Batı neden 24 Haziran’a bakıyor

04:0019/06/2018, Salı
G: 19/06/2018, Salı
Ömer Lekesiz

Bayramda İstanbul’un büyük oranda boşaldığı bilinen bir durumdur.Güzelleştirilen yollar, yaygınlaştırılan hava ulaşımıyla uzak yakın ayrımı ortadan kalktı gibi.Aileleri, en azından ebeveynleri aşka illerde bulunan İstanbul mukimleri bayramlarda oralara adeta akın ediyorlar.İstanbul’un buna mahsus sosyolojisini herkesten çok daha bilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu duruma rağmen, Büyük İstanbul mitingini geçtiğimiz Pazar günü yapmayı seçti.Mitingde, ya dillere pelesenk olan şekliyle İstanbul sürprizler

Bayramda İstanbul’un büyük oranda boşaldığı bilinen bir durumdur.

Güzelleştirilen yollar, yaygınlaştırılan hava ulaşımıyla uzak yakın ayrımı ortadan kalktı gibi.

Aileleri, en azından ebeveynleri aşka illerde bulunan İstanbul mukimleri bayramlarda oralara adeta akın ediyorlar.



İstanbul’un buna mahsus sosyolojisini herkesten çok daha bilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu duruma rağmen, Büyük İstanbul mitingini geçtiğimiz Pazar günü yapmayı seçti.

Mitingde, ya dillere pelesenk olan şekliyle İstanbul sürprizler şehri olduğunu bir kez dahagösterdi ya da vatandaş Erdoğan’a sevgisini, söz konusu şartlarda bile gösterme gayretini izhar etti ki, sonuçta, kimsenin (hatta AK Partililerin bile) beklemediği rekor bir katılım gerçekleşti.

Eski başbakanlardan Tansu Çillerin sürpriz katılımı dâhil, mitingde kimlerin neleri, nasıl konuştuklarını bizzat görmüş veya haberlerden okumuşsunuzdur.

Şu seçim ortamında makul görülen politik polemikleri bir yana bırakırsak, bence Yenikapı Mitingi’nde söylenmesi zorunlu olanı, belirlenmesi gereken gerçek siyasi farkı yine Cumhurbaşkanı Erdoğan dile getirdi:

“Büyük Türkiye güçlü Meclis, güçlü cumhurbaşkanı ister. Unutmayın vakit Türkiye vaktidir. (...) Batı 24 Haziran’a bakıyor. Neyi bekliyor Batı? Acaba Erdoğan nasıl çökecek. Batı’ya da gerekli dersi vermeye hazır mıyız? (...) Ben size inanıyorum. Allah’ın izniyle yine vereceksiniz.”

“Batı 24 Haziran’a bakıyor!”

Asıl gerçek bu, 24 Haziran seçimlerinin asıl siyasi farkı işte buradan doğuyor.

Bunu gereğince görebilmek için, Batı’ya bakmaya da gerek yok aslında, Batı’nın örgütlediği yıkım koalisyonunun mensuplarına bakmak yeterli.

Yıkım koalisyonun baş elemanları şunca zamandır miting yapıyorlar, mikrofonlara, ekranlara konuşuyorlar ama sahnelerde sünnet çocuğu şımarıklarıyla gerdan kıran CHP adayından, Erdoğan’ın başarıya endeksli güzel hizmetlerini karartmak için, yalanlara ve sahteliklere tutunarak var gücüyle çabalayan adaya, milliyetçilik adına İçişleri Bakanı’yla doğrudan polemiğe girerek teröre destek çıktığını fark edemeyen faşist adaydan, müstakil bir seçim çalışması yürütüyor gibi görünerek yıkım koalisyonuna destek veren terör temsilcisi adaya kadar... hiçbirinden en küçük bir Batı eleştirisi sadır olmadı, olacak gibi de görünmüyor.

Aynı şekilde 15 Temmuz darbesi sanki hiç olmamış gibi davranan yıkım koalisyonundan, Suriyeli mültecileri kana doğmayan katile geri teslim etme konusu dışında, ne Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtları, ne de Kandil operasyonu konusunda yine tık çıkmıyor.

Peki, yıkım koalisyonundakiler, Batı’nın istiklalimize kastettiğinden, güçlü Türkiye’yi ve karar alma ve uygulama iradesi yüksek bir yöneticiyi asıl bu nedenle istemediğinden habersiz olabilirler mi?

Dahası, Batı’nın bizim coğrafyamızda son yüz yıldır kendi hükümranlığını kurmaya çalıştığından ve dolayısıyla bölgemizdeki kanın, vahşetin asıl sorumlusu olduğundan habersiz olabilirler mi?

Yine aynı maksatlarla, Batı’nın FETÖ’ye, diğer terör örgütlerine sahip çıktığını, Türkiye’yi zaafa uğratacak planlarından bir kısmını bunlar üzerinden uyguladığını gerçekten bilmiyorlar mı?

Hiç kuşkunuz olmasın, hepsini en az bizler kadar iyi biliyorlar.

Bilmeze yatmalarının, suspus olmalarının nedeni, ta göbeklerinden Batı’ya bağlı olmalarındandır.

O nedenle ısrarla diyoruz ki, 24 Haziran seçimleri Türkiye’nin en büyük seçimidir. Çünkü Allah muhafaza yıkım koalisyonunun tırnağı şu ya da bu oranda iktidarda yer tutarsa, tırnağı asıl yer tutan Batı olacaktır.

Yıkım koalisyonu asıl bunun için vardır; onlar üzerinden seçime dâhil olan FETÖ’süyle, terör örgütleriyle birlikte Batı’nın ta kendisidir.

Siyasi ortamın nasıl şekillendiği ise malumdur. Bir tarafta tek başına Erdoğan, diğer tarafta yıkım koalisyonu.

Türkiye’de ikinci bir Erdoğan’ın bulunmadığı, yıkım koalisyonunun adaylarından ise mebzul miktarda her zaman bulunabileceği ortadadır.

Batı, 24 Haziran seçimlerindeki planları işlemediğinde, başka İnceler, Temeller bulacağından emindir. Ancak asıl emin olmak istediği ilk ve en önemli şey, Batı’nın Türkiye’yi dize getirme planlarını bozan Erdoğan’ın tökezletilmesidir.

Ülkelerin zamanı insanların zamanı gibi akmaz. Ülke adına yapılabilecek bir yanlışın sonuçları hemen görünür ancak tamiri için çok uzun yıllar gerekir. Nitekim biz, Batı etkisiyle kendi ihmallerimizden, ayrılıklarımızdan, aymazlıklarımızdan, sorumsuzluklarımızdan doğan sorunlarla iki yüz elli yıldır boğuşuyoruz ve ancak son on altı yılda, yani Erdoğanlı yıllarda bunlardan kimilerini çözme konusunda irade göstererek, kısmen yol alabildik.

Bu nedenle diyoruz ki, başka Türkiye ve Erdoğan yok.

24 Haziran seçimleri, güçlü Türkiye’yi ve onun liderini istemeyen Batı’ya karşıdır.

Bu, her şeyden önce Batı konusunda dilini yutmuş gibi davranan yıkım koalisyonunun adaylarından bellidir.

#Haziran
#Seçim