Öncü kuşaklar, önden giden atlılar gerek bize...

03:0025/04/2016, Pazartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Yusuf Kaplan

Tarihi yapan, yarınlara insanca bir dünya bırakan insanlar, bu dünyada yaşayan ama bu dünyayı yaşamayan insanlardır.



Çağrı'sı başka çağlarla ve çağrılarla buluşan, insanlığı taze bir çağ'ın eşiğine ulaştıran, ümmîleşen, yani içinde yaşadığı çağ'ı iyi tanıyarak çağ'ı aşan ve çağ'ı tanımadığını ilan eden, insanlığa diriltici nebevî bir soluk üfleyen öncü kuşaklar.



VEFAKÂR, FEDAKÂR VE CEFAKÂR ÖNCÜ İNSANLAR


Yarınlar, bugünlerinden vazgeçebilenlerin eseridir.


İnsanlar, genelde, alışkanlıklarını terketmezler, alışkanlıklarını terketmekte, yeni yolculuklara çıkmakta zorlanırlar, korkarlar hatta.



İşte öncü kuşaklar, bu anlamda cesur insanlardır: Geçmişten geleceğe doğru enlemesine ve boylamasına yolculuk yapma cesareti gösteren, insanlığın önündeki imkânları çoğaltan, körleşip topallaşmasını önleyen fedakâr, vefakâr ve cefakâr insanlar.



O yüzden öncü kuşaklar, adı üstünde, her zaman

önden giden atlılardır

: Ön alan, ön açan akıncılar.

Akından akına, fetihten fethe, keşiften keşfe koşan

, sürgit yol açan, sonunda

yol olan

yalnız insanlar.



GAZÂLÎ, NIETZSCHE, BEDİÜZZAMAN VE SEZAİ KARAKOÇ


Öncü kuşakların zirvesi, yalnız insanlardır: Gazâlî, Nietzsche, Bediüzzaman ve Sezai Karakoç gibi.



Bu dört öncü de kendi ölçeklerinde ümmîleşmiş, yaşadıkları çağ'ın ağlarını, bağlarını, prangalarını kırmış, çağrısı çağ'ını kuracak zorlu yolculuklara çıkmış, çağ'ın kavramlarının ve duyarlıklarının ötesine ulaşarak insanlığa taze soluk üfleyecek bir

yol haritası, “kavram” haritası, duyarlıklar haritası

armağan etmeyi başarmış öncü kişilerdir.



Gazâlî

, çeyrek asırda bin yılın tohumlarını ekmiş, Müslümanlara Moğol ve Haçlı saldırılarının her şeyi tarumâr eden saldırılarına karşı muhkem ve muazzam bir korunaklı duvar inşa etmiş bir öncüdür.



Benzer yolculukları,

İ
mam
-
ı
Azam

da,

Yesevî Hazretleri

de,

İ
mam
Rabbânî

de,

Büyük Sinan

da,

Itrî

de yapmıştır elbette ki.



Yine

Nietzsche

, modern çağın

akıl putunu, “laik bilim kilisesi”

olarak tarif ettiği

bilim putunu

, tanrı fikrini katleden Kilise'nin tanrı fikrini yıkmış bir

putkırıcıdır

.



Bediüzzaman

, medeniyet gökkubbemizin çöktüğü, Osmanlı medeniyetinin bitirildiği,

deizm, pozitivizm ve sekülerizm putlarının

sadece Müslüman dünyayı değil bütün insanlığı imanın hakikatinden uzaklaştırma tehlikesi sunduğu zorlu bir zaman diliminde,

fikir, oluş ve varoluş çilesi çekerek

, bu ülkeyi aslâ terketmeyi aklının köşesinden bile geçirmeden, sille yiyerek, her tür işkenceye göğüs gererek bu toprakların sahipsiz ve aziz insanlarını sahil-i selâmete çıkaracak muazzam bir direniş, diriliş ve varoluş destanı yazmıştır.



Son olarak bu dünyada yaşayan ama bu dünyanın bütün nimetlerini elinin tersiyle iterek

hakikat medeniyetini inşa edecek öncü kuşaklara diriltici bir ruh üfleyen Sezai Karakoç

öncü olmanın, yalnız adam olmanın ne demek olduğunu hepimize öğreten fikir, sanat ve ahlâk anıtları dikmiştir.




ÖNCÜLERİN ZİRVESİ: PEYGAMBERLER


“Yalnız insanlar”ın zirvesi ise peygamberlerdir.

Peygamberler, yalnızca yaşadıkları çağı ve insanını değil, bütün çağları ve ümmetlerini düşünerek nefes alıp verirler. O yüzden zor zamanlarda ateşten gömlek giyerler ve tarihin akışını değiştirirler.



İşte bu anlamdaki yalnız insanların zirvesi, elçilerin elçisi, öncülerin öncüsü Rahmet Peygamber'i Efendimiz'dir (sav).



Efendimiz (sav) Rabbimizin Kitab-ı Hakikat'teki hitabını, yaşayan, canlı, diri ve her dâim diriltici şaşmaz hakikate, muhkem bir hayata dönüştürdü.



Böylelikle

Hakikat, Mekke sürecinde hayat buldu, Medine sürecinde hayat oldu

, Mekke ve Medine sürecinin hâsılası Sünnet-i Seniyye'nin toplamı

medeniyet sürecinde ise bütün insanlığa hayat sundu

.




PEYGAMBERLERİN MİRASÇILARI: ŞAFAK BULUTLARI'NIN ÇOCUKLARI


İnsanlığın büyük bir varoluşsal felâket yaşadığı içinden geçtiğimiz zorlu zaman diliminde, Kur'ân'ın hakikatinin hayatımız olabilmesi için “

ş
afak bulutları

” olarak tarif edilen sahabe gibi, insanlığın önünü açacak,

veresetü'l-enbiyâ şuuruyla pergelin sâbit ayağını

İslâm'ın dünyasına basacak, pergelin hareketli ayağıyla da geçmiş ve gelecek spektrumlarındaki

bütün insanlık birikimlerine uzanacak

şekilde yetiştirilecek

âlim
,
ârif
ve hakîm

şahsiyetlerinden oluşan ön alacak, ön açacak,

çağrısı
çağını
kuracak

öncü kuşaklara, yalnız insanlara ihtiyacı var insanlığın.



Bu öncü kuşaklar dünyanın başka bir coğrafyasından değil, bizim coğrafyamızdan çıkacak... Batı'dan, Çin'den, Hint'ten insanlığın önünü açacak, insanlığa Nebevî soluk üfleyecek öncü kuşakların çıkmasını beklemek abesle iştigal etmek, olmayacak duâya âmin demektir.



İnsanlığın yükünü omuzlarında hissetme şuuru ve ruhu, bu toprakların insanında var nüve olarak da olsa.



MAARİF SİSTEMİNİN 3 SÜTUNU: AKIL + KALP = RUH


İşte bize düşen, bu tohumu toprağa düşürecek

hem aklı hem de kalbi harekete geçirecek

ve sonuçta insanlığa İsrafil'in diriltici sûruna benzer taze bir

ruh üfleyecek

öncü kuşakları yetiştirecek uzun soluklu bir

Maarif sistemi kurmak

yeniden.



Bunun için

medrese ve tekkenin

hem dışa hem içe dönük yanını, hem aklı hem ruhu harekete geçirecek

pilot Maarif kurumlarını

hayata geçirmek zorundayız.



Öncelikli olarak yapılması
gereken

, İngiltere'deki

Oxford ve Cambridge'in

, Fransa'daki

Sorbonne'un

, Amerika'daki

Ivy League üniversitelerinin

işlevini görecek

Ehl-i Suffe'nin özünü teşkil ettiği

,

Nizamiye Medreseleri'nin

Selçuk ve Osmanlı medeniyetini yemiş verdiği, Batı'daki üniversitelerin hepsine kaynaklık ettiği

kendi maarif sistemimizi silbaştan inşa etmektir

.



Bunlar, orta ve uzun vadede yapılması gereken öncelikli atılımlar.



Kısa ve orta vadede ise,

mevcut eğitim sistemini kendi medeniyet dinamiklerimiz doğrultusunda pergel metaforu ekseninde

silbaştan yeniden yapılandırmamız gerekiyor.



Benzer atılımları yine medeniyet tasavvurumuz çerçevesinde,

fikir, kültür, sanat ve medya

hayatımız için de gerçekleştiremezsek, yokolmaktan kurtulamayız.




#Ehl-i Suffe
#İmam-ı Azam
#Yesevî Hazretleri