Büyüklerimiz, Allah’ın rızasını ve Müslümanların faydasını gözeterek,Kur’anveKur’an ilimleriylehemhal olanların hayatlarını berrak, dingin ve kesintisiz akan birırmağabenzetmişler; onların akıl ve idrak yönünden bereketlendirilmiş varlıklarıyla her devre yerleştirildiklerini söylemişlerdir.Bu bağlamda hemen akla geliveren ilk örneklerden biriKeşşafTefsiri’ninsahibiZemahşerî’dir(1075-1144). Arap dili edebiyatına mahsus çalışmalarıyla başlayan ilmî hayatını, Tefsir, Hadis, Fıkıh ve Kelâm ilmiyle taçlandıran
Büyüklerimiz, Allah’ın rızasını ve Müslümanların faydasını gözeterek,
ve
hemhal olanların hayatlarını berrak, dingin ve kesintisiz akan bir
benzetmişler; onların akıl ve idrak yönünden bereketlendirilmiş varlıklarıyla her devre yerleştirildiklerini söylemişlerdir.
Bu bağlamda hemen akla geliveren ilk örneklerden biri
sahibi
(1075-1144). Arap dili edebiyatına mahsus çalışmalarıyla başlayan ilmî hayatını, Tefsir, Hadis, Fıkıh ve Kelâm ilmiyle taçlandıran Zemahşerî’nin, sadece ilim uğruna kat ettiği yolları düşünmek bile ona hayran olunması için yeterli bir sebeptir.
Rabbimize şükürler olsun ki, büyüklerimizin de belirttikleri gibi, onlar her devre berrak, dingin ve kesintisiz akanlar ırmaklar olarak yerleştirilmişler ve her biri kendi zamanlarının
olarak Kur’an emanetini, bu vakte taşımışlardır.
görünürlüğün salt medyatik çığırtkanlığa indirgendiği günümüzde, üst düzeydeki görevlerinde ve siyasi meşguliyetlerinde bile mezkur görünürlüğe itibar etmeksizin, günümüzde Kur’an ve Kur’an ilimleriyle hemhal olan değerli isimlerden biridir.
Kastamonu/Devrekâni’de başlayan (1938) hayat yolculuğunda,
dokuz yaşında hafız olarak,
evvelinden Kur’an üzere bir istikamete erişen Altıkulaç, İstanbul İmam-Hatip Okulu ve İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’ndeki diplomalı eğitim menzillerini kat ederek, mezun olduğu enstitüde
Ebû Şâme el-Makdisî ve el-Mürşidü’l-vecîz’i
başlıklı teziyle öğretim üyesi olmuş, İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nün Marmara Üniversitesi’ne bağlı İlahiyat Fakültesi’ne dönüşmesi üzerine, daha önce hazırladığı öğretim üyeliği teziyle, doktor unvanını almıştır.
İstanbul İmam-Hatip Okulu’nda öğretmenlik ve idarecilik yapmış, İstanbul ve Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü’nde asistan ve öğretim görevlisi olarak çalışmış, bir süre
Üniversitesi’nde bulunarak Arap dili ve edebiyatı üzerine araştırmalarda bulunmuştur.
Diyanet’te ve Millî Eğitim Bakanlığı’nda bir çok kademede önemli hizmetlerde bulunan Altıkulaç, 1978-1986 yılları arasında
Diyanet İşleri Başkanlığı
yapmış, emekliye ayrıldıktan sonra Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde ve
Devlet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde ders vermiştir.
TBMM’nin 20. ve 22. dönemlerinde İstanbul’dan milletvekili seçilen Altıkulaç, her iki dönemde de TBMM Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’na başkanlık etmiştir.
Genel Müdürlüğü ile birleştirilen,
Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Araştırmaları Merkezi
’nin (İSAM) başkanlığını yürütmüştür.
Halen 2010 yılında kurulmasını sağladığı İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi’nde Mütevelli Heyeti Başkanlığı görevini yürütmektedir.
Ne demiştik, Kur’an ile yola çıkan Kur’an ile yürür. Altıkulaç’ın Kur’an ile çıktığı hayat seferinde, hangi görevde bulunuyor ve siyaset esasında her ne ile iştigal ediyor olursa olsun, Kur’an için Kur’an ile yürüdüğüne, insanlardan önce şu eserleri şahittir:
Ma’rifetü’l-kurrâi’l-kibâr ale’t-tabakât ve’l-âsâr li’z-Zehebî (1995); Hz. Osman’a İzafe Edilen Mushaf-ı Şerîf’in Topkapı Sarayı Müzesi nüshası (2007), Türk ve İslâm Eserleri Müzesi nüshası (2007), Kahire el-Meşhedü’l-Hüseynî nüshası (2009); Hz. Ali’ye Nisbet Edilen Mushaf-ı Şerîf (San’a nüshası, 2011); Mushaf-ı Şerîf (Kahire İslâm Sanatları Müzesi nüshası, 2014); Mushaf-ı Şerîf (Paris Bibliothèque Nationale nüshası, 2015), Günümüze Ulaşan Mesâhif‑i Kadîme: İlk Mushaflar Üzerine Bir İnceleme (2015); Mushaf-ı Şerîf (Tübingen nüshası) (2016).
Bizzat mutfağında yer alıp, redaktör, Tefsir İlim Heyeti Başkanı olarak hizmet verdiği TDV DİA’nde 82 maddenin telifi ile
(2011) adı kitabında toplanan hatıralar...
Bir ömür düşünün ki,
hesapların görüleceği
terzinin iyilik kefesine,
onun tamamı konulacaktır. Onu tartanın hoşnutluğu ve tek bir iyilik olarak ömrünün tamamının tartıldığı ferdin sevinci hangi hayale sığar ki?
İnşallah Altıkulaç, bizim zamanımızdan, o hayale hakikat oluşturacak bir zat olmasıyla ve dolayısıyla bizim de onun devrinde yaşama şerefine nail oluşumuzla seçkindir.
Aynı zamanda bu seçkinlik, borçlandırılmak suretiyle var kılındığımız dünya hayatında,
cihetinden, yerli yerinde ödenmiş bir borcun da ödülüdür.
Hayat seferine Kur’an ile başlayıp, ilgili her menzili Kur’an ile yürüyen akıllara ve ayaklara ne mutlu!
Ve hafızalara, kitap kayıtlarına adı Kur’an sevgisi ve hizmetiyle birlikte kazınan Tayyar Altıkulaç Hocamıza ne mutlu!