Oğlum, bana soruyor. Oğlum İsmail. Yaşı 18. Bu sene üniversiteye başladı.
diyorum.
Ya da buna yakın bir şey. Şimdi aynı cümleyi toparlayıp koyamıyorum buraya.
Ben, 'politika yapma'ya yatkın değilim.
Ekranda konuşurken bile, sözü çoğu kez dümdüz söylüyorum.
Dümdüz söyleyemediğim yerde de, lafı dümdüz hale getirdiğinde doğrusu anlaşılacak şekilde söylüyorum.
Yani biraz engebeli, ama engebeler düzeltildiğinde doğrusu görülür. Biraz, Başkanlık sistemini konuştuktan sonra bir soru daha soruyor oğlum.
Buna ne diyebilirim?
diyebilir miyim?
Diyebilirim belki.
Ne de olsa konu kamuya mal oldu. Dersem, söylediğim kayıtlara
olarak geçmez.
Kayıtlara derken,
kayıtlara.
Beşeri kayıtlarla baş etmek kolaydır. Laf kalabalığıyla, sesini yükselterek, ya da mızmızlanarak haklı çıkabilirsin.
Ama, biliyoruz, yalan ve gerçek, beşeri kayıtlardan çok farklı bir mahiyette, senin göstermek istediğin, senin kafanda meşrulaştırdığın şekilde değil de, hakikatte neyse o şekilde kaydediliyor.
Bu adam benim oğlum.
Ona, 'politik' mi davranmalıyım?
Ben, babamın veya annemin, bana 'politika' yapmalarını tercih eder miydim?
Etmezdim.
Bu yüzden, düz söyledim.
(Hoş, soran oğlum olmasa da düz söylerdim.)
Şu anda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan başka birinin 'başkan' seçilmesi mevzubahis olsaydı, konuyu bu şekilde tartışmazdık.
Nitekim, daha önceleri, başkaları -Sezer, Gül- Cumhurbaşkanıyken tartışmıyorduk.
Cumhurbaşkanı'nın halk oyuyla seçilmiş olması, meselenin 'niteliği'ni kaçınılmaz bir şekilde değiştiriyor.
Sonra şunu sordu oğlum:
Sorunun cevabı içindeydi. Ben, sadece onayladım.
Konunun, elbette, çocuklarımın bana henüz sormadığı boyutları var.
Mesela, bugün, -artık kabul etmemiz gerekiyor-
gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Bunu yıllar önce yazmıştım,
diye.
'Fiili başkanlık' durumunu kolaylaştıran faktörler var.
Bu faktörlerden en önemlisi, AK Parti'nin tek başına iktidarda olması.
Başka bir partinin iktidar olması,
ı bir
e dönüştürebilirdi.
Olmadı öyle bir şey. Ve biz, bir 'fiili başkanlık' gerçeğine şahitlik ediyoruz.
Peki bu 'pratik' nasıl kağıda dökülecek? Nasıl, bir metne dönüşüp Anayasa'ya girecek?
Evet, bir 'uzlaşma komisyonu' oluşuyor. Yeni anayasa, konuşulacak, tartışılacak.
Peki, bu komisyondan netice çıkar mı?
Belki, çok iyi niyetli ve samimi bir siyasi uzlaşma, Türkiye'ye sıhhatli, yargıyı şaibeden kurtaracak, Meclis'e itibar kazandıracak ve demokratikleşmeyi garanti altına alacak bir 'başkanlık sistemi' kazandırabilirdi.
Bu, herkes için iyi olurdu. Sağlıklı ve normal doğum gibi...
Fakat, şu andaki siyasi atmosfer bu konuda umut vermiyor. Meclis aritmetiği de müsait görünmüyor.
Alttan alta, bir 'erken seçim' veya 'baskın seçim' söylemi dolaşıyor.
Bunu ilk solculardan duydum.
Diyorlardı ki, “Bir kısım HDP'liler'in vekilliği düşürülecek. Kısmi seçim yapılacak. AK Parti bu seçimlerde 15-20 milletvekili daha kazanarak, Anayasa değişikliğini referanduma götürecek sayıyı elde edecek.”
Bu, 'uçuk' bir senaryoydu. Bana sorulduğunda, hiç ihtimal vermediğimi söyledim. Zaten senaryo da tedavülden kalktı.
Şimdi, bir adım ilerisi, bir 'rivayet' halinde konuşuluyor.
HDP'nin sandalye kaybedeceği, AK Parti'nin de 330'un üzerine çıkacağı bir erken seçim senaryosu.
Buna elbette 'normal doğum' denilemez. Bir operasyon, tabir caizse bir 'sezaryen' operasyonu...
Bir 'erken seçim' millete nasıl izah edilir, millet bu izahı nasıl anlar, anladığı şeyi sandıkta nasıl tefsir eder, bunu kimse ölçemez.
Farz-ı muhal, oldu böyle bir şey, o gün rüzgarlar nasıl eser, bunu da kimse bilemez.
Ben sonuçta vatandaşım. Fikrimi söylerim, köşeme çekilirim.
Fikrim de şöyle:
Sezaryen, risklidir. Sağlıklı olan, normal doğumdur.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.