Aynı zamanda el-Cüzcânî’nin bu sözü, varlığın zulmette yaratıldığına ancak Allah’ın tevhit ve takva esasında bir istidat ve gayret beyan edenleri nur ile desteklediğine, yani aydınlattığına ve böylece canlılar âleminden insanlık alemine çıkardığına; bu sayede “insaniyetten pay sahibi olmak, adamlıkta mükemmelliğe ulaşmak” anlamında mürüvvete eriştirdiğine dair Sûfilikteki hâkim görüşle de örtüşmektedir.
Bunlardan hareketle, yaklaşık dokuz yıl önce yine bu köşede yazdığım “Sanat, hevâ ve heves” ilişkisi üzerine birkaç ilavede bulunmam gerekiyor ama önce oradaki ilgili kelimelerin ve manalarının hatırlanması için o yazıyı alıntılamalıyım:
İki kelime de isimdir ama kullanıldıkları yer ve duruma göre ikisi de bir fiili ifade edebildikleri gibi, biri diğerinin fiil de olabiliyor.
İbnü’l-Arabî bu durumu şöyle açıklıyor: “Hevâ üzerinde bir sınırlama yoktur ve bu nedenle sınırsız bir şekilde arzu sahibidir. Hevânın hakkı onun kendi sebebi olmasıdır. (...) Hakka da hevâ sayesinde uyulur ve hevâ seni doğruluk oturağına oturtur. Hevâ haz vericiyken ibadetteyken haz onunla alınır. Hevâ kendisine sığınan için bir barınaktır.”
Öyleyse sanatla bir hava (aura) ya da havada yer tutan bir sanat (şey) oluşturmanın şartı, hevâyı (ve hevesi) o yönde harekete geçirmektir; hevânın olmadığı yerde sanat onu oluşturacak havadan (nefesten, candan) mahrum demektir. (…)
Sanat ve heva/heves ilişkisindeki şu inceliğe de dikkat çekmemiz gerekir ki, “istek, arzu, heves, meyil; aşk, sevgi, tutku...” anlamındaki hevâ, bunları dile getirebilmenin nihai aracı olarak sanatı da kendi anlamının içine çekebilmektedir.
Diğer bir söyleyişle isteğin, arzunun, hevânın, meylin, aşkın, sevginin, tutkunun… emzirdiği sanat, hevesin yatağındaki çocuktur ve “Çocuk yatağa aittir.”
Bu yanıyla hevâ’nın maruf olan anlamlarına bir de “...arzu... ve bunların tezahürü olarak sanat” açıklaması eklense yeridir.
Yanlış hatırlamıyorsam şair Haydar Ergülen geçmişte “Şiir bir hevestir” demişti. Bu manada Hz. Peygamber’in (sav) kendisinden korunduğu şey olarak “heva” ve elbette şiir (bakınız: Necm Suresi 53:3; Şuara Suresi 26:224-226), sanat bağıyla onun ümmetine bir nasip, bir bağış olarak döndürülmüş gibidir.
Gerçi “şiir” derken, onu sanatın bir türü olmaktan çok, genel ilahi bilgiyle (ilhamla) seküler bilginin bir berzahı saydığımı da söylemeliyim ki, bu ayrıca ele alınması gereken bir husustur.
Sonuç olarak heva (ve heves) ile elde ettiğimiz sanatı ya da sanatla görünür kıldığımız hevâyı (hevesi) olumsuzlamamamız gerekir. Çünkü özel olarak sanat ve genel olarak sanat beğenisi neticede bu iki kelimeye bitişiktir.
Bir şartla ki, her ikisinin de havamızı kirletmemeleri, bilakis (hem değiştirmek hem de renklendirmek anlamında) havamızı telvin etmeleri esas sayılmalıdır.”
Nasipse buradan devam edelim inşallah.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.