Bu coğrafyaya müslümanlık adına, Müslümanlık için ayak bastık. Zamanla İslâm medeniyetinin en önemli çekim merkezlerinden ve havzalarından biri hâline getirdik bu coğrafyayı.
Ne zaman ki biz bu coğrafyayı mesken tuttuk, bu coğrafyaya iskan ettik; duyarlıklarımızı, ruhumuzu bu coğrafyanın taşına, toprağına nakşettik, işte o zaman bu coğrafya ve bu coğrafyanın hinterlandı olan İslâm coğrafyası yüzyıllarca sükun buldu, huzur buldu.
Eğer
Eğer Müslümanlar olarak Rum ellerine (=Avrupa kıtasının içlerine) kadar açılarak İslâm coğrafyasının çekirdeği, belkemiği, bütün medeniyetlerin beşiği olan Maveraünnehir ve hinterlandını güvenilir,
İşte bu nedenledir ki, Avrupalı güçler, başka coğrafyaları, kıtaları ve kültürleri yok edebilmek, hegemonyaları altına alabilmek için
İslâm coğrafyasına karşı başlatılan kuşatma harekatı Osmanlı'yla üç yüz yıl boyunca savaşmalarına ve Osmanlı'yı çökertmelerine kadar vardı. Osmanlı'nın çökertilmesi, İslâm medeniyetinin fiilen yok edilmesi anlamına geliyordu.
Osmanlı çökertilmişti ve yerine kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı'nın iddialarına ve misyonuna sahiplenmediğini alenen tüm dünyaya ilan etti. Buna rağmen
geri durmadılar.
Çünkü
çok iyi bilen Batılı güçler, Türkiye Cumhuriyeti, her ne kadar Osmanlı'nın iddialarına ve misyonuna sahiplenmediğini ilan etmiş olsa da, fiilen böylesi bir şeyin pek mümkün olamayacağının çok iyi farkındalar.
Bu yüzden
, yüzyılların mücadelesi, deneyimi ve birikimiyle oluşan kültürel ve toplumsal dinamiklerimizi reddettiğimizi söylersek söyleyelim,
düşünüyor ve bize sürgit
Dolayısıyla Türkiye'nin tıpkı Osmanlı'da olduğu gibi bugün veya yarın
Bir asırdır.
Türkiye'nin Batılı hegemonik güçlerin çıkarlarını koruyacak “
” (=kendi medeniyet iddiaların reddeden Batılıların uydusu) bir ülke olarak kalması için yoğun çaba gösteriyorlar.
Tekrar ediyorum: Biz bu coğrafyaya müslümanlık adına ve müslümanlık için yerleştik. Yine biz bu
Ancak böylesine can alıcı tarihî gerçekler gün gibi ortadayken ve bu toplumun, her şeye rağmen kendisini Müslüman olarak tanımlamayı ve bu topraklarda Müslüman olarak varolmayı aslâ terkedemeyeceği her geçen gün daha açık ve net bir şekilde ortaya çıkmasına rağmen Müslümanlık uğruna dökülen kanlarla yaşamayı başardığımız
bu coğrafyada İslâm'ı, HAYATIN her alanından (kurumlardan, askerî bürokrasiden, kültür-sanat hayatından, en önemlisi de eğitim kurumlarından)
.
Oysa
, bu toplumun da, bölgemizin de -genelde-
Bugün Türkiye hem içerden hem de dışardan tam bu nedenle kuşatılıyor: Türkiye'nin medeniyet iddialarını üstlenmesi,
Eğer Türkiye, medeniyet iddialarını benimseyen bir yörüngeye girecek olursa, bu, bizim orta ve uzun vadede bölgenin tarihini Batılıarın değil yeniden bizim yapacağımız, Barılılarınsa buradan defolup gitmeleri anlamına geliyor.
Türkiye'nin hem
etmeye kalkışmasını önlemek için dışardan, Türkiye'nin
önlemek için de içeriden kuşatıyorlar bizi.
Bugün
Türkiye'nin artık yeniden tarih yapacak, özne olacak bir medeniyet yürüyüşüne soyunma iradesi göstermiş olmasıdır.
Türkiye'nin bölgeye çeki-düzen vermesine ve iç yapısının da İslâmî bir yörüngeye oturtulmasına içeriden
gerçek anlamda uydusu azgın azınlık
tarafından büyük bir tepki verildi bir asır boyunca. Bu tepki şu ân anlamsızlaştı.
Türkiye, medeniyet iddalarına sahiplenecek hem içeriyi hem de bölgesini şekillendirecek bir yolculuğa çıkacak.
, yeni bir dünyanın kurulmasıyla sonuçlanacak.
İşte tam bu noktada,
bölgenin tarihinin yapılmasında hem
adım adım hayata geçirecek bir yolculuğa çıkmalı hem de bu süreçte Batılılardan ve içimizdeki laik Batıcılardan gelecek tepkileri etkisiz hâle getirebilmek için Cuma günkü yazımda da dikkat çektiğim gibi, strateji dehası
uygulamaya koymalıdır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.