Büyüklerimiz şeylerin kendi hakikatlerine göre davranılmasını hak ve talep ettiklerini söylemişlerdir.
Onların vakit için hükümleri de böyledir, çünkü zamandan seçilmiş olan kimi vakitlerin hakikatleri de yine bu seçilmeye -benzerlerinden farklılaştırılmaya- tabi kılınmıştır.
Buna göre, Rabbimiz şimdiki zamanımızda bizleri yeni bir Üç Aylar’ın (Recep, Şaban ve Ramazan’ın) vaktine eriştirdiğine göre bizim de onun hakkını -Peygamber Efendimiz’den (sav) ve büyüklerimizden öğrendiğimiz şekliyle- vermemiz yani yaşamamız gerekir.
Peygamber Efendimiz’in “Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” mealindeki duasından hareket edecek olursak, bunda vaktin Üç Aylar olarak tayininin yanı sıra mübarek ve ulaşma / ulaştırma kelimeleriyle karşılaşırız.
Mübarek kelimesinin dilimizdeki karşılığı saygıdeğer, hürmete layık; hayırlı, uğurlu, kutlu olmaktır.
Üç ayların mübarek olması temennisinde bu sıfatlar doğrudan bu vakte mal edildiği gibi, aynıyla bu sıfatlardan nasiplenme temennisi müminlere de (“...bize..”; “…ve bizi…”) yöneltilmiş olunmaktadır.
Mübarek, hayırlı ve uğurlu olmanın bizim dilimizde bir eyleme matuf olması bakımından bundan da ibadet ve zikrin kastedildiği sonucu çıkmaktadır.
Buna göre Üç Aylar’dan ilk ikisinde Ramazan ayındaki farz oruca, belli günlerde önceki oruç borçlarını ödeme şeklinde veya nafile oruç tutularak hazırlanmanın gözetilmesi öncelikli olsa gerektir.
Nafileleri artırmak suretiyle farz namazlarda ısrar, zikirde devamlılık, tefekkürde (tövbe ve münacaatta) çokluk, sadakada artış… da yine mübarek, hayırlı ve uğurlu olmaya -buna tabi temenniye ve kutlamaya- tabidir.
Kur’an-ı Kerim ile sair zamanlardakinden daha fazla vakit geçirmek zikre dahil olduğu gibi dini bilgilerinin yenilenmesi gayesiyle büyüklerimizin değerli kitaplarını okumak da zikre dahildir.
Bu manada Üç Aylar’ın vakit olarak genişliği gözetilerek, Kur’an’ın en az bir kere hatmedilmesinin yanı sıra
bir ya da birkaç büyük eserin okunması da mümkündür.
Gazetemizin kıymetli okurlarına eriştirildikleri şimdiki zamanın mezkur vakti için Şah Veliyullah Dihlevî’nin (1704 – 1762) Hüccetullâhi’l-Bâliğa’sını (İz Yayınları) okumalarını tavsiye etmemiz uygun olsa gerektir.
Zira, İmam Gazzâlî’nin İhyâu ulûmi’d-dîn adlı eserini Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan oğlu Melikşah’ın ölümünün (1092) ardından hanedan mensupları arasındaki saltanat kavgaları nedeniyle başlayan kriz devrinde yazdığı gibi, Şah Veliyullah da Hüccetullâhi’l-Bâliğa’sını Bâbür-Türk devletinin 1858’de İngilizler tarafından yıkılmasıyla sonuçlanan son yüz yılındaki iktidar çatışmalarının beslediği tefessüh devrinde yazmıştır.
Biz de elbette bunların aynı değil ama benzeri bir kriz devrinden geçiyoruz. Amerika’nın batımızdaki üsleriyle, güneyimizde onun taşeronu olan terör örgütleriyle baskısı gittikçe artan kuşatması altındayız. Muhaliflerimiz Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a duydukları kin nedeniyle ve iktidar olma hırsıyla Amerika kuşatmasının hizmetine girmeye can atmaktadır. Hem bunlara karşı şuurlu bir davranışı kuşanmamız hem de içinde bulunduğumuz vaktin hakkını vermemiz esasında kriz devrinde yazılmış Hüccetullâhi’l-Bâliğa’yı okumamız isabetli bir tavsiye olacaktır diye umuyoruz.
Şah Veliyullah ve Baliğa’sı hakkında, eserin mütercimi Mehmet Erdoğan orada gerekli bilgileri iletmiştir. Ayrıca Hazretin tefsir metodu hakkında Abdülhamit Birışık’ın Hint Alt Kıtası Düşünce ve Tefsir Ekolleri adlı çalışmasına da (İFAV Yayınları) bakılabilir.
Erdoğan’ın kelimeleriyle Şah Veliyyullah “Her bir anı kıymetli, Allah’ın yüce dinine hizmet uğruna harcanmış, İslâm ve Müslümanların yararına adanmış, sünnetin ihyası, Kitap ve sünnetin neşri için çalışılmış, eğitim ve öğretimle doldurulmuş değerli bir hayat” yaşamış; vefatına ‘O, büd İmâm-ı A’zam-ı din - O, dinin İmam-ı A’zamıydı.’ ve “Hay veliyy-i rüzgâr reft: Ah! Zamanın velisi gitti.’ sözleriyle tarih düşülmüş” bir İslam alimidir.
Gerek yaşadığı devir gerekse buna bağlı olarak izlediği ihyâ / tecdid geleneği Şah Veliyullah’ın bizim devrimizde daha kolay ve daha bereketli olarak anlaşılmasına da sebeptir.
Üç Aylar’ın aynı zamanda mümkün olabildiğince hayatın gündelik hızını yavaşlatma ve bu maksatla vakfe anlarını artırma özelliği taşıması bakımından da zikrettiğimiz esastaki bu vb. kitapları okumanın ayrı bir değeri olacaktır.
Peygamber Efendimiz’in duasını takiben Rabbimiz’in
Üç Ayları hepimiz için mübarek kılmasını ve Ramazan ayına eriştirmesini niyaz ile din ve amel bilgimizde artışa, vatan duygusunda şuura, milletimizin ve ülkemizin selametine vesile olmasını temenni ediyorum.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.