Dedikodu iltifata tabidir

04:0016/09/2015, Çarşamba
G: 13/09/2019, Cuma
Yusuf Ziya Cömert

İlk söylentiler, ilk rivayetler, suyu bulandırmaya başlayan ilk adımlar.Filancı, Abdullah Gül'e çalışıyor.Feşmekan, Davutoğlu'nun adamı.Şu, 'Reis'e yakın.Bu arada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'Reis' demek de bir 'statü'yü anlatıyor.Çünkü 'reis' Erdoğan için önce il, sonra belediye başkanlığı döneminde çevresindeki insanlar tarafından sıkça kullanılan bir sıfat.Erdoğan'dan bahsederken 'reis' demek, o zamanlara ait bir yakınlığı ima ediyor.Güzel olan şey şu: O yıllarda henüz doğmamış bir çok kimse, 'reis'

İlk söylentiler, ilk rivayetler, suyu bulandırmaya başlayan ilk adımlar.

Filancı, Abdullah Gül'e çalışıyor.

Feşmekan, Davutoğlu'nun adamı.

Şu, 'Reis'e yakın.

Bu arada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'Reis' demek de bir 'statü'yü anlatıyor.

Çünkü 'reis' Erdoğan için önce il, sonra belediye başkanlığı döneminde çevresindeki insanlar tarafından sıkça kullanılan bir sıfat.

Erdoğan'dan bahsederken 'reis' demek, o zamanlara ait bir yakınlığı ima ediyor.

Güzel olan şey şu: O yıllarda henüz doğmamış bir çok kimse, 'reis' kelimesini, 'reis'in o günlerdeki arkadaşlarından daha çok istimal ediyor.

'Güzel' dedim, çünkü bir geleneğin oluşması, nesilden nesile intikal etmesi güzel.

Fakat, söz, bazen söyleyen dile intibak edemez. Sakil durur. Sözün lisanla uyumuna dikkat etmek lazım.

'
Reis
' kelimesi bir dilde iğreti duruyorsa, o dilin yerine getirdiği vazifeye '
konuşmak
' denmez, başka bir şey denir.

Dedikodular üretilir. Çünkü, yeryüzünde milyonlarca müptezel, böyle şeyler üreterek hayatını idame ettiriyor.

Allahu Teala, bir çok vesile halkediyor. Ve o vesilelere müracaat edenleri rızıklandırıyor.

İyi bir davranışı, iyi bir fikiri, nasıl ıskartaya çıkarırsın?

'
Filancı, Tayyipçi
' dediğin zaman...

Veya '
Filancı, Abdullah Gül'ün adamı
' dediğin zaman... Fikrin ne olduğu önemini kaybediyorsa, çıkarırsın.

'
Filancı, Davutoğlu'nun adamı
' dediğin zaman, muhatabın bu sözü olduğu gibi işleme sokuyorsa, yani bu sözle amel ediyorsa, çıkarırsın.

'Rivayet'in üretilmesi değil sorun, üretilen rivayete, yani fitneye, fesada, dedikoduya itibar edilmesi.

'
Marifet iltifata tabidir
' sözü boşuna söylenmemiştir.

Dedikodu da, fitne de, iltifata tabidir.

İltifat görüyorsa, piyasa, doların yükselmesi gibi yükselir.

Sanki Erdoğan'ın çevresinden söz ediyorum.

Hayır.

Ben, mesela Abdullah Gül'ün de bu türden 'üretim'lere maruz kaldığını biliyorum.

Aynı ölçüde değilse bile, Davutoğlu'nun da...

Söz, söylene söylene gerçekleşiyor.

Gerçekleşmese bile, kulaklar yanlışı dinlemeye daha yatkın olduğu için, gerçek muamelesi görüyor.

Dikkat edin, AK Parti'nin MKYK'sı ve MYK'sı, bu dedikoduların gölgesinde konuşuluyor.

Ben mesela, Cemil Çiçek'in, 'filanın adamı' denilecek yaşı ve birikimi çoktan geçtiğinden eminim.

Diyelim Mehmet Ali Şahin.

Bunca tecrübeden sonra, 'kimin adamı' olabilir?

Veya Mustafa Ataş.

40 yıldır, belki Milli Selamet zamanlarından beri -Ben, Refah Partisi döneminden, İstanbul İl Teşkilatından hatırlıyorum- bu siyasi hareketin içindedir. Sade içinde değil, tam ortasındadır.

Birinin adamı olmak zorunda mıdır?

Efendim, Tayyip Erdoğan'ın adamıdır.

Benim gördüğüm, AK Parti'de siyaset yapan herkes, '
Erdoğan'ın adamı'dır
.

Ama, aynı zamanda ve birinin adamı olmaktan önce, 'kendisi'dir.

Eğer 'kendisi'yse, ona bir 'keyfiyet' izafe edebilirsin.

Bir insanı, 'şunun adamı' diye tanımlamak, o insanı bir şeye '
indirgemek
' değil midir?

Siyasetçiler veya yazarlar, çizerler, kendi başlarına bir fikre sahip olamazlar mı?

Listeler açıklanınca baktım. Evet, tartışılacak tarafları var. Nitekim tartışılıyor.

Ama, 'heyet-i umumisi'ne baktığım zaman, -çok azı müstesna- her dönemde bu listelere girmiş, girebilecek insanlar.

Listeler sorun değil. Listelerin tekamül süreci sorun.

Listeler, siyasi estetiğe daha uygun bir süreç sonunda oluşturulabilirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu yapma imkanına sahipti.

AK Parti'nin 'hikaye'sine baktığımız zaman, Erdoğan'ın bunu yapma 'hakkına' da sahip olduğunu teslim etmemiz gerekiyor.

Erdoğan'ın liderlik ettiği siyasi gelenekte, 'istişare'yi, 'ortak akıl'ı etkin kılacak mekanizmalar var.

Bir tercihti, Cumhurbaşkanı'nın yaptığı.

Partisini seçime böyle bir atmosferde götürmeyi tercih etti.

Yaptı, geçti.

Şimdi, seçime yaklaşırken, AK Parti'nin, isimler ve cisimlerle ilgili mülahazaları aşması gerekiyor.

Biz, MTTB'ye giderdik eskiden, Akıncılar'a giderdik. Bir de Diriliş Derneği'ne...

Hemen hepsinin duvarında, çerçeveletilmiş veya çerçeveletilmemiş bir levhada bir cümle yazılıydı. O cümle, şu günden itibaren yapılması gerekeni hülasa ediyor:

Gayret bizden, tevfik Allah'tan.
#ak parti
#cemil çiçek
#Davutoğlu