Bu yazıyı uçakta yazmam gerekiyor. Bilgisayarı açmadım üşendim. Telefona yazacağım.
Bir defa denemiştim. Başaramamıştım. Belki bu kez başarırım. Başarırsam, şu laptop denen aletten kurtulurum.
Yazı yazacağım programı açarken karşıma 'ICloud'a bağlanmak ister misiniz' sorusu çıktı. İster miyim? Hayır, şu anda lüzum yok.
Peki ne bu ICloud?
Baştaki 'I' harfi zannediyorum Apple'ın bir işareti. Yani 'I'yı gözardı edebiliriz.
Cloud ise bildiğimiz bulut. Bildiğimiz derken lugat anlamıyla. Yoksa, Apple'ın bulutunu bilmek için biraz çalışmamız lazım.
Bulut, bir tür depolama hizmeti. Basit bir misal vereyim, telefonla resim çekiyorsunuz. Telefonun hafızası doluyor. Hafıza dolunca, isterseniz resimlerin ICloud'da muhafaza edilmesini sağlayabiliyorsunuz.
Böyle 'bulut' hizmeti veren büyük şirketler var. Sadece akıllı telefon kullanıcılarına değil, resmi gayrıresmi kuruluşlara da ücreti mukabilinde depolama işi yapıyorlar.
Fotoğraf olabilir, video olabilir, ses olabilir, yazı olabilir, hatta yazılım olabilir.
Mesela, hepimizin yaptığı telefon görüşmelerinin tamamına yakını 'bulut'a gider. 'Bulut'a erişim sağlayabilen o konuşmalara da erişir. Yani Türkçesi, o konuşmaları dinler.
Paraleller, eşkenar dörtgenler ve diğer geometrik şekiller, bunların yanısıra '
'larımız, herhalde bu '
' istifade etmişlerdir.
Bu mevzu, şeytanın ve cinlerin '
'dan '
' çalmasını hatıra getirebilir.
Makul bir çağrışım. Bilhassa 'haber'i 'enformasyon' veya 'bilgi' anlamına kullanıyorsanız.
(Bir kenara not edelim: Teknoloji geliştikçe, 'yaradılış'ı idrak etme vasıtaları artıyor.)
Fakat, bende insanların kullandığı ve kullanmadığı siyasi dille hatta siyasi tutumlarıyla ilgili de bir çağrışım yaptı şu 'bulut.'
Gazetelerde, televizyonlarda hatta kahve muhabbetlerinde gözlemlediğim bir şey bu...
Sanki bir-kaç servis sağlayıcı var. Bu servis sağlayıcılar ucuz, çok kullanışlı malzemeleri, komplo teorilerini, senaryoları, her an, her dakika kullanılabilecek şekilde bir 'bulut'ta muhafaza ediyorlar.
Sen, alıyorsun malzemeyi, kafana sokuyorsun, rahatlıyorsun.
Hap gibi. İyi hissettiriyor. Dinlendiriyor.
Mesela şunu sokuyorsun kafana: '
Hükümet IŞİD'e yardım ediyor.
'
Oooh! Rahatsın. Bu fikirle hayatına yön verebilirsin.
Bu fikir sana Ankara'daki katliamı Ak Parti'nin organize ettiğini bile söyletebilir.
Sandığa giderken bu da kafanda olsun. Hangi partiye oy vereceğini şaşırmazsın.
Hakikat? Hakikat risklidir, işimize yarayıp yaramayacağını bilemeyiz.
Bulut, komplo teorisi depolama hizmetinin yanında, bir de ilmihal veriyor.
İlmihal, adı üstünde, her şeyi kapsıyor.
Haramlar, mekruhlar, itikadi meseleler, '
tamamına dair ihtiyaç duyabileceğiniz her türlü levazımat.
PKK'nın cinayet işlediğini söylemek.
Beşşar Esed'in diktatör olduğunu söylemek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın diktatör olduğunu söylemek.
Demirtaş'ın yalan söylerken de doğru söylerken de haklı olduğunu dil ile ikrar, kalp ile tasdik etmek.
Paralellerin işe yarayan kısmından yararlanmak. Geri kalan kısmıyla ilgili de Erdoğan'ı suçlamak.
DHKP-C'ye kem gözle bakmak '
'e giriyor.
Bu ilmihal, bu bulut, sadece Doğan Medyası'nda yok elbette.
Solcu mahallesinin tamamında var.
Paralel'de de var.
Tabii paralelin durumu biraz farklı. Paralel, ilmihalin 'hurafe'yle, 'bid'at'le dolu olduğunun farkında.
'
' müessesesinden istifade ediyor. İşine gelen hurafeye '
' muamelesi yapıyor.
Herkese bir şey söylüyorsun, kendi mahallene sıra gelince ne yağmur, ne bulut?
Biliyordum bu sorunun geleceğini.
Hakkaniyet, bizim taraftaki senaryo üretim hizmetlerini en azından ikrar etmeyi gerektirir.
Evet var.
Oldukça da yaygın.
Çoğu, vaktiyle, şiddetli saldırı altında yapıldı. Tabir caizse, savunma maksatlıydı. İyi de iş gördü.
Fakat, savunma hali, bunları mazur göstermez.
Bizim, '
'in peşine düşmemiz lazım.
Böyle durumlarda, bir Hadis-i Şerif misal olarak gösterilir. '
Düşmanın silahıyla silahlanma
'ya dair bir Hadis-i Şerif.
Bu, gide gide, '
düşmanın ahlakıyla ahlaklanma
'ya dönüşürse...
O zaman halimiz nice olur?
Söyleyeyim nice olur.
Onunla 'aynı şey' oluruz.
Bu arada... Yazıyı telefonla yazdım. İmanım gevredi. Bitiremedim. Sonunu otelde tamamladım.
Bir daha teşebbüs dahi etmeyeceğim.