Türkiye’ye niçin saldırıyorlar ve nasıl püskürtebiliriz?

04:0018/09/2016, Pazar
G: 14/09/2019, Cumartesi
Yusuf Kaplan

Türkiye, Batı ittifakının bir üyesi. Ama bizzat Batılılar tarafından içerden ve dışardan hem kuşatılıyor hem de karıştırılıyor.



Bunu hep birlikte bütün toplum kesimleri olarak iliklerimize kadar yaşıyoruz.



Cevabı henüz verilemeyen soru şu:

İyi de, Batılılar, neden Türkiye'yi hedef tahtasına yatırdılar?


BATILILARIN TÜRKİYE'Yİ HEDEF TAHTASINA YATIRMALARININ NEDENİ


Toplumun

seküler kesimleri ve aydınları

, Batılıların, Türkiye'yi hedef tahtasına yatırmasını, Türkiye'nin izlediği

dış politikaların yanlış olmasına

bağlıyorlar.



Bu argümana göre, Türkiye'nin dış politikada yaptığı bazı yanlışlıklar, hem Türkiye'nin işini zora soktu hem de içerde yaşanan terör sorununun patlamasına neden oldu.



Bu argüman

doğru ama sorunun kaynağı bu değil

.



Batılıların Türkiye'yi hedef tahtasına yatırmalarının

asıl nedeni,

Türkiye'nin şu ya da bu şekilde bütün eksikliklerine ve yetersizliklerine rağmen bir

medeniyet iddiasını sahiplendiğini ilan etmesi.


Başka bir ifadeyle, bir asırdır

Anadolu yarımadasına sıkışan Türkiye'nin yeniden medeniyet coğrafyasına açılması...

Ve bu açılımı da hem stratejik hem kültürel hem de ekonomik olarak yapması...



Türkiye'nin resmen

Somali'ye

yaptığı yardım,

Suriyeli mazlumlara

kucak açması, Türkiye'nin medeniyet coğrafyasına el atmasının, uzanmasının sonuçları...



SOMALİ STRATEJİSİ, İNGİLİZLERİ ÜRKÜTMEYE YETTİ!


Burada

Somali'ye yaptığımız açılımın stratejik değerinin her bakımdan çok büyük

olduğunu hatırlatmak isterim.



Öncelikli olarak Suriye kapısının üzerimize kapatılmasıyla birlikte, Türkiye, Somali'ye yaptığı stratejik açılımla,

hem Kızıldeniz'e hem de Hint Okyanusu'na açılma imkânını yakaladı.


Türkiye'nin Somali üzerinden gerçekleştirdiği bu atılım,

Osmanlı'nın Yemen stratejisine benzetilebilir:

Osmanlı Yemen'i kontrol ederek

hem okyanusa açılmış hem de Mekke ve Medine'nin güvenliğini garanti altına almış ve böylelikle İslâm dünyasının tartışılmaz lideri

olmuştu.



Benzer bir durum bir noktaya kadar da olsa Somali üzerinden gerçekleştirdiğimiz stratejik açılımda da sözkonusu: Türkiye, Somali'den dolanarak hem okyanusa açılma hem de Mekke'nin ve Medine'nin güvenliğini garanti altına alacak bir imkâna kavuşuyor ve

İslâm dünyasının liderliğini fiilen üstlenmeye hazır olduğunu

ilan etmiş oluyor böylelikle.



İşte Somali üzerinden gerçekleştirdiğimiz bu stratejik açılım, Batılıları, özellikle de

İngilizleri çıldırttı!

Somali ve sözünü ettiğim stratejik hat yalnızca İngilizlerden sorulurdu zira!



İNGİLİZLERİN KARŞI ATAKLARI VE TEZGÂHLARI


İngilizler, bunun faturasını bize tuzak üstüne tuzak kurarak ödettiler!


Suriye

politikasında bize yanlışlar yaptırdılar.



Rusya'yla

aramızı bozacak bir oyun tezgâhladılar.



Mısır'la

ilişkimizin kopmasını sağlayacak büyük bir tuzak kurdular: Selefileri destekleyerek darbe yaptılar ve Türkiye'yi Mısır'dan uzaklaştırdılar.



Biz, Osmanlı çocuğu olarak

Mısır'da İhvan'ın yanısıra Selefileri ve diğer bazı aktörleri de markaja alabilmiş olsaydık

, İngilizler Suudlar üzerinden Selefileri harekete geçirerek darbe yapamayacaklardı.



Şunu bilmiyorduk zira: İngilizlerin Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilere dair iki asırlık ana stratejileri her ne suretle olursa olsun

İslâm dünyasının bu iki ana gövdesinin yanyana gelmesine aslâ izin vermemek!


YOL AYIRIMININ EŞİĞİNDEYİZ...


Türkiye, üç kıtada kabaca bin yıllık dünya tarihini yapan bir aktör olarak sonsuza dek Batı ittifakının bir üyesi olarak kalamaz. Batı ittifakının üyesi olmamız, Osmanlı'nın çökertilmesinden sonra

belayı defetme ve zaman kazanma

amacı gütmek zorundaydı.



Ama Türkiye'ye çeki düzen veren

laik elitler, Batı'yla kurduğumuz bu ilişkiyi Türkiye'nin kimlik ve medeniyet değiştirme projesi

olarak algıladılar ve öyle de uyguladılar.



Yüzyıldır yaşadığımız gerilim

işte buradan kaynaklanıyor...



Oysa

hiç bir toplum, medeniyet iddialarını terkederek tarihte varlık da gösteremez sonsuza dek varlığını da sürdüremez.


Türkiye, medeniyet değiştirmekle, “

ben medeniyet iddiamı terkediyorum

”, demiş oluyordu Batılılara. Bu, “

ben kendimi inkâr ediyorum

” demekti. Bunun sonu,

intihar

demekti.



Şunu söylüyorum hep:

Başkalarının kavramlarıyla kendi dünyanızı kurmazsınız. Kendi dünyanızı da kaybedersiniz ve zamanla tarihten silinir gidersiniz.


Türkiye, yeniden medeniyet iddialarına sahip çıkamazsa, başkalarının kavramlarıyla başkalaşma süreci hızlanır ve sonunda çıkmaz sokağın eşiğine yuvarlanır.


Türkiye, yol ayırımının eşiğine gelip dayandı. Ya dünya tarihini yapan medeniyet iddialarına sahip çıkacak ya da Batılıların tarih yaptığı bir dünyada Batılıların güdümünde ve gölgesinde tarihte tatil yapmaya devam edecek ama sonunda tatil bitecek ve tarihten silinecek...



Temel varoluşsal meselemiz bu.

Türkiye'nin celladına âşık entelijansiyası bu gerçeği göremeyecek kadar zihnen Batı kültürünün kölesi.


Türkiye, yeniden medeniyet iddialarıyla donanacak ve elbette ki zorlu bir yolculuğa çıkacaktı.



İşte

Türkiye seçimini medeniyet iddialarına sahip çıkmak şeklinde yapınca, içerden ve dışardan kuşatıldı, karıştırıldı ve nihayet 15 Temmuz'da fiilen ürpertici bir saldırıya maruz kaldı.


Somali'de de, Suriyeli mazlumlar meselesinde de ve 15 Temmuz gecesinde de

bu millet, dünyada ruhun yalnızca bu toprakların insanında olduğunu dünya âleme gösterdi. İşte bu, Batılıları ürkütmeye yetti!


Şurası kesin artık:

Batı, resmen ve dolaylı yollarla Türkiye'yle savaşıyor. Türkiye'nin diz çöktürülmeli için içimizdeki her tür hâini kullanıyor...


ATMAMIZ GEREKEN 5 HAYATÎ ADIM


Bu noktada atmamız gereken

5 hayatî adım

var:



1-

Büyük hata yapmamak.


2-

Tuzağa yakalanmamak.

Birinci Dünya Savaşı'na böyle sürüklendiğimizi aslâ unutmayalım.



3-

Toplumun kenetlenmesini sağlamak.


4-

Denge stratejisi

izleyerek zamanla dengeleri kuracak adımları sabırla, basiretle ve ferasetle atmak...



5-Ve en önemlisi de, tam bir

kangrene

dönüşen başta

eğitim

sistemi olmak üzere,

fikir, sanat, kültür, gençlik, medya sorunlarını, bizim medeniyet dinamiklerimiz ekseninde

kısa, orta ve uzun vadeli projelerle

kalıcı olarak çözüme kavuşturmak.


Eğer önümüzdeki

10 yılda gelecek 100 yılın tohumlarını ekemezsek, yok oluruz.

Benden hatırlatması...


#Batı ittifakı
#İslam dünyası
#Somali