Önce iki önemli tespit:
Osmanlı durduruldu; dünyanın dengesi bozuldu; Balkanlar, Kafkaslar hüzne boğuldu; Arap dünyası paramparça oldu.
Halep'te yaşanan vahşetin en temel ve genel nedeni, Osmanlı'nın durdurulmasıdır.
Sadece Halep'te değil, son çeyrek asırda Balkanlar'da Kafkaslar'da, bütün Arap dünyasında yaşanan katliamların, kanın, gözyaşının birincil nedeni, Osmanlı'nın tasfiye edilmesi, İslâm dünyasının yetim kalmasıdır.
İkinci altı çizilmesi ve üzerinde kafa patlatılması gereken tespit de şu:
Peki nedir bu yüzyıldır değişmeyen temel gerekçe?
Şudur: 1000 yıldır, Selçuk ve Osman çocukları, üç kıtanın tarihini yapıyor: Üç kıta, dünya demek zaten; dünya tarihinin yapıldığı merkez coğrafya.
Osmanlı, iki temel şey demekti dünya tarihi açısından:
Birincisi,
her şeyden önce.
Batılılar, üstelik de “özgürlükler, demokrasi, insan hakları” gibi sloganlarla dünyayı tarumar ederken, kaynaklarını yerle bir ederken;
1326'da Endülüs'ün başşehri
düştüğünde Hıristiyan
diyorlar; başta Müslümanlar olmak üzere Yahudileri de kitleler hâlinde katlediyorlar, sürüyorlar ya da Engizisyonlarda inanılmaz işkencelerden geçiriyorlardı.
O yüzden bütün güçleriyle Osmanlı'nın üzerine geldiler ve düvel-i muazzama sonunda Osmanlı'ya karşı birleşti ve Osmanlı'yı çökertti.
Unutmayalım: Osmanlı, kendiliğinden çökmemişti, çökertilmişti.
diyerek özetleyecekti.
Osmanlı'nın durdurulmasının iki temel nedeni vardı:
Birincisi, biraz önce de değindiğim gibi,
Batılıların, Osmanlı'yı durdurmalarının ikinci temel nedeni ya da gerekçesi de buydu.
Bugün işte bu iki temel gerekçe, Türkiye'nin kuşatılmasının ve karıştırılmasının iki temel nedeni yine.
Bunun somut göstergeleri artık küre ölçeğinde belirginlik kazandı: Türkiye'nin, Somali'yi, seferber olup Allah'ın yardımıyla açlıktan kurtarması, ardından 4 milyon Suriyeli mazlumu bağrına basması Batılıları çıldırtmaya, Batılıların Batı ittifakının bir üyesi olmasına rağmen Türkiye'yi hedef tahtasına yatırmalarına yetti.
O yüzden terör örgütlerini gizli ve açık şekillerde desteklediler ve Türkiye'ye karşı örgütlediler. Bu “akıl tutulması” (=”kâbus” diye okuyun siz bunu) öyle bir noktaya ulaştı ki, Türkiye'ye NATO üzerinden darbe ve işgal girişiminde bulunmaktan bile çekinmedi Batılılar.
Ve son olarak
Bu arada, dün “
” olarak ilan ettikleri, İran'ın önünü alabildiğine açtılar. İran'ın 250 bin askerle Irak ve Suriye'de terör havası estirmesine, mazlumların kanını dökmesine imkân tanıdılar.
Şunu aslâ unutmayalım:
Fakat bunu başaramayacaklar: Türkiye basiretle gidecek; dik duracak ve bölgemizdeki tezgâhların hepsini de püskürtecek -Allah'ın izni ve keremiyle...
Yine de her şeye rağmen bendeniz
hatırlatmak istiyorum.
Bu arada, Halep bir hafta boyunca yüzyılın en büyük soykırımlarından birine tanık oldu.
Fakat Halep'te (acımızı ve öfkemizi içimize gömerek) sergilediğimiz serinkanlı ve zekice tutum, İranlı şebbihaların, Rusların ve Esed'in askerlerinin katliamlarına rağmen bizim mazlumların umudu olduğumuzu bir kez daha gözler önüne sermemize imkân tanıdı: Başta
Şu kesin artık:
Türkiye ise, mazlumların umudu oldu bir kez daha.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.