'
?' Ramazanın sonuna doğru böyle sorarlar. Dönünce, aynı sorunun değişik bir versiyonu karşılar sizi.
'
?'
Bizim, İstanbul'a 140 kilometre mesafede bir köyümüz var. Babam, yazları orada ikamet ediyor. Bir dayım var orada. Öteki iki dayım da bayramda oraya düşüyor.
Köyümüzün adı, 'Potlar' köyü. Kandıra'ya bağlı.
Bizim mahallede, çoğunlukla, ilk çıkış yeri Trabzon, Ağasar bölgesi olan insanlar yaşıyor. Ağasar'ın yanısıra, Tonyalı, Fol'lu, Rizeli, Giresunlu komşularımız da var.
Köyün eski mukimleri Manavlar ve Muhacirler. Onlardan da bir kaç hane kalmış.
Karşı mahallede de birazı Kars'ın Posof tarafından birazı Erzurum İspir'dan hicret etmiş insanlar oturuyor.
Görüyorsunuz, tam bir mozayık.
Kimsenin kimseyle halledilemeyecek sorunu yok. Gül gibi geçinip gidiyorlar.
Babamı öteden beri çok seviyorlar. Babam, onlara bilhassa Cuma günleri camide nasihat ediyor. Kime sorsanız, ilim sahibi, tecrübe sahibi bir büyüğün burada bulunması, büyük bir nimet.
Ben, bu bayram da oraya gittim.
Bayram münasebetiyle, kardeşlerim de geldi oraya. Olabildiğimiz kadar haşır neşir olduk. Allah'a şükür.
Bu köy, siyasete çok duyarlı. Ankara'da ne konuşuluyorsa, köyde de o konuşuluyor. İnanması güç ama, profesyoneller kadar iyiler.
Hangi siyasetçinin ne dediğini, ne demediğini, niye öyle dediğini, hep biliyorlar.
Bir de, benim de iştirak ettiğim, Ülke TV'deki 'En Sıradışı' programını çok seyrediyorlar.
İtiraf edeyim. Beni, komşuları olduğum için seyrediyorlar ama, en çok beğendikleri, en çok hayran oldukları adam, Savcı Sayan.
Köylünün lisanına, '
dediği gibi' lafı girmiş.
Tayyip Erdoğan'a '
' diyen en son insanlar bu köyde yaşıyor.
Arkadaşım Abdurrahman Ekrem, “
Bunların derdi, Talibin başını yemek
” diyor. “Başka türlü rahat etmeyecekler.”
Bu köyde, oyların büyük çoğunluğu AK Parti'ye gidiyor.
Buna rağmen, aldıkları hizmet, çevre köylerden daha az.
Kanaatkar insanlar. 'Pozitif ayrımcılık' istemiyorlar. Sadece 'adalet' olsun yeter.
'Adalet' olsa, onlar, 'kalkınma'yı başaracaklar.
Kefken'den köye kadar gelen 4 kilometrelik beton yol, yapıldığı gibi kalmış. En az 10 seneliktir. Yer yer çatlamış. Bir elden geçse iyi olur. Bunun bile lafını fazla etmiyorlar.
Bir gün, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Karaosmanoğlu'na bir gitsem diyorum. Karaosmanoğlu çalışkan bir başkan. Biraz anlatsam, sever oradaki insanları.
İnşallah bir fırsat olur.
Bizim, kimseden bir şey isteme alışkanlığımız yok. Kimseden bir şey istememek, büyük bir nimet. Ama, başkasının iyiliği için, istemeyi becerebilmek lazım.
Bir kaç defa Follu'nun kahvesine gittim, geldim. Akranlarım var, çocukluk arkadaşlarım var.
Abdurrahman diyor ki, “Bu MHP, haçan hükümete girmeyecekti, niye seçime girdi?”
Kendi tabanının, kapıları kapattığı için MHP'ye kızdığını, bu yüzden muhtemel bir seçimde MHP'den AK Parti'ye oy kayacağını düşünüyor.
Kenan Coşkun “
CHP'yle koalisyon iyi olmaz”
diyor, “Kemal Kılıçdaroğlu'nun nesine güvenip de hükümet kuracaksın, bir dediği bir dediğini tutmaz.”
Anlıyorum, Savcı Sayan, buralarda, Kılıçdaroğlu'nun itibarını sıfıra indirmiş.
Davut Hoca da orada. Davut Hoca, en yakın komşumuz. Yine onun kadar yakın, Basri Hoca.
Eh, köyün en kıdemli çobanı, okuma yazmayı inek yayarken söken Recep Abi de orada.
Dedim ki onlara, “MHP, kapıyı tam kapatmamış olabilir. 'CHP'yle hükümet kuramazsanız, bir daha görüşelim' der gibi bir havası var.
Belki de,
kurulacak seçim hükümetine HDP'nin katılmaması için, AK Parti'yle bir seçim hükümeti kurmaya razı olur.”
Masada benden başka dört kişi var. Dördü birden dediler ki, “
Bana da kalsa, habu dediğin olur
.”
Dedim ki “Bu, olacak olan değil. Sizin olmasını istediğiniz... Eğer CHP pürüzlük çıkarırsa bu olabilir.”
“
CHP illa ki pürüzlük çıkarır
” diyor Kenan “Hükümeti kurarken çıkarmasa, kurduktan sonra çıkarır.”
“
Hükümeti CHP bozarsa, AK Parti diyecek ki, 'aha ben kurdum, Kılıçdaroğlu bozdu
.' O zaman seçime giderse kazanır.”
Konuştuğum herkesin ittifak ettiği bir şey daha var.
“
AK Parti'nin hükümeti kurmaya niyetli olması lazım. Pürüzlük AK Parti'den çıkarsa, rey alamaz
.”
Bakıyorum da, millet her şeyi biliyor.
Ben, feraseti, olaylara nüfuzu, şu Follu'nun kahvesindekiler kadar olmayan çok siyasetçi tanıyorum.
'Sokaktaki adam', 'Köydeki adam' diye milleti küçümseyenler, çuvallamaya en müsait olanlardır.
Hadi, 'geleneksel' ve bize has şu güzel bayramlaşma cümlesini ben de kurayım.
“Geçmiş bayramınız mübarek olsun.”