Koronavirüs salgını, Çin’in Vuhan kentinde 17 Kasım 2019 tarihinde başlamıştı.
Kudüs’ü bu tarihten on gün sonra ziyaret etmiştim. Salgın izleyen yılın mart ayında dünyanın tümüne yayıldı ve herkes kendi ülkesinde daha düne kadar uzunca bir süre tutuklu kaldı.
Hepimizin hayatında öncelikli hale gelen bu iki husus, salgının başladığı tarihten bugüne kadar kültürel faaliyetlerin tatil edilmesinden kaynaklanan sosyal problemleri tek başına perdeleyebilmektedir. Zira, kültürel faaliyetler geçmişten bugüne yaşanan salgınlarda, savaşlarda, ekonomik zorluklarda önce paranteze alınan ve giderek orada unutulan ilk şeydir; karşılaşılan toplumsal ve ekonomik sabiteler düşünmenin, yaşamak yaşatmanın, korunmak savunmanın, mevcut imkanlara sahiplik etmek üretmenin… önüne geçmiştir çünkü.
“Kültürel faaliyetler” derken, söz konusu şartlarda ağıtları en çok duyulan çalgıcıların, tiyatrocuların, boyacıların… sahnesiz kalma meselesini değil, bizim dünyamızı kuran maddi ve manevi değerlerle bunlara tabi şuur üretme alanları olarak kütüphanelerin, camilerin, sohbet merkezlerinin, işliklerin, kursların, okulların, kıraathanelerin, çarşıların, pazarların kapatılmalarını kastediyorum.
Müslümanların Kudüs’le olan bağı -ona yüklenen ilahi değer nedeniyle- salgına, savaşa, ‘önce can sonra canan’ pragmatizmine terk edilebilir mi? Ve dolayısıyla Kudüs şuurunu sürekli diri tutarak ileriye taşıma yönündeki gayretler sessizliğe mahkum edilebilir mi?
Böylece Kudüs’ün hikayesini gönüllerindeki rüzgarla ilme’l-yakin olarak yazan gençler, mübarek beldeyi ayne’l-yakin olarak bilirlerken, bizler de salgın sonrasındaki Kudüs’e tanıklık etmiş olduk.
Türkiye-İsrail ilişkilerinde son günlerde yaşanan yumuşamanın da etkisiyle Kudüs’e giriş ve çıkışlarda kısmen bir rahatlık yaşanmakla birlikte, Kudüs Harem-i Şerifi’nin kapılarına dayanan Yahudi tahriklerde büyük bir artış görülüyor. Bir kişinin iki İsrail askeriyle korunduğu Yahudi gruplarının Harem’e girişleri ilk bakışta sorunsuz gerçekleşiyormuş gibi görünse de, o grupların genç elemanlarından birilerinin Harem kapılarında bir plana tabi olarak yaptıkları gösteriler patlamaya hazır bir mayın karakteri taşıyor.
Örneğin geçtiğimiz perşembe günü, Kudüslü gençlerin ve Türkiye’den giden ziyaretçilerin buluşma ve sohbet yeri olan Pamukçular Çarşısı’nda, Harem’den çıkan bir gruptan geriye kalan üçü kız beş kişi, Harem’in giriş merdivenlerinde kulakları tırmalayan bir çığırtkanlıkla tapınağa hasret şarkıları söyleyerek, olay yaratma ve bela çıkarma arzularını dile getiriyorlardı.
Bunlarla rağmen Kudüs’le bağımız katlanarak artacaktır.
Ziyaretimize sebep olanlara ve katkıda bulunanlara teşekkür ediyorum.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.