Amerika’nın İsrail devleti adı altında Filistin’de tam hakimiyet kurduğu ve Kudüs’ü asıl kendisi için doğu başkentine dönüştürdüğü günlerden geçiyoruz.
İngiltere’nin 1900’lerin başında Batı için bir fitne üssü, İslam karşıtı yeni düzenlemelerin merkezi olarak seçtiği Filistin ve onun merkezi Kudüs, artık Amerika’nın elinde, nükleer silahla takviye edilmiş yedi milyonluk Yahudi gücüyle, başlangıçta tayin edilmiş görevlerini tamamlamaya çalışacak.
Söz konusu fitnenin ve buna bağlı yeni düzenlemelerin hedefinde kimlerin bulunduğu ise malumdur.
İlk sırada İran yer almaktadır. İran’ın etkisizleştirilmesi, Amerika’nın Ermenistan, Afganistan ve Pakistan’daki hakimiyetini kolaylaştıracağı gibi, İran korkusuyla Amerika’nın kanatları altına girmiş bulunan kabile devletlerinin (İngiliz ve Amerikan kolonilerinin) güvenliği de sağlanmış olunacaktır.
İkinci sırada Türkiye bulunmaktadır. Suriye ve Kuzey Irak’ta İsrail savunmasını güçlendirme ve Amerikan operasyonlarına destek veren terör örgütlerini ödüllendirme tahtında yapılacak ilk düzenlemelerden sonra, Türkiye koşulsuz olarak Amerikan çıkarlarına bağlı olmaya zorlanacak, kabul etmediği takdirde İsrail ile malum terör gruplarının saldırısına açık hale getirilecektir.
Dolayısıyla, Amerikan eyaletine dönüştürülmüş bir Mısır’ı, petrol kaynaklarını Amerika yararına işleten kabile devletlerini, etkisizleştirilmiş İran’ı, Amerikan hakimiyetinin pekiştirildiği Afganistan ve Pakistan’ı, Yahudilerle terör grupları arasında paylaştırılmış Suriye’yi, zaten Amerikan işgalindeki Irak’ı ve istiklali tehdit edilen Türkiye’yi içine alan yeni bir fotoğraf çekilmiş olunacaktır.
Türkiye’nin 24 Haziran seçimi, bu fotoğrafın kuvveden fiile çıkarılma aşamasına denk gelmesi nedeniyle, hem bu fotoğrafı en doğru şekilde okuyacak bir gözün, hem de başta Türkiye’nin istiklal sorumluluğu olmak üzere İslam dünyasına mahsus sorumluluğu müdrik olan bir zihnin seçilmesi bakımından büyük bir önem taşımaktadır.
Diğer bir söyleyişle, Türkiye’nin yeni seçimi, oy hakkı olan herkese, ana hatlarını belirttiğimiz büyük fotoğrafı doğru okuyacak, doğru yorumlayacak ve doğru tedbirler üretecek bir yöneticiyi seçme sorumluluğu yüklemektedir. Bu yanıyla yeni seçim, öncekilerinden çok farklı, deyim yerindeyse tam bir kader seçimi hükmündedir.
Seçimle birlikte değişecek olan sistem esasından baktığımızda Recep Tayyip Erdoğan dışındaki adayların hiçbirisi zikrettiğimiz göze, zihniyete ve sorumluluk idrakine sahip bulunmamaktadır.
İstiklalden, kader seçiminden bahsettiğimiz yerde mesele kendiliğinden aday tokuşturmanın fevkinde bir önem yüklendiği için, siyasi taraftarlık meselesini de aşarak akli ve mantıki bir tercihe bitişmekte ve belirtilen maksat ve zorunluluklar eşliğinde Recep Tayyip Erdoğan, aynı zamanda istiklal gayretinin sureti, bir inancın seçimi, güçlü bir iradenin irade edilmesi ve milli bir umudun adı olmaktadır.
Buradan, yani büyük fotoğraftan baktığımızda, siyasilerin ve/ya bürokratların ferdi hatalarını muhtevi olan küçük fotoğraflara takılmanın gereksizliği daha iyi anlaşılacaktır.
Büyük fotoğraf, bir valinin fevri, bir kültür müdürünün kibirli, bir tapu müdürünün hatalı, bir milletvekilinin isabetsiz davranışlarından oluşan ferdi ve küçük fotoğraflarla kapatılamayacak, karartılmayacak, basite indirgenemeyecek kadar önemlidir.
Her şey bir yana, Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmemesi için büyük gayret gösteren devletlere, medya organlarına, uluslararası vakıflara, terör örgütlerine ve fitne merkezlerine baktığımızda bile, 24 Haziran’da neden sadece Erdoğan’ın seçilmesi gerektiğini anlamamız mümkündür.
Tüm zamanların sıcak gündemi olan Filistin ve Kudüs ile başlamıştım yazıma. An itibariyle Amerika’nın Kudüs’ü başkent yapma girişimini protesto eden kırk bir Filistinlinin Yahudi askerlerince şehit edildiğine, iki bin kişinin yaralandığına ilişkin haberler geliyor.
Büyük fotoğrafın, yüz binici defa yine kanla lekelenmiş bu noktasından bakmaya çalışıyorum Türkiye’nin seçimine. Dün olduğu gibi bugün de Erdoğan’dan başka Filistin acısından yüreği yanan başka bir lider göremiyorum; Filistin derdine derman arayan başka bir isme rastlayamıyorum.
Bu nedenle tekrar vurgulayarak söylüyorum ki, Erdoğan’ın seçilmesi yönündeki irade, siyasi taraftarlığın belirlediği bir irade değildir; büyük fotoğrafın bir zorunluluğudur, bir istiklal şartıdır.
Vatanını, en geniş anlamıyla milletini seven herkes, ferdi ve fevri işlerin, ilişkilerin konusu olan küçük fotoğrafları bir kenara bırakıp, büyük fotoğrafı göz önüne almalı ve yukarıda zikrettiğim nedenlerle, siyaseti masseden bir diriliş seçimi olarak Erdoğan adında karar kılmalıdır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.