Türkiye’yi niçin vuruyorlar?

04:0031/07/2016, Pazar
G: 13/09/2019, Cuma
Yusuf Kaplan

Önce genel
manzara
, sonra
nazariyat
ve
münazara
...


Manzara şu: Afganistan, Irak işgal edildi. Pakistan paçavraya çevirildi. Mısır düşürüldü. İran, Arabistan Yarımadası'nın en stratejik yerlerine, Suriye ve Yemen gibi kıtalararası tampon bölgelere yerleştirildi.



Son Kale Türkiye düşürülemedi

, dize getirilemedi yalnızca!



Bugün size, geçen yıl yayımlanan ve söylediklerimi, uyarılarımı, önerilerimi özlü bir şekilde özetleyen bir yazımı gözden geçirerek yeniden paylaşmak istiyorum sizlerle.



TARİH, YALNIZ ADAMLARIN KANATLARINDA YÜKSELİR


Türkiye düşürülemedi, o yüzden

Türkiye'nin güneyi çepeçevre ateş çemberine çevirildi

. Türkiye'nin içi, dışarıdan kontrol edilen tehlikeli şebekelerle sarsılıyor.



Türkiye, içeride de, dışarıda da direniyor. Bütün tuzakları püskürtüyor, oyunları bozuyor,

15 Temmuz

darbe-işgal girişiminde olduğu gibi, bu çilekeş ve

asil millet tanklara göğsünü siper ederek, bütün tezgâhları yerle bir ediyor, destan yazıyor

!



Bu süreçte

Erdoğan tarihî bir rol oynuyor

. Direniyor! Yalnız başına direniyor!



0 yüzden hem küresel sistem hem de uyduları tarafından hedef tahtasına yerleştiriliyor!



Yalnızca Erdoğan direniyor ve bütün mazlum dünyada yürekten destekleniyor.



Daha önce de söylemiştim; bir kez daha hatırlatayım:

Tarih, yalnız adamların kanatlarında yükselir. Yalnız adamlar, zor zamnlarda ateşten gömlek giyerler ve tarihin akışını değiştirirler...


İKİ TEHLİKELİ PROJE


Yapılmak istenen iki şey var burada:

Kissenger'ların, Bernard Lewis'lerin

ta 1970'lerde teorik çerçevesini çizdikleri iki şey: Küresel seküler-kapitalist sistemin hem dize getiremediği

İslâm'ı ve dünyasını dize getirmek

hem de yeniden tarihe girmesini,

insanlığın önünü açacak kapsamlı bir medeniyet yürüyüşüne soyunmasını önlemek

için tasarlanan iki ürpertici proje bu.



Birincisi: “

İslâm'a karşı İslâm” projesi

.



İkinci proje, birinci projenin kaçınılmaz sonucu:

Şiî dünyasının güçlendirilmesi ve Sünnî omurganın çökertilmesi.

Meselenin püf noktası burası: O yüzden bu hayatî meseleyi bu millete anlatıncaya kadar yazacağım.



MISIR DÜŞTÜ, SIRA TÜRKİYE'DE!


İslâm dünyasında

Sünnî omurganın iki tarih kurucu aktörü

var: Biri,

Türkiye

, diğeri de

Mısır

.



Batılılar, -münhasıran da İngilizler-

doğrudan Suudları, dolaylı olarak da İranlıları

, işte bu bin yıl İslâm dünyasını dimdik ayakta ve diri tutan

Sünnî omurgayı çökertmek için destekliyorlar

.



O yüzden Türkiye'yi kuşatmaya, Mısır'da İhvan'ı boğmaya çalışıyorlar.



Mısır'da İhvan, İslâm dünyasının da, bütün dünyanın da geleceğini belirleyebilecek esaslı bir bağımsızlık mücadelesi veriyor ama susturuluyor. Terör örgütü listesine alınıyor sonra da.



Batılılar, o yüzden

Mısır'ın önünü kesmek için İhvan'ı terör listesine alıyorlar

. Mısır'ın düşmesi, zorba Batı hegemonyasının Arap dünyasında çatırdaması anlamına gelecek çünkü.



SÜNNÎ OMURGA ÇÖKERSE…


Suudların

Vehhâbîlik ve neo-selefîlik

üzerinden ürettiği İslâm tarihinde karşılığı olmayan ruhsuz, sığ

hâricî mantığına dayalı İslâm anlayışının neden kışkırtıldığını

, önünün niçin açıldığını sanıyorsunuz ki?



Yine

İslâm tarihi boyunca marjinal

olan, marjinal kalan, öyle de kalması gereken

Şiîliğin

Arap dünyasında bilfiil, Türk dünyasında da bilkuvve önünü açıyor Batılılar. Neden acaba?



Burada hem

mezhebî bir analiz

yapmaktan, Müslümanları töhmet altında tutmaktan Allah'a sığınırım.



Burada büyük bir tehlikeye dikkat çekiyorum:

Batılılar, İslâm dünyasını tam ortadan ikiye yarmayı

planlıyorlar: Bunun için “İslâm'a karşı İslâm” projesini uygulamaya başladılar:



Homojen bir coğrafî yapı arzeden İslâm dünyasındaki ulusal, etnik, mezhebî, kabîlevî çatışmaları kışkırtarak İslâm dünyasını yangın yerine çevirerecek, birbirine düşürecekler. Bu süreç, çoktan başladı bile!



Hedef: İslâm dünyasındaki Sünnî omurgayı çökertmek, anadamarı bitirmektir:

Sünnî omurganın çökmesi, İslâm dünyasının kolay kolay belini doğrultamaması demektir

. İslâm dünyasının çökmesi ise,

küresel sistemin önündeki en büyük engelin ortadan kaldırılması

demektir.



DÜNYA, BİZİ BEKLİYOR...


Oysa

dünya, İslâm'a gebe

.

Batı uygarlığı, insanlığın tepesinde tam bir heyûla gibi

duruyor: 500 yılda bütün medeniyetlerini kökünü kazıdılar. Dünya tarihini durdurdular.



Yeniden bütün medeniyetlere, bütün farklılıklara, bütün renklere, bütün dillere, bütün düşüncelere, kendileri olabilecekleri bir dünyayı armağan edebilecek köklü kaynaklara ve zengin imkânlara biz sahibiz yalnızca.



O yüzden insanlık bizi bekliyor. O yüzden bu

yaşadıklarımızı, doğum sancıları olarak görmeli;

emperyalistlerin Müslüman toplumları, mezhepleri, etnisiteleri birbirine düşürme oyunlarını püskürtebilmeliyiz.



Bunun yolu,

Sünnî omurganın dimdik ayakta durmasından

, taze nefes alabilmesinden, esaslı bir muhasebe yapabilmesinden, geçmişle gelecek spektrumunda

bütün insanlığın sorunlarına cevap üretebilecek derinlikli bir fikrî birikim ve medeniyet fikri

ortaya koyabilmesinden geçer.



O yüzden eğer biz sorumluluğumuzu yerine getiremezsek, insanlığın eşiğinden geçtiği yokoluş sürecinin hesabı da bizden sorulur. Bunu da bir yere kaydedin lûtfen.



O yüzden

15 Temmuz'u doğuşun ve yeniden-doğruluşun miladı

olarak görmeli, ona göre kısa, orta ve uzun vadeli hazırlıklar yapmalıyız. Vesselâm...


#İslam dünyası
#Vehhâbîlik
#Darbe girişimi