Dışarıdaki düşman..

04:0017/01/2023, Salı
G: 17/01/2023, Salı
Abdullah Muradoğlu

Washington’da “ABD-Japonya İttifakı”nı güçlendirecek yeni girişimler gerçekleşti. Biden Yönetimi Japonya’yı“baş müttefik”olarak görüyor. ABD ve İngiltere arasında olduğu gibi- Japonya ile de bir‘özel ilişki’inşâ ediliyor. Bu ‘özel ilişki’ Pekin’de kaşların kalkmasına yol açıyor. Stratejistlere göre ABD’nin Hindistan, Avustralya ve Japonya ile geliştirdiği ilişkiler ‘Yeni Soğuk Savaş’ olarak da etiketlenen “Çin’i çevreleme” politikasının bir yansımasıdır.Geçtiğimiz hafta Japonya Savunma ve Dış İşleri

Washington’da “
ABD-Japonya İttifakı
”nı güçlendirecek yeni girişimler gerçekleşti. Biden Yönetimi Japonya’yı
“baş müttefik”
olarak görüyor. ABD ve İngiltere arasında olduğu gibi- Japonya ile de bir
‘özel ilişki’
inşâ ediliyor. Bu ‘özel ilişki’ Pekin’de kaşların kalkmasına yol açıyor. Stratejistlere göre ABD’nin Hindistan, Avustralya ve Japonya ile geliştirdiği ilişkiler ‘
Yeni Soğuk Savaş
’ olarak da etiketlenen “
Çin’i çevreleme
” politikasının bir yansımasıdır.
Geçtiğimiz hafta Japonya Savunma ve Dış İşleri Bakanları Washington’daki mevkidaşlarıyla bir araya geldiler. Japonya Başbakanı
Fumiyo Kişida
da ABD Başkanı Biden ile Beyaz Saray’da bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmeler sonrasından yapılan açıklamalarda ABD’nin Japonya’nın savunma harcamalarını 5 yl içinde iki katına çıkarma taahhüdüne destek vereceği belirtildi. Özetlemek gerekirse görüşmeler savunma, siber güvenlik, ekonomi, kritik teknolojiler, iklim değişikliği gibi birçok başlıkta “ABD-Japonya İtifakı”nın daha da derinleştirilmesini içeriyor.
ABD-Japonya İttifakı’nın Çin’e mesaj olduğu açık. Japonya’nın Rusya’ya yönelik ABD ve Avrupa yaptırımlarına iştirak ettiğini hatırlatmak gerekiyor. Haziran 2022’de Madrid’te yapılan “
NATO Liderler Zirvesi
”ne Japonya Başbakanı’nın katılması da çok dikkat çekiciydi.
ABD Çin’i “
varoluşsal
tehdit
” olarak görüyor. Trump döneminde Çin ile başlayan “
ticaret savaşları
” ‘yeni Soğuk Savaş’ın açılan ilk cephesiydi. Bu savaş, ekonomiden ticarete, yeni nesil silahlardan enerjiye, diplomasiden teknolojiye birçok başlığı içeren çok yönlü bir savaş.
ABD-Japonya arasındaki görüşmeler Washington’daki “
Anti
-
Çin Partisi’ni
mutlu etti. “Anti-Çin Partisi”nin şahin kanadını temsil eden “
Acilciler
”i ise daha da sevindirdi. “Acilciler” ‘Avrupa Savunması’nın Avrupalılara bırakılmasını, ABD’ninse sadece Çin’e odaklanmasını istiyorlar. Yakın gelecekte Çin ile savaşı ‘muhtemel’ gören “Acilciler, “
Ukrayna Savaşı
”nın hem ABD’nin imkânlarını erittiğini, hem de ABD’nin dikkatini Hint-Pasifik’ten uzaklaştırdığını savunuyorlar.
Eski Soğuk Savaş’ın 1990’ların başlarında sona ermesi ve “
Sovyetler Birliği
”nin sahneden çekilmesiyle birlikte ABD’de ‘
yeni düşman
’ arayışı başlamıştı. Amerika’nın şahin dış politika elitleri sonunda bu düşmanı da buldular. ‘Yeni düşman’, ekonomisi giderek ABD’ye yaklaşan teknoloji devi Japonya idi. 1970’ler ve 1980’lerde Dünyada “
ABD
/
Batı
” ve “
Sovyetler Birliği
”ne alternatif olarak bir “
Japon Mucizesi
”nden söz ediliyordu. Otomotiv başta olmak üzere Japon markası ürünlerin Amerikan pazarından aldığı pay ise şahinleri korkutuyordu.
Neo-liberal ekonominin zirvede olduğu bir dönemde ABD’deki etkili şahin stratejistlerden
Edward Luttwak
yazdığı bir makalede “
Jeo
-
ekonomi
” kavramını ortaya atıyordu. Kavram ana akım küreselci liberal ve neo-liberal ekonomistler tarafından tepkiyle karşılandı tabii.
Luttwak 1994’te yayınladığı
“Tükenen Amerikan Rüyası: Amerika Birleşik Devletleri’nin Üçüncü Dünya Ülkesi Olması Nasıl Durdurulur ve Endüstriyel Üstünlük İçin Jeo-Ekonomik Mücadele Nasıl Kazanılır”
başlıklı kitabıyla tartışmaları daha da alevlendirdi. Luttwak, Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle dünya uluslarının artık “jeo-ekonomik” olarak rekabet edeceklerini savunuyordu. Buna göre ülkelerin gücü “
coğrafî
/
jeo
-
politik
” konumlarıyla değil, endüstriyel üretkenlikleriyle ölçülecekti. Luttwak, 21. yüzyılın ilk otuz yılında ABD’nin bir üçüncü dünya ekonomisi olacağı kehanetinde bulunuyordu. Bu dönemde ‘
yükselen güç
’ ise, Japonya idi.
1993’te Çin’in gayrisafi yurt iç hasılası 500 Milyar Doları bile bulmuyordu. Aynı dönemde ABD’nin GSYİH’sı “
7 Trilyon Dolar
”a yaklaşırken, Japonya’nınki yaklaşık “
4.5 trilyon Dolar
” idi. Japonya o dönemde ABD’nin korkularını yatıştırma politikası takip ederek güç bela hedef olmaktan kurtuldu. Bugün dünya ekonomisinde ABD ilk sırada, Çin ikinci sırada, Japonya ise üçüncü sırada. Japonya’nın 2022’deki GSYİH’sı 1993’te rakamlarla aşağı yukarı aynı seviyede.
Çin ekonomisinin 2030’da ABD’yi geride bırakacağına dair bir anlatı Washington’ın siyasi çevrelerinde bir ”tekerleme” halini aldı. Hatta bazı kriterlere göre ABD’yi şimdi bile geçtiği söyleniyor. Luttwak’ın 1990’larda ortaya attığı “
Jeo-ekonomik mücadele
” ise artık “
Jeo-ekonomik savaş
” olarak iki partili dış politika elitleri tarafından benimsenmiş görünüyor. ABD ‘
dışarıdaki düşman
’ı buldu, tanımladı ve sözde ‘
Büyük Stratejisi
’ni
adım adım inşâ ediyor.
#ABD
#Japonya
#Çin
#NATO