Geçen Pazar günkü yazımda Amerika’daki “ Cumhuriyetçiler ” içindeki ideolojik ayrışmanın derinleştiğine dair bazı değerlendirmelerde bulunmuştum. Senatör Josh Hawley ’nin Cumhuriyetçi düşünce kuruluşu “ Miras Vakfı ”nın “ Liderlik Zirvesi ”nde “ Muhafazâkârlar bir yol ayrımında ” başlıklı konuşma metnine de yer vermiştim. Hawley de Trump gibi ABD’nin Ukrayna’ya ve Rusya ile değil, sadece Çin ve Tayvan ile ilgilenmesi gerektiğini savunmuştu. “Liderlik Zirvesi”ndeki açılış konuşmalarından birisini
Geçen Pazar günkü yazımda Amerika’daki “
” içindeki ideolojik ayrışmanın derinleştiğine dair bazı değerlendirmelerde bulunmuştum.
’nin Cumhuriyetçi düşünce kuruluşu “
”nın “
”nde “
Muhafazâkârlar bir yol ayrımında
” başlıklı konuşma metnine de yer vermiştim. Hawley de Trump gibi ABD’nin Ukrayna’ya ve Rusya ile değil, sadece Çin ve Tayvan ile ilgilenmesi gerektiğini savunmuştu.
“Liderlik Zirvesi”ndeki açılış konuşmalarından birisini “
’”un en ünlü programcısı
yapmıştı. ‘
’ın ideologlarından biri olarak kabul edilen Carlson Rusya ve Çin konusunda Trump ve Hawley gibi düşünüyor. Merkezci Cumhuriyetçiler ve Merkezci Demokratlar Carlson’ı da ‘
’ olarak itham ediyorlar. Dış politikaya ilişkin görüşleri
’la da çatışan Carlson “
Big-Tech (Büyük Teknoloji)
” ve “
şirketlerine de savaş açmıştı. Bu şirketlerin bazıları Cumhuriyetçiler’in önemli bağışçılarıdır.
Cumhuriyetçi Parti içerindeki ayrışma sadece dış politika öncelikleriyle sınırlı değil. Carlson ve arkadaşları Cumhuriyetçi Parti’nin yerleşik ekonomik/politik çizgisinin giderek yoksullaşan Beyaz İşçi Sınıfına ve çökmekte olan orta sınıflara hitap edecek nitelikte değişmesi gerektiğini savunuyorlar. Merkez Sağ’daki muhalifleriyse Carlson’ın “Cumhuriyetçi Parti”nin en temel kabullerinden olan “
”ne savaş açtığını söylüyorlar. Carlson gibi ‘Yeni Sağ’ı temsil eden Cumhuriyetçiler Beyaz İşçi sınıfının yoksullaşmasından ve Orta sınıfların çöküşünden Cumhuriyetçi Parti’nin Merkezci kanadını da sorumlu tutuyorlar. Buna göre Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti’ Washington’da “
” gibi hareket ediyorlar.
Carlson önceki hafta sonu “
”nda yaptığı konuşmadaysa sadece “
” ve “
” bağlamındaki “
”na geniş yer verdi. Bu konuşmayı yapmasından hemen ardından “
” yönetimi Carlson’ın işine son verdi. Milyonlarca izleyicisi olan Carlson’ın kovulması ABD medyasının gündeminde baş sıraya oturdu. Daha önce Carlson
’a da sert eleştiriler yöneltmişti. Carlson’ın kovulması Pentagon’da sevinçle karşılanmış. Demokratlar, Sol liberaller, Merkezci Cumhuriyetçiler ve Neoconlar Carlson’ın kovulmasına alkış tutarlarken “
” kanal yönetimine ateş püskürüyorlar.
Carlson,
’nin Ukrayna’ya askerî yardımlarının ateşli destekçisi olan
’nin Lideri
’ı da sıradan Amerikalılar’ın yaşadığı ekonomik sorunlara önem vermemekle suçlamıştı. Medyaya yansıyan haberlere göre Merkezci Cumhuriyetçiler’i temsil eden McConnell “Fox News”ın patronu olan çok yakın arkadaşı
’a Carlson’u şikâyet etmişti. Bir diğer söylentiye göreyse Murdoch, “Miras Vakfı”ndaki konuşmasını çok sert bulduğu için Carlson’ı kovdurmuştu. Trump’ı destekleyen “Fox News” 2020’deki seçimlerin sonuçlarını onaylayan bir yayın yapmıştı. Bu sebeple “Fox News” Trumpçılar’ın şiddetli tepkisiyle karşılaşmıştı. Trump gibi Carlson da seçimlerin çalındığını savunmuş, ABD Kongresi’ni işgal eden öfkeli Trumpçılar’ı aklamaya çalışmıştı.
Carlson’ın kovulması Sol çevreler içinde çok farklı tepkilere yol açtı. Daha Sol’daki kanatlar Demokrat Parti’yi “
” zenginlerinin çıkarlarına hizmet etmekle suçluyorlardı. Demokratlar’ın alta düşürülerek yoksullaşan kitlelerden koptuğunu vurgulayan bu çevreler politik mücadelenin “
kimlik ve cinsiyet çatışmaları
” bağlamına yerleştirilmesini eleştiriyorlar.
Bazı Solcu yazarlara göre Carlson “
”a, ”
Askerî-Endüstriyel Kompleksi
”ne, “
”e ve “
”e yönelttiği eleştiriler yüzünden kovuldu. Bu yazarlar kendi mahallelerinde çok şiddetli eleştirilere maruz kaldılar. Demokratlar da kendi uç kanatlarıyla bir yol ayrımının eşiğindeler. Aslında bütün bu gelişmeler “
”nın krizinin belirtileridir. Trump’ın 2020’deki seçimleri kaybetmesine rağmen siyasî gücünü koruması ve 2024 için Başkan adaylığını ilân etmesi krizin giderek derinleştiğinin işaretidir.
Merkezci Cumhuriyetçiler de ‘
’tan bir an önce kurtulmak istiyorlar. Özetle söylemek gerekirse, Cumhuriyetçi/Muhafazâkâr taban üzerinde büyük etkisi olan
’ın kovulması “
”in tetiklediği iç ayrışmanın medya ayağına yansımasıdır.
#Politika
#ABD
#Amerika
#Joe Biden
#Donald Trump
#Abdullah Muradoğlu