Hayat hareketlere, hareketlerse kendi hakikatlerine tabidir.
Burada hakikatten kastım, bir arketip yani değişmeyen bir öz değildir.
Elbette değişmeyen özler de vardır ancak sosyal hareketler için ille de bir öz aranması gerekmez. Zira sosyal hayatın bilgisi geneldir ve tıpkı kültürlerde olduğu gibi büyük oranda enfeksiyon yoluyla yayılır.
Bu manada kültür “…Tüm insani ve toplumsal pratiklerin toplamı”dır; dolayısıyla insanı ve toplumu “var eden kültür değil, aksine kültürü var eden onlar”dır. (Uğur Tanyeli, Yıkarak Yapmak)
Bu ilişki içinde kültür tarafından belirlendiği gibi, kültürü de belirleyen kitap yayıncılığının hikâyesini tipik bir örnek olarak ele alabiliriz.
Cumhuriyet Halk Fırkası, Tek Parti CHP’si ve Demokrat Parti iktidarlarında hangi yayıncıların doğrudan devlet tarafından beslendiği ya da dolaylı olarak desteklendiği ilgili kaynaklarda mevcuttur.
Mezkûr hikâye, daha yakın tarihte ve günümüzde, besleme ve destekleme görevini büyük sermayeli yayınevlerinin üstlenmesiyle sürmüştür. Böylece hikâyenin devamında devlet kendisini geriye çekmiş olmakta ancak, büyük sermayenin teşekkül etme şartları itibariyle işin aslında, işleyişinde büyük bir bir değişme söz konusu olmamaktadır. Diğer bir söyleyişle yayıncılık hikâyesi devlet ve sermaye ilişkilerindeki değişme nedeniyle değişmiş bulunmaktadır.
Dolayısıyla Osmanlı Bankası ile başlayıp, 1944’te Yapı Kredi, 1956’da Türkiye İş Bankası, sonrasında Şekerbank, Akbank, Denizbank ve Vakıf Bank… ile bugünlere ulaşan büyük sermaye yayıncılığının hikâyesi aynı zamanda söz konusu ilişkilerdeki değişmenin hikayesidir.
Bu noktada, kendi kimliğim ve aidiyetlerim bakımından şu soruyu sormam gerekmektedir: “İslam” tanımlı katılımcı ve faizsiz bankacılık bu hikâyenin neresindedir?
Öyle ya, yaklaşık kırk yıldır farklı bir bankacılık yaptığını söyleyerek mevcut ekonomik sistem içinde önemli bir güç haline gelen İslamî bankacılıktan -hadi sanatı da bir yana bırakalım- kitap yayıncılığı bakımından yerli kültüre bir katkıda bulunmalarını beklememiz normal sayılmaz mı?
Ama görülen odur ki, mezkûr hikâyede bu bankacılığın henüz muhkem ve müstakil bir yeri yoktur.
alBaraka Yayınları’nın kazandığı bu önemde seçtiği türlerin çok etkili olduğunu sanıyorum. Neticede bir banka işi olarak ticaret, maliyet ve muhasebe konularındaki zorunlu yayınlarını paranteze alıp da söyleyecek olursak, sosyolojiden felsefeye, mimariden sinemaya, el sanatlarından sanat psikolojisine… uzanan geniş bir hatta harika kitaplar yayımlandı alBaraka’dan.
Böylece büyük sermaye yayıncılığının genel hikâyesine yeni bir katkıda bulunulmuş oldu.
Umarım bu tekerlek kalmaz tümsekte!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.