Hamaset güzeldir ama...

04:0022/02/2016, Pazartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Yusuf Ziya Cömert

Şaban Abak'ı tanırsınız. Şair. Çok sevdiğim bir arkadaşım. 'Bağ-ı dehrin hem hazanın, hem baharın görmüş' bir adam. (Oğulcuğunu kabre verirkenki metanetini hatırlıyorum. Ve acıyı, çivi yutar gibi yutuşunu.)



Özlemişim Şaban'ı. Bu yazı, selam için bir vesile olsun.



Şaban'ın hikayesi çoktur. Bir gün, eski Ülkücülük günlerinden kalma bir hatırasını anlatmıştı.



Ankara'da yürüyorlarmış. Sloganlar atıyorlar, belki 'Kanımız aksa da zafer İslam'ın', belki 'Milli devlet, güçlü iktidar.'



Sağ yumruklar havada, Meclis'in aşağısındaki İnönü Bulvarında ilerlerken, biraz sessizlik olmuş. Meclis'in önlerine isabet eden bir yerdeler.



Sessizliğin içinde, muhtemelen Anadolu'dan gelip yürüyüşe iştirak eden bir ülkücü, yumruğunu havaya kaldırmış ve kendine göre geliştirdiği sloganı, harika orta Anadolu şivesiyle var gücüyle bağırmış.



“Hükümatın önünden geeeç-tik! Hükümatın önünden geeeç-tik!”



Yakalamış mevzuyu adam. Yani, Cebeci'de, Yenimahalle'de, Sincan'da yürümedik. Devletin burnunun dibinde yürüdük. Sloganlarımızı, Hükümet'in işiteceği yerde attık. Az şey mi bu?



Çok şey.



Ankara'da, devletin yanıbaşında bir bombanın patlaması da çok şey...



Son saldırı, o ülkücünün 'Hükümatın önünden geeeç-tik' dediği yolun devamında yapıldı.



Genelkurmay'dan biraz ileride, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın yakınında.



Bombanın patladığı sokağın adı, çok resmi. 'Merasim Sokak.'



Terör hakkında ne kadar negatif sıfat kullansak az. Sövmek bile az. Ve bu sıfatlar, bu sövmeler için, terörün terör olmaktan başka bir özelliğe sahip olmasına gerek yok.



Kimin yaptığı önemli değil, kime karşı, nerede yaptığı önemli değil.



İnsanlarımızın 'gavurluk' dediği şey, budur.



Bu gavurluğu, gelip Ankara'nın ortasında, Genelkurmay'ın, Hava Kuvvetleri'nin dibinde yapmalarını nasıl yorumlamak lazım?



Tedavülde bir 'analiz' var.



Türkiye, Azez'deki YPG'lileri Fırtına toplarıyla dövdü.



YPG buna çok öfkelendi, 'sen misin beni vuran' dedi, geldi, Ankara'nın ortasında bomba patlattı.



Aman, ne güzel izah, her şey aydınlandı şimdi!



Ben, 'her işin arkasında mutlaka bir iş vardır. Hiç bir şey göründüğü gibi değildir, binaenaleyh mutlaka bir şey uydurmak lazımdır' ilkesini kendi hayatımda uygulamıyorum.



Önce görüneni tespit edelim. Sonra, arkasında ne olduğunu araştırırız. Tarzım bu.



Fakat, burada şu anlattığım basit klişenin çok ötesinde bir çalışma var. Bundan eminim.



YPG'linin birine yaptırmışlar.



Bu, Türkiye için, YPG'nin terörist olduğuna yeni bir kanıt. Azez'deki top sesini işitmeyen 'üst akıl kılığındaki ABD' Ankara'nın ortasındaki bombanın sesini herhalde işitir.



Yok. İşitmiyor.



İşitmek, işine gelmiyor.



İşine geldiği zaman –Irak'ta- olmayan kimyasal bombayı görüyor, işine gelmediği zaman, 'benim kırmızı çizgim' dediği halde, kimyasal bombayla öldürülen Suriyeliler'i görmüyor.



Niye işitsin senin mahallene atılan bombayı?



İşitmeyecek.



Biz haklıyız, biz doğru söylüyoruz, biz vicdanlıyız, biz ahlaklıyız, biz fedakarız, biz iyiyiz.



Sesimiz, haklı olduğumuzu söylemeye yetiyorsa da, dünyadaki ekonomik, siyasi, askeri ağırlığımız, 'ihkak-ı hak' etmemize yetmiyor.



Biz, haklı olmanın sağladığını varsaydığımız bir güçle diplomaside iş görmeye çalışıyoruz.



Bu, bizim felsefemize uyuyor.



İyi de, güçlülerin işine gelmiyor.


Dünya, niyetini bozmuş... Sürekli haklı olan bir diplomasiyle ikide bir muhatap olmak istemiyor.



Duymazdan geliyor.



Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın '

' dediği Kirby kelimelere döküyor bu 'duymazlığı.' Diyor ki: “Kimin yaptığı konusu bizim için karanlık.”



Bize göre açık. Ama, Kirby karanlık diyor.



Halbuki, karanlık olan adamın kimliği değil, kendisi.



Bizim lügatimizde kötü olan 'düşük seciye' kötülük yapmak isteyenlerin aradığı bir vasıftır.



YPG'li ama, Muhaberat'a da çalışıyor.



Bu bile, Suriye'deki 'realite'yi ifşa ediyor.



Muhaberat, YPG... Yanyana.



Bu ikisi varsa, birdenbire ayrı cephelere düştüğümüz Rusya da vardır.



İş aleminde, böyle müşterek çalışmalara 'konsorsiyum' diyorlar. Savaşta 'ittifak' demek daha uygun.



Biz, savaşa girmedik. Fakat savaş, terör kılığında, Ankara'nın ortasına, Merasim Sokak'a kadar girdi.



Realite budur.



Türkiye, terörü analiz ederken de, Suriye politikasını şekillendirirken de, bu realiteyi hesaba katmalı.



Şunu da: ABD ve Avrupa, bizim hassasiyetlerimize duyarsız.



Hamaset güzeldir ama, doğru adımı ancak realiteyi hesaba katarak tespit edebiliriz.


#Hamaset
#YPG
#ABD
#Şaban Abak