Bunun tek yolu vardı: İslâm'ın, önce devletten, sonra da toplumdan “temizlenmesiydi”.
Bu yazıyı okuyun ve ezberlerinizi unutun, çöpe atın, diyorum.
Türkiye'nin terbiye edilebilmesinin aracı, başlangıçta, laiklikti. Darbeler, bunun için ve bu nedenle laiklik adına yapılmıştı.
Türkiye'nin her bakımdan
Ama 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz süreçleri, Türkiye'nin içerden Kemalizm-Gülenizm işbirliğiyle terbiye edilmesi girişimlerinin ürpertici örnekleriydi.
Batılılar tarafından dışardan fiilen işgal edil/e/meyen Türkiye, içerden zihnen işgal edildi: Tarih yapmasını, tarihin akışını değiştirmesini mümkün kılan medeniyet iddialarını terketti; Batı uygarlığının yörüngesine girdi.
Türkiye'nin terbiye edilmesinin ve dize getirilmesinin tek yolu vardı: Türkiye'nin İslâm'dan arındırılmasıydı bu.
Devlet, laik devrimlerle, laikliğe / Batılı öncüllere göre silbaştan yapılandırıldı.
Ardından
28 Şubat'ta ve 15 Temmuz'da devreye
28 Şubat'la 15 Temmuz süreci arasında bir mahiyet farkı değil derece ya da merhale farkı vardır.
Bu açıdan bakıldığında, “laikliği koruma” adına yapılan
, İslâm'ın protestanlaştırılması, İslâmî kesimlerin sekülerleştirilmesi çabasının
oluşturduğunu söyleyebiliriz.
.
Böylelikle, laiklik / Kemalizm kurtarılacak, parlatılacak ve “kurtarıcı” olarak sunulacaktı!
Laik elitler, 12 Eylül darbesine gelinceye kadar, toplumu laik kurumlar ve elitler aracılığıyla sekülerleştirmeye çalıştılar.
12 Eylül'den sonra İslâm'ın protestanlaştırılması / İslâmî kesimlerin sekülerleştirilmesi ve İslâmî duyarlıklarının aşındırması “görev”inin FETÖ'yle işbirliğiyle gerçekleştirilmeye çalışıldığı artık daha iyi anlaşılıyor ve görülüyor.
Bu işbirliğinin küçük ama çarpıcı örneklerinden biri şuydu: 1980 darbesinden sonra FETÖ'nün lideri,
Her yerde, arandığına dair afişler vardı. Ama tam da bu afişlerin sokaklarında asılı olduğu İzmir Bornova merkez camisinde
. Darbenin lideri, Kenan Evren'in mitinglerde âyetler okuması da FETÖ'nün kullandığı adamların işiydi.
İşte 28 Şubat süreci, Kemalizm-Gülenizm işbirliğinin ikinci aşamasıydı: Bu kez, Türkiye'nin yeniden İslâmî bir yörüngeye oturması, İslâmî iddialarıyla donanarak bölgeyi toparlayacak bir medeniyet yolculuğuna soyunması mücadelesinin mimarı rahmetli
12 Eylül ve özellikle de 28 Şubat darbeleriyle “irtica” yaftasıyla İslâm hedef tahtasına yatırıldı; öyle ki, “irtica tehdidi”, Millî Strateji Konsepti olarak belirlenecek kadar gemi azıya alındı!
Bazı İslâmî kesimler, zokayı yutmuş görünüyorlar!
Elbette ki,
Cemaatleri, özellikle de tasavvufu, bu toplumun hayatından çıkarırsanız, hem bu toplumun ruh köklerini kurutmuş, Yunus'u, Mevlânâ'yı, Gazâlî'yi, Sinan'ı, İmam Rabbânî'yi, bu toplumun mayasını karan, ruhunu oluşturan devâsâ Nakşibendî geleceğini tarihe gömmüş olursunuz hem de bir kuşaklık zaman dilimi içinde bu toplumda İslâm'dan eser kalmaz -Allah muhafaza.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.