Trump’ın Çin hamleleri…

04:002/08/2020, Pazar
G: 2/08/2020, Pazar
Abdullah Muradoğlu

ABD ve Çin arasında bir “yeni soğuk savaş” başladığına dair tartışmaları daha önceki yazılarımızda aktarmaya çalışmış idik. İki ülke arasındaki ilişkiler giderek daha da geriliyor. Bazı Amerikalılar, son günlerde yaşanan gerilimi 1914’te Birinci Dünya Savaşı’nı tetikleyen “Saraybosna Suikasti”ne benzetiyorlar. Bir Sırp milliyetçisinin Saraybosna’da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Veliaht Prensi Franz Ferdinand’a suikast düzenleyerek öldürmesiyle başlayan gerilim hızla bölgesel bir savaşa,

ABD ve Çin arasında bir “yeni soğuk savaş” başladığına dair tartışmaları daha önceki yazılarımızda aktarmaya çalışmış idik. İki ülke arasındaki ilişkiler giderek daha da geriliyor. Bazı Amerikalılar, son günlerde yaşanan gerilimi 1914’te Birinci Dünya Savaşı’nı tetikleyen “Saraybosna Suikasti”ne benzetiyorlar. Bir Sırp milliyetçisinin Saraybosna’da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Veliaht Prensi Franz Ferdinand’a suikast düzenleyerek öldürmesiyle başlayan gerilim hızla bölgesel bir savaşa, ardından dünya savaşına yol açmıştı.

Bu tür benzetmelerin yapılabilmesi dahi ABD-Çin geriliminin tehlikeli sulara girdiğini gösteriyor. Franz Ferdinand 28 Haziran 1914’te suikaste uğramıştı. Birinci Dünya Savaşı ise 28 Temmuz’da başladı. O günlerde kimse, suikastin dünya savaşına yol açmasını beklemiyordu.

Tabii ki tek sebep suikast değildi. Suikast sadece hızlandırıcı rol oynadı. 19. Yüzyılın son çeyreğinden itibaren Almanya’nın yükselişi İngiltere’yi teyakkuza geçirmiş, ittifaklar bu çelişkinin etrafında yeniden şekillenmişti. Şimdi benzer bir çelişki ABD ve Çin arasında derinleşiyor. Trump yönetimi eski Soğuk Savaş’taki ABD’nin müttefiklerini Çin’e karşı yeni Soğuk Savaş’ta seferber etmeye çalışıyor. Özetle söylemek gerekirse ABD, Çin’e “bizim öngördüğümüz sınırlar içerisinde kal, daha fazla ileri gitmene müsaade etmeyeceğiz” diyor. Keza Trump yönetiminin Çin’e açtığı ticaret savaşları yeni Soğuk Savaşın ilk işaretleriydi.

ABD Başkanı Richard Nixon “Sovyetler Birliği”ni çevreleme politikasının parçası olarak Çin’le yeni bir ilişki başlatmıştı. Nixon’un 1972’de Çin’e giderek Mao ile görüşmesinin arkasındaki isim Henry Kissinger idi. Kissinger Moskova ve Pekin arasındaki çelişkiyi diplomatik fırsata dönüştürdü. “Soğuk Savaş”ın en sıcak günlerinde Nixon’ın “Başkan Mao” ile el sıkışması herkesi şok etti. Bu ziyaretin ardından “Milliyetçi Çin(Taiwan)” BM Güvenlik Konseyi’nin Daimi Üyeliğinden çıkarıldı. Böylece Çin, BM’de veto hakkına sahip 5 Daimi Üyeden biri oldu.

Bugünkü ABD yönetimi Nixon’ın 1972’de Çin’e açtığı kartın ABD için varoluşsal tehdide dönüştüğü görüşünde. Washington’daki Çin şahinleri de bu görüşü besliyorlar. ABD Dış İşleri Bakanı Mike Pompeo, 23 Temmuz’da California’daki “Richard Nixon Başkanlık Kütüphanesi ve Müzesi”nde Çin aleyhinde çok sert bir konuşma yaptı. Pompeo Trump yönetiminin yeni Çin politikasının ABD’nin müttefikleri tarafından desteklenmesi çağrısında bulunuyordu.

ABD-Çin ilişkisinin Başkan Nixon’ın arzu ettiği şekilde gitmediğine vurgu yapan Pompeo 1972’de açılan bu kartın artık ‘tarih’ olduğuna vurgu yaptı. Pompeo’ya göre, Çin “Sovyetler Birliği”nin yaptığı hataları tekrarlıyordu. Pompeo’nun eski Soğuk Savaş’ın ideolojik kavramlarını kullanması da dikkatlerden kaçmadı. Dikkat çeken bir diğer başlık ise “Taiwan” ile ilgiliydi. Taiwan bağımsız bir devlet gibi varlığını sürdürmesine rağmen, resmen devlet olarak tanınmıyor. Taiwan’ı tanımak Çin’in düşmanlığını kazanmak anlamına geliyor. Pompeo konuşmasında Çin’i memnun etmek adına Taiwan’ın marjinalleştirildiğine dikkat çekti. Bu cümle ABD’nin Taiwan ile Çin’i rahatsız edecek nitelikte bir ilişki geliştireceğini ima ediyor.

Öte yandan Pompeo, Hong-Kong ve Güney Çin Denizi’nde yaşanan gerilimlerde de müdahil olacaklarını ilan etti. Öyle ki Trump karşıtı bazı Amerikalı analistler, Kasım’daki başkanlık seçimlerinin sonuçlarını etkilemek amacıyla Güney Çin Denizi’nde Çin ile sıcak bir sürtüşme ihtimaline bile dikkat çekiyorlar. Bu görüşe göre Çin’in askeri gücünün ABD ile denk olmadığını gösterecek küçük bir zafer Trump’ın Başkanlık seçimlerinde elini güçlendirecek.

Pompeo’nun Çin konuşmasının ardından ABD Hazine Bakanlığı “Uygur Türkleri”ne yönelik baskı politikalarında etkin rol oynadığı belirtilen yarı-askeri bir Çin şirketine yaptırım kararı aldı. Pompeo’nun California’daki konuşmasından bir hafta önce ise casusluk ve fikri mülkiyet hırsızlığının merkezi haline geldiği iddiasıyla Çin’in Houston Başkonsolosluğu kapatılmıştı.

Bütün bu gelişmeler ABD ve Çin arasındaki yeni Soğuk Savaş’ın en sıcak hamleleri. Kasım seçimlerine kadar ABD’nin Çin karşıtı girişimlerinin artarak devam edeceği anlaşılıyor.

#ABD
#Çin
#Donald Trump