nakşibendilik adlı çalışma hakkında, bu köşede yakın zamanda yazdığım bir yazından sonra kimi okurlarımın, aynı konuda daha nelerin okunabileceğini sordular.Söz konusu çalışmada, Necdet Tosun’a ait “Saadet Asrından Şah-ı Nakşibend K.S.’ye Nakşibendiliğin Doğuşu ve Yazılı Kaynaklar” adlı yazıda, tasavvuf silsilesine tabi olarak esas eserlerin silsilesi de verilmiş bir bakıma. Konuyla ilgilenen okurlarımın öncelikle bu yazıya bakmalarını

Semerkand dergisinin 20. yılına özel hazırladığı Tasavvuf ve Nakşibendilik adlı çalışma hakkında, bu köşede yakın zamanda yazdığım bir yazından sonra kimi okurlarımın, aynı konuda daha nelerin okunabileceğini sordular.



Söz konusu çalışmada, Necdet Tosun’a ait “Saadet Asrından Şah-ı Nakşibend K.S.’ye Nakşibendiliğin Doğuşu ve Yazılı Kaynaklar” adlı yazıda, tasavvuf silsilesine tabi olarak esas eserlerin silsilesi de verilmiş bir bakıma. Konuyla ilgilenen okurlarımın öncelikle bu yazıya bakmalarını salık vererek, orada yer alan eserlerin bir bölümünün henüz dilimize kazandırılmayışından ve tematik okumalarda zamanımızın anlayışına uygun metotların tercih edilmesinden hareketle, kimi eserleri burada zikretmemin daha yararlı olacağını düşündüm.

Her şeyden önce, Nakşibendilik hakkında yapılacak okumalar, tasavvuf hakkındaki okumalardan ayrı tutulamaz. Ancak tasavvuf ve tarikat devrine mahsus dönemsel (parçalı) okumalarla bütüne erişilebilir.

Şöyle ki tasavvuf, İslam fetihlerinin ve Müslüman iktidarların istikrarlı yönetimleri neticesinde katlanarak artan refahın, kendi içinde ürettiği sefahata duyulan tepkiyle, zühdü esas alan anlayışlardan doğmuştur.

Uzmanların, Hasen el-Basrî (v. 728) ile başlatıp, Cüneyd-i Bağdâdî’den (v. 909) yaklaşık yüz yıl sonra tamamlandığını düşündükleri, doğuş ve şekillenme devri olarak anılan iki devre mahsus kitapların, aynı zamanda ilk kaynaklar olarak kaydedilmeleri ve bunların azami istifade için bugünkü sahip olduğumuz tarikat bilgilerinden (şartlandırmalı grup kültüründen) mümkün olabildiğince yalıtılmış olarak okunmaları gerekir.

Bu devirde yer alan belli başlı isimlerden Ebû Abdirrahmân es-Sülemî (v. 704), Şakik el-Belhî (v. 810), Hâris el-Muhâsibî (v. 857), Sehl et-Tüsterî (v. 896), Ebû Saîd el-Harrâz (v. 899), Cüneyd-i Bağdâdî (v. 909) ve Hakîm i Tirmizî’nin (v. 932) sohbetleri, risaleleri ve mektupları birçok yayınevi tarafından kitaplaştırılmıştır.

Hakîm-i Tirmizî’den Allah’a Yakınlığın Dereceleri, Kalbini Bul, Edeb Ya Hu (Hayy Kitap); Hâris el-Muhâsibî’den Er-Riâye – Nefs Muhasebesinin Temelleri (İnsan Yayınları), Nefsin Terbiyesi (Hayy Kitap); Ebû Abdirrahmân es-Sülemî’den Tasavvuf’un Ana İlkeleri- Sülemî’nin Risaleleri; Cüneyd-i Bağdâdî’den Mektuplar; el-Kelâbâzî’den (v. 990) Doğuş Devrinden Tasavvuf – Ta’arruf (Dergah Yayınları); Ebû Nasr es-Serrâc’tan (v. 988) el-Lüma’ (İslam Tasavvufu adıyla Erkam Yayınları) kolayca erişebileceğimiz kitaplardır.

Doğuş ve şekillenme devirlerini, kurumlaşma devrine taşıyan süreci Hüccetü’l-İslâm Ebû Hâmid el-Gazâlî (v. 1111) adeta tek başına doldurur.

El-Gazâlî, ilim ile tasavvufu, alim ile mutasavvıfı İslami düşünce içine birleştirerek, zahirî ilimle, hâl ilmini kaynaştıran ilk isimdir. Onun İhyâ’ü Ulûmiddîn’i de bu manada zihniyet kurucu bir kitaptır.

Birçok yayınevi tarafından Türkçe’ye çevrilen bu kitap, halen kırk bölümünün her biri müstakil bir kitap olarak, Dilaver Selvi çevirisiyle Semerkand Yayınları arasından çıkmaktadır.

El-Gazâlî’nin hal ilmine mahsus kendi keşif serüvenin anlattığı El- Munkızu Mine’d Dalal’ı ile İslam metafiziğine mahsus Mişkatül Envâr’ı (Nur Metafiziği adıyla Büyüyenay Yayınları) hemen edinebileceğimviz kitaplardandır. El-Gazâlî’nin hemen her kitabıyla, Suâd el- Hakîm’in Yirmibirinci Yüzyılda İhyâü Ulümi’d-Dîn adlı kitabı da bu bahiste okuma listesine dahil edilmelidir.

İbn Fûrek’in (v. 1015) El-İbâne An Turuki’l-Kâsıdîn (TÜYEK); El-Hücvîrî’nin (v. 1072) Keşfü’l-mahcûb’u (Hakikat Bilgisi adıyla, Dergah Yayınları); Abdülkerîm el-Kuşeyrî’nin (v. 1072) Kuşeyrî Risalesi (Dergah Yayınları); Abdullah el-Ensârî el-Herevî’nin (v. 1089) Menâzilü’s-sâirîn’i (Emin Yayınları) ile Abdürrezzak Tek imzalı Tasavvufi Mertebeler – Hâce Abdullah el-Ensârî el-Herevî Örneği adlı çalışma, tasavvufi ıstılahları merkeze alan eserler olmaları bakımından, El-Gazâlî okumalarına eklenmelidir.

Tasavvufun kurumlaşma devrini de yine tek bir isim temsil eder: İbnü’l-Arabî (v. 1240).

İbnü’l-Arabî’nin kitapları, Litera Yayıncılık başta olmak üzere İz, İnsan, Türkiye Yazma Eserler Kurumu, Hayy Kitap, Gelenek ve daha birçok yayınevi tarafından okurlara sunulmuştur.

Hazretin en önemli kitabı kuşkusuz Fütûhat-ı Mekkiye’dir. Ekrem Demirli tarafından Türkçe’ye aktarılan ve Litera tarafından 18 cilt halinde basılan bu kitap, bir salikin İslam metafiziğine dair her türlü bilgi ihtiyacını tüm tafsilatıyla karşılar. Öyle ki, İbnü’l-Arabî’nin kolay anlaşılmadığı halde (nasıl oluyorsa) en çok okunan kitabı Fusûsu’l-Hikem, adeta Fütûhat’ın özetinin özeti hükmünde ve dolayısıyla ancak onun okunmasından sonra okunabilecek bir kitaptır.

Yazımıza “Nakşibendilik üzerine neler okumalı” diye sorarak başladık, ancak kökleri bildirmeden dallardan haber vermek mümkün olmadığı için sözümüz uzadı.

Mümkün bir listeyi izleyen yazımızda sunalım inşallah.

#Nakşibendi
#El-Gazâlî