Temel Paşa’dan TİKA’ya bir durdurma operasyonu

04:005/06/2018, Salı
G: 5/06/2018, Salı
İsmail Kılıçarslan

Son dokuz yılda tuhaf, çok tuhaf şeyler yaşadı Türkiye. Denebilir ki bu son dokuz yılda Türkiye’deki siyasi gelişmeleri Finlandiya, İzlanda falan kırk, belki elli yılda ancak yaşar.Recep Tayyip Erdoğan “one minute” dedikten sonra öyle hızla yaşandı ki her şey; Türkiye’ye karşı sistematik olarak yapılmaya çalışılan operasyonların sıralı listesini bir anda yapamayabilir zihnimiz. O derece hızlı, o derece baş döndürücü bir gelişmeler zinciriyle geldik 2009’dan 20018’e.Bu dokuz yılda operasyonların

Son dokuz yılda tuhaf, çok tuhaf şeyler yaşadı Türkiye. Denebilir ki bu son dokuz yılda Türkiye’deki siyasi gelişmeleri Finlandiya, İzlanda falan kırk, belki elli yılda ancak yaşar.



Recep Tayyip Erdoğan “one minute” dedikten sonra öyle hızla yaşandı ki her şey; Türkiye’ye karşı sistematik olarak yapılmaya çalışılan operasyonların sıralı listesini bir anda yapamayabilir zihnimiz. O derece hızlı, o derece baş döndürücü bir gelişmeler zinciriyle geldik 2009’dan 20018’e.

Bu dokuz yılda operasyonların durmadığı Türkiye’de durmayan bir başka şey ise gelişim oldu. Çok çeşitli kazanımlar elde edildi bu dokuz yılda.

Mesela şu: CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, rütbesi “korgeneral” olan bir asker hakkında açıkça “ben başkan olunca onun apoletlerini sökeceğim” dedi ve Muharrem İnce’ye hiçbir şey, ama hiçbir şey olmadı. İşin burasına dikkat isterim. Bundan 20 yıl öncesinin Türkiye’sinde siyasiler Genelkurmay binasındaki bazı ışıkların gece açık olmasından anlamlar çıkarır, korkular üretirlerdi. Değil bir korgeneralin apoletlerini sökmekten bahsetmek, bir yüzbaşının postalının bağcığına laf edemezlerdi. Asker “dön” dediğinde hafifçe dönerler ve vazifeleri neyse onu yaparlardı.

Muharrem İnce’nin “ne idiğü belirsiz” bir Amerikalı ile görüştükten sonra 15 Temmuz ve Afrin kahramanı bir paşa için “onun apoletlerini sökeceğim” demesi çirkin, hem de olağanüstü çirkin bir şey elbette. Ancak Türkiye’de askeri vesayetin giderek zayıflaması ve Amerikalı ile yediği yemekte yürek tüketen İnce’nin böyle efelenmesi bence iyi bir şey. Hem vesayet gölgesinin kalkması bakımından iyi hem de İnce’nin ve dolayısıyla CHP’nin kimlerin dümen suyuna girdiklerini tespit bakımından iyi.

Bir başka gelişim meselesine dikkat çekelim. Özal zamanında kurulmasına rağmen asıl işlevine Tayyip Erdoğan ile kavuşan TİKA isimli bir kurumumuz var malum. Defalarca yazdım, yine yazarım. TİKA, Türkiye’nin yüz akı kurumudur. Ramallah’ta bir okul binası yapmaktan tutunuz da Moğolistan’da Orhun Yazıtları’nın restore edilmesine, Pakistan’da fakir çiftçilere keçi dağıtmaktan tutunuz da Afrika’nın unutulmuş insanlarına meslek edindirme kursu düzenlemeye, Balkanlarda ecdat yadigarı her bir eseri ihya etmekten tutunuz da Gazze’de sağlık ocağı yapmaya kadar saymakla bitmez faaliyet üretmiştir TİKA.

Efendiler, TİKA dünyaya “dünyanın iyiliği için Türkiye” fikrini aşılayan motor kurumlarımızdan biridir ve öyle güzel, öyle hayati işler yapmıştır ki sadece hayranlıkla izleyebilirsiniz faaliyetlerini.

Meral Akşener’in ve İyi Parti’nin TİKA’yı kapatma planları bir bakıma “gelişimi durdurma” planıdır. Bakmayın siz gelen tepkilerden sonra “yeniden yapılandıracaktık biz aslında TİKA’yı” falan dediklerine. Anlaşıyor ki bunların asıl dertleri TİKA’nın yurt dışında oluşturduğu güç iledir.

15 Temmuz hakkındaki olağanüstü yalan ve tezviratlarından anlıyoruz ki Akşener, Türkiye’nin yurt dışında oluşturduğu gücün başka odaklarca kullanılmasını temin etmek üzere hareket etmektedir. TİKA’nın okulu kapansın ki başka okullar açılabilsin. Şundan zerrece şüphem kalmamıştır. Akşener’in olası başkanlığı demek bütün gücüyle FETÖ’nün memlekete “yeniden” musallat olması demektir.

Sen yazmadan ben yazayım ortalama yurdum muhalifi. Benim de işim zor tabii. Yandaş bir gazetenin yandaş yazarı olarak Akşener’i FETÖ ile birlikte hareket etmekle, İnce’yi o Amerikalının dümen suyuna girmekle itham etmek zorundayım falan. Tamam, bu yaveleri, bu diskuru geçtiysek şunu bir düşün: Milliyetçi olduğunu her fırsatta ifade eden Akşener, halk çocuğu olduğunu her fırsatta ifade eden “bacı” Akşener niçin bir halk hareketi, bir direniş destanı olan 15 Temmuz’u bunca pisletmek istiyor? Bunca yalan ve tezviratı niçin üretiyor? Türkiye’nin yüz akı kurumu TİKA’yı kapatmayı niçin vadediyor? Şunu da bir düşün: 15 Temmuz’un, Afrin’in kahramanı bir paşa bir iftar sofrasında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının konuşmasını alkışladı diye niçin Muharrem İnce tarafından “apoletlerini sökeceğim” cümlesiyle tehdit ediliyor?

Velhasıl bu sufleleri bu ikisine kimler veriyor? Bu ikisine bu sufleleri verenlerin “durdurmaya çalıştıkları şey” nedir?

Düşünmedin mi? Eh, o zaman her zaman yaptığını yap. Bunu da bir yandaşın yazısı olarak oku ve geç.

#Temel paşa
#TİKA