Türkiye'nin yörüngesini bulabilmesinin ve yeniden önaçıcı bir yolculuğa çıkabilmesinin tek şartı var:
gerçekleştirmek... Ve ruh atılımını mümkün kılacak
Türkiye'nin önünü açacak
Başına gelen felâketin ne olduğunu anlama konusunda küçümsenmeyecek bir mesafe katetti bu ülkenin çocukları bu iki asırlık süreçte: Özellikle
: Hem üzerimize üzerimize gelen
hem de başımıza gelen felâketin niçin ve nasıl geldiğinin, bu felâketin nasıl üstesinden gelinebileceğinin muhasebesi yapıldı iyi-kötü.
Ahmet Cevdet Paşa, Said Halim Paşa gibi çaplı devlet adamları; Namık Kemal, İbnülemin, Filibeli Ahmet Hilmi, Babanzade Naim, Mustafa Sabri Efendi, Kevserî, Akif, Bediüzzaman, Baha Tevfik, Elmalılı Hamdi, İzmirli Hakkı, Abdülhak Hamit, Muallim Naci gibi
Tam da yapılan muhasebenin sonuçlarının devşirileceği, Meşrûtiyet süreçlerinde ortaya konan külliyatın önümüzü açacak bir yol haritasını nasıl çıkarabileceğimiz yakıcı meselesi üzerinde kafa patlatacağımız bir süreçte,
Fuad Köprülü, Adnan Adıvar, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Hilmi Ziya Ülken, Ziya Gökalp, Celal Nuri, Fındıkoğlu gibi Cumhuriyet döneminin fikir ve sanat hayatının temellerini atan
Ama arkası gelmedi. Gelemezdi; bu mümkün değildi; çünkü yaşadığımız
Sonuçta, Türkiye, yörüngesini yitirdi...
Meşrûtiyetlerin üretken fikir ve sanat ortamının ürünü Yakup Kadri'nin başını çektiği büyük romancılar kuşağının ürünleri ve Tanpınar'ın, Peyami Safa'nın, Kemal Tahir'in devam ettirdiği, sonraki kuşakta Sezai Karakoç, Nurettin Topçu, Atilla İlhan, İdris Küçükömer, Cemil Meriç ve Nuri Pakdil'in yeni ufuklara taşıdıkları fikir ve sanat adamlarının eserleri,
Bu serüvenle,
Bunun en güzel ama ürpertici örneği
, adı üstünde, “
” bir şiirdi:
Bir alev gibi parladı, söndü gitti.
Biraz Garip Şiiri'nden ders alarak doğan
Yunus gibi, Fuzûlî gibi, Bâkî gibi, Nabî gib, Şeyh Galip gibi muazzam şairlerin gergef gibi ördükleri, irfan geleneğimizin derûnî pınarlarından kana kana içerek şiir medeniyetine dönüştürdükleri
açtığı kulvardan yürüyen
ve şiirimizde, fikir hayatımızda kendine özgü bir yol açan
ne yazık ki. Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu ve İsmet Özel çapında büyük şairler, kurucu, yol açıcı şairler çıkaramıyor çünkü.
Bunun tek şartı var: Derin nefes alarak hem bizim medeniyet birikimimizi ve ruhumuzu özümseyen hem de başka dünyalarla verimli temaslar kurabilen ve bize derin nefes üfleyebilecek güçlü, köklü, özgün bir ilim ve fikir hayatının inşası.
Hafızasını yitirmiş, medeniyet değiştirme aymazlığı sergilemiş, bu nedenle de özgüvenini yitirmiş bir ülkenin çocuklarıyız...
Bizim yeniden özgüven tesis etmemiz gerekiyor. Siyasa'ya ve piyasa'ya değil hakikat'e odaklanacak,
, pergelin sabit ayağını hakikate basacak, hareketli ayağıyla bütün dünyalara açılacak, bu dünyada yaşayacak ama bu dünyayı yaşamayacak bir öncü kuşak yetiştirebilirsek, hem özgüvenimize kavuşmamız hem de sığlığa prim vermeden yürümemiz imkân dâhiline girebilir.
Gazâlî'yi, Râzî'leri, Cürcanî'leri, İbn Arabî'yi, İmam Rabbânî'yi, Sinan'ı, Itrî'yi, Yunus'u, Şeyh Galip'i özümseyen, tartışan; Batı düşüncesinin de Doğu düşünce geleneklerinin de kurucu düşünürlerini, yönelimlerini iyi bilen bu öncü kuşağı yetiştirebilir ve
,
Vesselâm.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.