Afganîlerin bugünkü durumları özelinde, Afganistan dışındaki Müslümanlardan yapılabilecek ilk yardımıngüvenliğin sağlanmasına yönünde olabileceğini belirtmiştik.Güvenlik bahsinde öncelikle şu hususu akıldan çıkarmamak gerekmektedir: ABD’nin Afganistan’ı işgalindeki en görünür sebep, kendi güvenliğini sağlamasıdır.Irak’ın işgalinden de açıkça izlenebileceği gibi, Afganistan’da da ABD’nin güvenlik arayışı, Pakistan’ı da içine alan bir güvensizliğin tesisini beraberinde getirmiştir.Bu maksatla AB,
Afganîlerin bugünkü durumları özelinde, Afganistan dışındaki Müslümanlardan yapılabilecek ilk yardımın
na yönünde olabileceğini belirtmiştik.
Güvenlik bahsinde öncelikle şu hususu akıldan çıkarmamak gerekmektedir: ABD’nin Afganistan’ı işgalindeki en görünür sebep, kendi güvenliğini sağlamasıdır.
Irak’ın işgalinden de açıkça izlenebileceği gibi, Afganistan’da da ABD’nin güvenlik arayışı, Pakistan’ı da içine alan bir güvensizliğin tesisini beraberinde getirmiştir.
Bu maksatla AB, gerek bizzat kendi sevk ve idaresine tabi, gerekse ona muhalif bulunan terör örgütleri vasıtasıyla, etnik rekabetlerin de yoğun olduğu Afganistan’da güvenliği, fertlerin ikili ilişkilerine yansıyacak düzeyde tahrip etmiştir.
Tâlibân yöneticilerinin Kandahar medreselerinden yetiştiklerini göz önüne aldığımızda, Afganistan’ın güvenliğini yok eden ABD’nin nifak ve ihanet çarkını nasıl işlettiğini ve bugünkü gelinen noktada söz konusu güvenliğin tersinden yeniden kurulabilmesi için şerî ve akli planda nelerin yapılması gerektiğini onların bizlerden daha iyi biliyor olması gerektiğine hükmederiz.
Afgan direnişinde, Rus işgalinin başlayıp bitirildiği 1979-1989 yılları arasındaki süreyi
olarak adlandırmak suretiyle kapattığımızda, Afganîlerin çok uzun süreden beri hariçten mücahit desteğine ihtiyaçlarının olmadığını, ancak gelinen şu şartlarda güvenliklerinin sağlanması konusundaki her bilgiye açık olduklarını görebiliriz.
Güvenlik konusu her şeyden önce,
öğretilen ve yaşatılan
olması bakımından önemlidir. “Ey Âdem! Sen ve eşin cennette oturun, orada istediğiniz yerden rahatça yiyip için...” mealindeki İlâhî kavle göre, insanın ilk yaşama deneyimi
rahatlığı ve beslenmeden yana endişesizliği
ihtiva etmektedir. Dolayısıyla insanın rahatını kaçıran ve beslenme endişesini ortaya çıkaran her şey onda güvensizliğe neden olduğu gibi, bu manada güvenlik kaygısı içinde savrulması ve yine bu uğurda fitne ve ihanet planında ayağının
normaldir.
Bu noktada istitraden ifade etmeliyiz ki, Afganîlerin, Batı medyasından evlerimizdeki ekranlara iletilen
telaşını, güvenlik içinde rahat koltuklarımızda oturmuş olarak izlerken, bunu her şeyden önce insan olmanın zorunlu kıldığı bir yöneliş olarak görmeli ve kınayıcı, suçlayıcı bir dile başvurmamalıyız. Mültecilerin durumunu da bu bağlamda düşünmeli ve onların hepsini savaş kaçkınları ya da doğrudan Amerikancı suçlamasına tabi tutmamalıyız.
Rusya’nın işgalini ve Tâlibân’ın ilk yönetimini de dahil ederek baktığımızda, bu iki sürecin zaten her bir Afganîyi işbirlikçilik ve/ya şeriat karşıtlığı esasında bil-kuvve sorunlu hâle getiren yaklaşımların, Amerikan işgaline önemli bir hazır malzeme sunduğu; Amerika’nın da kendisine
alenen beyan edenlerin ve bu yolda bil-fiil çalışanların dışındaki her Afganîyi bil-kuvve terörist ilan ederek, güvensizlik sorununu Afgan halkının tamamına yaydığı açıkça görülecektir.
Dolayısıyla Afgan’da yeni atılacak ilk adımın güvenliliğin yeniden tesisine mahsus olması elzemdir ki, hariçteki Müslümanların ilk yardımlarının da bu cihetten olması bir mecburiyettir.
Türkiye’nin Kabil Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı’nın güvenliğini sağlama konusundaki talebiyle, Başkanımız Erdoğan’ın, “görüşme ve yardım konusunda kapıları açık tutma” konusundaki gayretini bu esasta değerlendirmek gerekir.
İşgal sırasında şehirde görevlendirilen ABD askerlerine, Türk askeri kıyafetinin giydirildiği bilgimize göre,
kelimesinin Afganîler nezdinde oluşturduğu özel güvenin, genel bir güvenlik düzenlemesinde son derece değerli olduğu aşikardır.
Bu manada Türkiye’deki ehil isimlerin, bir mücahit şuuruyla görev üstlenmelerinin zamanı da tahakkuk etmiş demektir. Bundan maksat yardımların en hasıyla Afganîlerin yanında, yakınında bulunmaktır.
Afganistan’da yukarıda zikrettiğimiz sebepler ve şekillerde vuku bulan kaçışın önü de ancak bu sayede alınabilir. Afgan halkına güvenliğinin sağlanması konusunda yapılacak güven telkinin ilk safhası budur.
’ta yer aldığı üzere, ABD için acı ve kayıp olmadan insanları tahliye etmenin bir yolunun olmadığı; yine ABD’nin Afgan’dan tahliye ettiği dostlarını, son bir
nden geçirmeksizin ülkesine almayacağı; o zamana kadar dostlarını ABD dışındaki muhtelif üslerde tutacağı Biden’ın son açıklamasıyla teyit edildiğine göre, güvenlik sorununun Afganistan’ın dışında değil içinde hallolması çok daha değerli hâle gelmektedir.
#Afganistan
#ABD
#Joe Biden
#Rusya
#Taliban