Kurban Bayramınız mübarek olsun.
Hacc için mübarek beldede bulunan kardeşlerimizi de tebrik ediyor ve bayramlarını kutluyorum.
Mikat (ihram), Beytullah (tavaf), Safa ile Merve (sa’y), Arafat ile Müzdelife (vakfe) ve Mina (cemerat; şeytan taşlama) mekanlarında ifa edilen Hacc, fiil ve mana cihetinden çok hareketli bir ibadettir.
Kierkegaard’ın “Bütünlüğü keşfetmeyen temelde hiçbir şeyi keşfetmez” deyişindeki gibi, söz konusu hareketlilik içinde tefekküre ve amellere mahsus her şey tek bir bütün içindir: Kendini bilerek Allah’ı bilmek ve O’nu var’lık ile nitelemeyi de aşıp, doğrudan tenzihle kendi kulluğunu gerçekleştirmek!
Buna göre Hacc, doğumdan ölüme -ki bunlar da birer yolculuktur- menzillerinde yürüdüğümüz süreçlerden -kısaca ferdî hayatımızdan- bir süreçtir. Bu öyle bir süreçtir ki, bizzat -düşünme ve düşünmeyi düşünme istidadımıza tabi olarak- hayatımızı temsil ettiği kadar, bu temsili de Allah’tan başka hiçbir şeyin baki olmayışına dair imanımızda massederek yok eder.
Nitekim bu temsilsizlik, Hacc’ın nihayet menzili, bayram namazını kılıp bayram etmede ve kurban kesmede tahakkuk eder.
“Beni Hanîf (muvahhit, Hakk’a yönelmiş) olarak, yüzümü gökleri ve yeri yaratan (Allah’a) çevirdim ve ben müşriklerden değilim. Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve Müslümanların ilkiyim. Allah’ım (bu kurban) sendendir ve Muhammed ile ümmeti tarafından senin (rızan) için sunulmuştur.”
Genelde Hacc’ın ve özelde kurbanın metafiziği artistik kelimelere takla attırarak anlamlandırılacak ve anlatacak bir şey değildir. Hüküm ve tefsir şâri’’den hangi irab ve mana ile geliyorsa konunun metafiziği de ondan ibarettir. Edep de zaten Allah’ın ve Resulünün kelimelerini, önceliklerini gözeterek konuşmak ve işaret etmektir.
Batılı felsefecilerin, …e vasıtasıyla günahtan arınma / Günah Keçisi terimi ve gündelik dilimizdeki kurb / yakınlaşma kelimeleriyle kurbanın hiçbir ilgisi yoktur. Çünkü Allah’ın hükmü altındaki kulun O’ndan uzaklığı söz konusu değildir ki, yakınlık nitelemesine ihtiyaç duyulsun; tenzih fikri vasıta kabul etmez ki, kurban O’na yaklaşmanın bir vesilesi olsun.
“Rasûlüllah secdesinde şöyle buyururdu: ‘Gadabından rızâna sığınırım, cezândan affına sığınırım, Senden Sana sığınırım, Seni gereği gibi övemem, Sen kendini övdüğün gibisin.’ Allah: ‘Secde et ve yaklaş!’ buyurdu. Rasûlüllah secdesinde kurb/yakınlıktan bir mânâya ulaştı. Bunun üzerine: ‘Gadabından rızâna sığınırım, cezândan affına sığınırım.’ buyurdu ve Allah’ın sıfatlarından yine O’nun sıfatlarına sığındı.
Sonra kurbdan başka bir mânâ müşâhede etti ki, onda sıfat ve vasıfları müşâhede ettiği kurbun dereceleri vardı. Bunun üzerine: ‘Senden Sana sığınırım’ buyurdu. Daha önce sıfatlarından sıfatlarına sığınmıştı; O’na sığınınca, O’ndan başka sığınılacak olmadığını anladı.
Sonra O’nun kurbu artırıldı ve O’na sığınmaktan kendini fâni kılan müşâhededen bir mânâya ulaştı. Bunun üzerine: ‘Seni gereği gibi övemem” buyurdu. Kurb mahallinde O’na sığınmaktan utandı ve O’nu övmeye sığındı. Ubûdiyyetin sınırı olan sığınmaya güç yetiremeyen, rubûbiyyet sıfatı olan övgüye nasıl güç yetirebilir? Bu sebepledir ki: “Seni gereği gibi övemem” buyurdu.”
Yukarıda zikrettiğimiz ikinci hadisteki “Allah’ım (bu kurban) sendendir” ibaresine de bu düzeyden bakarsak bayrama kurban oluruz!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.