Başkanlık sistemi ‘teori’nin sancıları

04:0028/12/2015, Pazartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Yusuf Ziya Cömert

Temmuz 2014'te (Star'da) yazmıştım. 2007 referandumunda geçen 'Cumhurbaşkanını halk seçer' maddesi, sistem değişikliğidir. 'Teori pratiği takip edecek' diye ilave de etmiştim.1 Kasım'da yüzde 49,5 çıkmasaydı o günkü cümlelerim 'boş laf' olurdu.Şu anda, 'teori'nin sancılarını izliyoruz.Tartışmalar, ne yazık ki sağlıklı bir zeminde ilerlemiyor. İnsanlar, inandıklarını değil, siyasi pozisyonları neyi gerektiriyorsa onu savunuyor.Ankaralılardan işittiğim, hoşuma da giden tabirle, mevzu 'sinyal için'

Temmuz 2014'te (Star'da) yazmıştım. 2007 referandumunda geçen 'Cumhurbaşkanını halk seçer' maddesi, sistem değişikliğidir. 'Teori pratiği takip edecek' diye ilave de etmiştim.

1 Kasım'da yüzde 49,5 çıkmasaydı o günkü cümlelerim 'boş laf' olurdu.

Şu anda, 'teori'nin sancılarını izliyoruz.

Tartışmalar, ne yazık ki sağlıklı bir zeminde ilerlemiyor. İnsanlar, inandıklarını değil, siyasi pozisyonları neyi gerektiriyorsa onu savunuyor.

Ankaralılardan işittiğim, hoşuma da giden tabirle, mevzu 'sinyal için' kullanılıyor.

Muarızların bütün argümanlarında, Erdoğan karşıtlığı lamba gibi parlıyor. Benzer etki, taraftarların tezlerinde de var.

Böylece, insanlar, başkanlığın, ne faydalarını doğru dürüst söyleyebiliyor, ne sakıncalarını.

Halbuki, tartışmada, daha objektif olmamız lazım.

Bizim parlamenter sistemimiz yeterince sağlıklı değil. Yerine göre askerin, yerine göre yargının vesayetine imkan tanıyor.

'
Kuvvetler ayrılığı'
bizde sık sık
'kuvvetlerin birbiriyle didişmesi'
şeklinde tezahür ediyor.

Bu, sadece sistemin kusuru olmayabilir.

Bizim, hem sivillerimiz hem kurumlardaki insanlarımız, kolay politize oluyor.

İşlerinde, kamunun hayrı ve menfaati yerine, kendi siyasi maslahatlarını veya menfaatlerini (Cemaat, örgüt, parti vs.) gözetenlerimiz çok.

İnsanların, adaletle, hakkaniyetle rabıtaları zayıf.

Adalet terazisini eline tutan kadını bilirsiniz. Adam kayırmasın diye gözlerini bağlamışlar. Sembolik bir kadın.

Bizim sistemimizde, o kadın, çaputun bir tarafından dışarıyı görüyor ve adam seçiyor.

İster sistemden kaynaklansın, ister insan kalitemizden, böyle sıkıntılarımız var.

Yine, bizim tecrübe ettiğimiz parlamenter sistemde, Meclis, yeteri kadar kuvvetli değil. Lider inisiyatifi, karar alma süreçlerinde çok etkili. Vekillerin en önemli işi, grup başkan vekillerinin parmağını takip etmek.

Hükümeti denetlemek, Meclis'in tamamının değil de, sadece muhalefetin vazifesiymiş gibi bir görüntü oluşuyor.

Başkanlık sistemi, bu sorunları çözmenin yollarından biri olarak görülebilir.

Dersiniz ki, reformlar, parlamenter sistemi düzeltmez, yamayla, kaynakla bu iş halledilmez, başkanlık sistemine geçelim, şu dertlerden kurtulalım.

Amerika, dünyanın en ileri demokrasilerinden biri. Ve görüyorsunuz, Obama'ya Başkan diyorlar.

Başkanlık sisteminin doğru bir şey olduğuna delil olarak bu misal yeter mi?

Yetmez. Misallerle işin içinden çıkamayız. Çünkü, Kongo da, Uganda da başkanlık sistemiyle yönetiliyor.

Yani kötü misal de çok.

Mesele, Başkanlık sisteminin, bizim toplumumuzda, sorunları çözüp çözemeyeceği.

Kanaatim şu: Adaleti, hukuku gözeten ve Meclis'i güçlendiren bir başkanlık sistemi, yönetimde şu anda karşılaşılan bir çok sorunun çözülmesini sağlayabilir.

'Sağlayabilir'
diyorum, çünkü sorunların çözülmesi sadece sistemle olmaz.

Ekonomi bozuksa, eğitimden kültüre, yargıdan siyasete bir çok alanda 'nitelik' düşükse, sistem iki adımda bir arıza verir.

Demek ki, başkanlık sistemi kotarılırken, bu eksikliklerin tamam edilmesi gerekiyor.

Herhalde,
'başkanlık sistemi'
derken, hiç kimse, başkanın
'la yüs'el'
olacağı, ülkeyi canının istediği istikamete götüreceği bir sistemden bahsetmiyor.

Şimdi, bazı akl-ı evveller,
'başkan'
kelimesinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı işaret ettiğini varsayabilir.

Hayır.

Herhangi bir 'başkan'dan söz ediyorum. Şu anda tanımadığımız, bilmediğimiz, istikbaldeki bir 'başkan'dan.

Ya o başkan, Erdoğan'ın yaptığı bütün iyi işleri bozmak isterse?

Milletin hakkına, hukukuna musallat olursa?

Okul kapılarında askere, polise talebe kovalatırsa?

Mesela, 28 Şubat kafalı faşist bir başkan.

Demek ki,
'milletin yetkisi'
nin aktif olması lazım. Ne olabilir?

Güçlü bir Meclis.

Seçimlerde 'dar bölge' ya da
'daraltılmış bölge'
uygulaması, vekillerin Meclis'e daha güçlü gelmelerine, temsil kapasitelerinin yükselmesine yarayabilir.

Bir de maksadı 'adalet' olan bir yargı.

Ama gördük, yargı da manipüle edilebiliyor.

Şu halde, kuvvetli bir yargı reformu.

Hakimle savcıyı aynı heyetin azaları olmaktan çıkarmayı da içeren bir reform.

Sağlıklı bir jüri uygulaması da, 'manipülasyon' riskini azaltabilir.

Bunlar, iki küçük misal. Erbabı, benim sayabileceğimden çok daha fazlasını ve faydalısını söyler.

Söyler mi?

Keşke insanlar, güncel siyasi şartlardan, siyasi pozisyonlarından, şahıslardan bağımsız bir şekilde konuyu tartışabilselerdi.

O zaman, belki, çok iyi bir 'başkanlık sistemi' modeli ortaya çıkabilirdi.

Geç kaldık ama, hala zamanımız var.
#Başkanlık sistemi
#teori
#cumhurbaşkanı