Öldürmek. Daha çok öldürmek. İnsan kanıyla semiren hayali mahluklar –vampirler- gibi, vuruyorlar milletin çocuklarını.
'
' tehlikeli bir '
, verir fetvasını. Katil, muhasebesini yapmaz, önünü ardını sormaz, adam öldürmenin.
Terörizmin '
ve '
vardır. Nemrut'un dünyada kurduğu yalancı ahiretin modern versiyonu.
İstikamet, propagandanın tam zıddınadır: Terörün 'cennet'i Allah'ın 'cehennem'i.
Bu seferki, şimdiye kadar şahit olduklarımızdan daha büyük bir felaket.
Kan döküldükçe ruhlar zehirleniyor.
Türklerin ve Kürtlerin ruhu zehirleniyor.
Damaklarımızda zehir acısı.
Biz, kardeşiz. Yeryüzüne, oğullar ve kızlar olarak, Rahman'ın fazlından nasibimizi aramak, iyi işler yapmak, iyiliği söyleyip kötülükten sakındırmak için geldik.
'Selam.'
Bu bizim müşterek kavlimiz.
Nasıl terk edebiliriz 'selam'ın lezzetini?
Kulaklar, hiç bir güzel sözü işitmiyor. Gözler, 'güzel'i görmekten, hastalıklı bir hicap hissiyle kaçıyor.
Şifasından kaçan bir hasta, nasıl şifa bulsun?
Bir '
' mi bu cinayetler?
Hangi '
'nı almak için kan döküyor PKK?
'
' demiyor muyduk?
Hiç bir hak konuşulamıyordu, istenemiyordu.
Millet, 'barış'ın rayihasını almaya başladıktan sonra, konuşulamayan ne kaldı? Hangi hak, hangi hukuk kaldı?
Ortadoğu'daki kanayan yaralarımızın ilacı, bizim dostluğumuzdu.
Kürtler ve Türkler, birlikte, oyunu bozacaktı.
Ne oldu?
Dolmabahçe fotoğrafının yırtılıp atılmasına yazıklanmalı mıyız, sevinmeli miyiz? Birisi söylesin bize bunu?
Gafil avlandık. Neden?
Biz 'barış' derken, PKK yığınak yaptı.
Devletin, bizim bildiğimizden fazlasını bildiğini düşünürken yanılıyor muyduk?
Bizim misyonumuz, ömrümüz oldukça yanılmak, sonra tekrar yanılmak mıdır?
'
Başkaları yanılınca yanılmış sayılmak
' mıdır?
Kobani. Evet, Kobani.
IŞİD Suriye ve Irak'ta zuhur edince, terör cuntası Amerikalılarla açık bir biçimde muhatap olma imkanı buldu.
Açık bir biçimde, herkes gördü, PKK'nın Suriye'deki uzantılarına uçaktan silah attıklarını.
Evet, Avrupa'da, Amerika'da, Asya'da, PKK'yla rejimler arasında iletişim vardı, fakat aşikare değildi.
Muhatap alınmak, örgüt için değerliydi.
Başka bir gündem çıktı PKK'nın önüne. IŞİD vesilesiyle, bir '
' kapısı açıldı. (Nasıl bir aletmiş bu IŞİD!)
Buradan bir yol bulabilirdi PKK. Gitgide, Barzani'yi de gölgede bırakarak.
Gölgede bırakmak mı? Hayır, daha fazlası. Kuzey Irak'ta da birinci güç olmak. Bütün rakip Kürt organizasyonları tasfiye ederek, Kürtler'in tek hakimi olmak.
Türkiye, IŞİD'le mücadeleye katılınca, ABD'nin sevgisi ikiye bölündü.
Türkiye'nin pozisyonu, PKK'nın Kuzey Suriye'deki planlarına uygun düşmüyordu.
Kandil, yeni duruma bakarak, başından itibaren sevimsiz ve sıkıcı bulduğu, sadece zevahiri kurtarmak için '
' 'çözüm' külfetini bir kenara attı.
Çözüm sürecinin '
'na girmesinde, bu hikayenin etkisi çoktur.
(Şu parantezi açmasam eksik kalır: Kanı, PKK döktü. 'Seçim hesabı' argümanı ve buna bağlı saçmalıklar, siyasi seviyesizliğin, entelektüel sefilliğin daniskasıdır.)
Oysa, denendi kaç defa, 'savaş' hiç bir sorunu çözmüyor. Devlet, savaşır. Yüz yıl da savaşır, bin yıl da savaşır.
Şiddet, azalır, çoğalır, hayat da böyle sürer gider.
Olan, annelere, babalara, oğullara, kızlara olur.
Çözüm sürecinin işlemez hale geldiği doğru. Peki şimdi, hiç bir şey çözülmeyecek mi? Çözülmesin mi?
Çözülsün.
Yeniden, sorunları konuşabilecek, tartışabilecek hale gelelim.
Ama, aynı noksanları tekrar etmeden. Gafil avlanmadan.
Asayişi, terörün insafına bırakmadan.
Ve doğru zamanda.
Ne zaman doğru zaman?
Doğru zaman, güvenliğin sağlandığı, inisiyatifin terörde olmadığı zamandır.
*
Namazda, selam verirken, Hanefiler imamla birlikte selam verir.
Şafiiler, imamdan sonra.
Kürtlerin büyük ekseriyeti Şafii'dir.
Bir Kürtle yanyana safa durmuşsanız, siz sola selam verirken, o sağa selam verir.
Böylece yüzyüze gelirsiniz.
'
Selam olsun sana... Ve Allah merhamet etsin.
'
Onun yüzünü görmek, kardeşliğin hazzını hissettirir size.
Hayatta, tattığımız güzelliklerden biri budur.
Bu güzelliği kaybetmememiz lazım.