Ve Bilge, Ve Milat, Ve Öncü Ayşe Şasa

04:0019/06/2016, Pazar
G: 13/09/2019, Cuma
Yusuf Kaplan

Türk sinemasının öncü isimlerinden Ayşe Şasa'nın vefatının ikinci yıl dönümüydü bu hafta.



Ayşe Şasa, sadece iyi bir senarist değildi; hem bir film düşünürü hem de genç, parlak kuşakların elinden tutan, önaçan bir öncüydü.



ŞİİR GİBİ BİR İNSAN, ŞİİR GİBİ BİR ÖNCÜ


Ayşe Şasa,
Türkiye'nin yaşadığı travmayı

iliklerine kadar yaşayan ve

kültürel şizofreniye dönüşen

, bu ülkenin ruh köklerini kurutan, kültür ve sanat dünyasını çölleştiren bu travmanın nasıl aşılabileceğinin somut bir timsaliydi.



Türkiye'deki

kültür ve sanat hayatının ne kadar metamorfoz yediğini

çok iyi bilen ve bizim aynı anda

hem sade hem de der
û
nî medeniyet birikimimizin

nasıl hayata geçirilebileceği üzerinde kafa yoran bir düşünürdü.



Her
özgün düşünür gibi, Türk
ç
e'yi şiir gibi kullanan

bir yazardı. Gerek Türk film düşüncesinde bir milat olan Yeşilçam Günlüğü kitabında, gerekse diğer anlatı kitaplarında bu

şiirsel dili

bütün boyutlarıyla görmek mümkündü.



Ayrıca hayatı da

kanatlandırıcı bir şiir

gibiydi Ayşe Şasa'nın...



FİKİR, OLUŞ VE VAROLUŞ ÇİLESİ...


Ayşe Şasa,

fikir, oluş ve varoluş çilesini iliklerine kadar yaşadı.

Hakikatle buluşmanın bedelini fazlasıyla ödedi. Rabbimiz de, rahmetiyle muamele etti ve Ayşe Şasa, İslâm düşüncesinin, sanatının ve hayatının insanı sımsıkı kavrayan, yücelterek tutup ayağa kaldıran dünyasına nüfûz etmeyi başardı.



Hakikat pınarından kana kana i
ç
mesini bildi;

devşirdiği tatları, ufukları genç kuşaklarla heyecanla, coşkuyla paylaşmaktan hiç bir zaman çekinmedi.



Ayşe Şasa, benim için

sadelik'
le der
û
nîliğin medcezirini an be ân aşkla ve vecdle yaşayan

, her an, hiç durmadan gürül gürül akan

bir hakikat ırmağı

, her dâim hakikat bahçesinden taptaze yemişler devşiren, devşirdiği yemişleri etrafındakilere ''

ç
ocuksu asil bir ruh

''la sunan

bir derviş

demekti.



Ayşe Şasa, benim için,

tasavvufun derinliklerinde yaptığı fetih yolculuklarıyla

yalnızca sinemamızın değil, düşünce ve sanat dünyamızın da diriltici ve herkese ruf üfleyici ruh köklerine nasıl kavuşulabileceğinin yollarını gösteren,

keşfedilmemiş kıtalarda doyumsuz keşifler yapan yol açıcı bir öncü, bir devrimci

demekti.



MİLAT OLARAK AYŞE ŞASA


Ayşe Şasa, Türkiye'de,

film düşüncesinde bir milattı:

Türkiye'de gerek Türk sinemasının tarihi, gerekse film düşüncesinin serüveni bir Ayşe Şasa'dan önce, bir de Ayşe Şasa'dan sonra diye iki döneme ayrılarak anlaşılabilir ve yazılabilir ancak.



O yüzden Ayşe Şasa, Türk sineması'nın ve Türkiye'de film düşüncesinin serüveninin hem anlaşılmasında hem yazılmasında hem de gelecekte neler yapılabileceğinin belirlenmesinde milat'tır.



Türkiye'de

dünyaya özgün bir film dili armağan edecek entelektüel ve filmik aura'nın temellerini atan

öncü bir yazar ve

film-düşünürü

olarak da Ayşe Şasa bir milattır.



Bu ülkede, gerek sinema yapan, gerekse hem sinema üzerinde düşünen, hem de sinema üzerinden ülkemizin ve dünyamızın sanat, hayat ve düşünce sorunlarını bir medeniyet meselesi olarak belirleyen, yazan ve ''konuşan''

bizim kuşağın bütün isimleri üzerinde Ayşe Şasa'nın hakkı,

emeği çok büyüktür.



ÇOK YÖNLÜ BİR FİLM DÜŞÜNÜRÜ


Ayşe Şasa'nın Dergâh dergisinde yayımlanan yazılarından oluşan Yeşilçam Günlüğü başlıklı kitabı, film estetiği, film dili; dünyaya armağan edeceğimiz sinemanın estetik, kültürel ve fikrî kaynakları, temelleri; özelde sinemanın, genelde bütün sanatların ve düşünce hayatımızın entelektüel sorunları üzerinde yazılmış

bir
başyapıttır

.



Sinema
üzerinde düşünen, yazan insanların

başvuracağı, elinden düşüremeyeceği, dönüp dönüp yeniden bakmadan edemeyeceği

ilk ve son metindir Ayşe Şasa'nın kitabı.


Sadece sinema üzerinde düşünen, yazan kişilerin mi?

Sinema yapan kişilerin de başucu kitabıdır

Yeşilçam Günlüğü. Ayşe Şasa'nın kitabı, hem Türk sinemasının, hem de dünya sinemasının estetik ve entelektüel sorunlarını özlü, kusursuz bir Türkçeyle -filmleri, sinema akımlarını filmik, estetik ve idrak biçimleri üzerinden çarpıcı bir dille- tartışan bir rehber metin.



BİLGE VE DERVİŞ


Ayşe Şasa tastamam bilge, derviş bir insandı.



Çabası, yalnızca düşünmek ve yazmaktan ibaret olmayan;

yaşadığı entelektüel, rûhî dönüşümün verdiği derin ve ağır sorumluluğun bilinciyle

hareket etmekten bir an bile geri durmayan; dünyanın dört bir tarafına uzanan telefonlarıyla, ''sesiyle'', ''soluğuyla'' kendi fildişi kulesinden size yol gösteren, önaçan, öncülük yapan; sayısız insanın elinden tutan bir öncü; şu kafası karışıklar ortamında zihninizi zonklatan, sizi ''tedirgin eden'', ''uykularınızı kaçıran'', bunu vazife bilen

bir
ç
ağdaş zamanlar bilgesi ve dervişiydi.


GÖKEKİNİ BİR ÇİÇEK...


Ayşe Şasa, kısacası,

duyarlık, coşku, aşk ve hakikat
ç
ilesi

ve bu çilenin gelecek zamanları büyütüp besleyecek

gökekini meyvesi demekti benim i
ç
in

.



Ayşe Şasa'nın eksikliğini her zaman hissedeceğim yüreğimde. Ayşe Şasa, yeri doldurulamayacak nadide bir çiçek'ti. Bu hakikat çiçeğini ve mirasını gözümüz gibi koruyalım, besleyip büyütelim ve gelecek kuşaklara armağan edecek bir çaba içinde olalım diyorum.



O yüzden -film felsefesi, iletişim felsefesi ve diğer çalışmalarım çerçevesinde yaptığım teorik yolculuklarımı, kavramlaştırmalarımı kitaplaştırmayı ertelediğim, üzerinde özene bezene, titizlikle çalıştığım, demlenmeye duran ''

Füt
û
hât-ı Medeniyye'' kitabımı kendisine ithaf edeceğim;

bunu yaşarken kendisine de söylemiştim; çok sevinmişti. Ona olan borcumu/zu ödemenin yollarından biri bu, diye düşünüyorum.



Allah, Ayşe Abla'ya, rahmetiyle muamele etsin. Amin.



*



Not: Önceden yayımlanan bu yazımı gözden geçirerek bazı ilâveler yaparak yeniden yayımlıyorum.


#Ayşe Şasa
#Şiir
#Fütûhât-ı Medeniyye