“Finansal, ekonomik güç olarak hiç olmadığı şekilde güç kazanan ancak içerik ve dil olarak hiç olmadığı kadar zayıflayan, kamuoyunu etkileme gücü her geçen gün azalan medyamızın geleceği konusunda çok acil bir şeyler yapılması gerekiyor. Ne yazık ki; bu alanda yeterince çaba harcanmadığını üzülerek görüyorum.”
Problem böyle çerçeveledikten sonra, kapımızdaki tehlikenin nedenlerini ve muhtemel akibeti de şöyle belirliyordu:
“Yeni bir ‘medya dili’ üretilmesi artık bir zorunluluktur. Konvansiyonel medya dili eskimiştir. Haberler üzerine bir medya yapılanması artık gerçekçi değildir. Analiz, yorum, dil ve içerik üretemeyen medya organlarının, medya gruplarının daha da güç kaybedeceği artık aşikârdır. Kendini dönüştüremeyen medya organları ve yapılanmalarının hızlı bir şekilde çökeceğini düşünüyorum.”
Ne medya dilindeki değişim ne de yabancı sermaye hareketi, benim üzerinde hüküm yürütebileceğim hususlar değil. Ancak, Karagül’ün, “köşe yazarlarının hiçbir iddiasının kalmaması, günü kurtarma dışında bir kaygı ile kendilerini zorlama ihtiyacı duymamaları, çoğunun ‘kerhen’ bir yazı yazıp günü kurtarması, iddia ve fikirden çok ‘ilişkiler’ üzerine motive olmaları hazin bir göstergedir” şeklinde temellendirdiği, “Entelektüel iddia neden yok?” sorusu ise, tek başına beni huzursuz etmeye yetti.
“Huzursuz” derken şahsi bir kaygıdan değil, bidayetinden beri dikkat çekmeye çalıştığımız medya dilindeki sığlaşmanın, yozlaşmanın, lümpenleşmenin şimdi bir Genel Yayın Yönetmeni’nce net bir tanımlamayla teyit edilişinin neden olduğu irkiltici bir durumdan söz ediyorum.
Hatırlayanlar çıkacaktır, bir muharrir kelimemiz vardı; gazetenin Batı’dakilerine göre bizdeki gecikmişliğiyle geç kalan ve Türkçe’nin maruz kaldığı resmi tecavüz nedeniyle erken kaybolan bir kelime...
Entelektüel iddiadan da vaz geçtik, kahve dedikodularını magazin söylemiyle köşelerinde işlemeyi maharet bilerek, düşünmeden muaflığı arsızlıkla, şımarıklıkla makulleştiren, sosyal medyada Trend Topic olan konuları işlemeyi uyanıklık sanan köşe yazarlığına dur denilmesi bir zorunluluktur.
Bu husus, yerli medyanın yüz yüze geldiği dahili ve harici diğer tehlikeler kadar önemlidir.
Zira, “Bu, bir Türkiye meselesidir. Ortak meselemizdir. Başımızı öne eğip düşünme zamanı gelmiştir.”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.