Türkiye'de iki vesayet düzeni hâkim iki asırdır.
Birincisi, bürokratik vesayet düzeni.
İkincisi de, kültürel vesayet düzeni.
Türkiye fiilen Batılılar tarafından sömürgeleştirilemedi ama zihnen Batıcılar tarafından sömürgeleştirildi.
Bürokratik vesayet düzeni, devleti, milletin elinden aldı.
Kültürel vesayet düzeni de, milleti zihnen teslim aldı.
Çifte kuşatma bu: Tavandan bürokratik vesayet sistemiyle, tabandan kültürel / zihnî vesayet düzeniyle Türkiye kuşatıldı.
Artık şu kesin: Bu çifte kuşatma yarılmadıkça, Türkiye düzlüğe çıkamaz, kendi geleceğini kendi elleriyle kuramaz!
Batılıların
birlikte geliştirdikleri meydan okuma, bir yandan bilim, düşünce ve siyasette önemli devrimlerin gerçekleştirilmesine imkânsız tanıdı ama öte yandan da bütün medeniyetlerin kökünün kazanmasıyla ya da hadım edilmesiyle sonuçlandı.
: Batılıların, bilim, düşünce, sanat, siyaset ve iktisatta gerçekleştirdikleri atılımları yücelte yücelte bitiremeyen bir tarih.
Oysa bu, madalyonun yalnızca bir yüzü.
Madalyonun öteki yüzü, yüzkızartıcı işgaller, sömürüler, yıkımlar tarihi.
Bunun ontolojik bir cinayet olduğu Batı'da en az yüzyıl öncesinde anlaşıldı. Bilim putlaştırıldı. Tanrı fikri yok edildi, hakikat yitirildi, tabiat delik deşik edildi.
, yalnızca Hıristiyanlığa değil “
Arkasından gelen devâsâ literatürü konuşmaya bile gerek yok.
Ama Türkiye'de, bilim, hâlâ neredeyse bütün kesimlerin en büyük putu.
Oysa Batılıların modernlikle birlikte geliştirdikleri saldırıdan biz de nasibimizi aldık. Osmanlı'nın Batı'da yaşanan gelişmelere büsbütün kayıtsız kalmasını beklemek, körkütük bilim düşmanlığı yapmak, benim yapacağım bir şey olamaz elbette.
Ama Batılıların gücü putlaştırmaları, bütün medeniyetlere karşı bir saldırı geliştirmelerine yetti. Bunu göreceğiz. Bunu göremezsek hiçbir şeyi göremeyiz.
Osmanlı, Batılıların saldırısına direndi; ama sonunda toprak kaybetmeye başlayınca, kendine olan güvenini yitirdi.
İşte ne olduysa bundan sonra oldu: Alelacele Batı'dan hazır reçeteler almaya koyuldu. Sonuç,
oldu kaçınılmaz olarak.
giriştiğimiz reformlar, sonunda
hâline getirdi.
Gerisi, hepimizin bildiği bir
adım adım; sonrasında yüzyıldır da milletin varlık nedenini oluşturan, bizim bin yıl dünya tarihini yapmamıza imkân tanıyan medeniyet ruhumuz ve dinamiklerimiz inkâr edildi.
Bürokratik bir oligarşi kuruldu. Devletin bütün kurumları, milletin ruh köklerini kurutacak bir işlev görmeye başladı:
.
Böylelikle
.
Sonuçta, medeniyet dinamiklerini ve ruh köklerini yitiren kuşaklar, dünyaya bilim, düşünce ve sanatta hiç bir şey veremedi; Batı'da üretilen ürünleri burada taklit etmekle ve tepe tepe tüketmekle yetindi!
Adım adım hayata geçirilen bu çifte kuşatma iki asırdır, bu toplumun ruh köklerini kuruttu, tarih şuurunu yerle bir etti, özgüvenini yok etti.
er ya da geç; ya da -Allah korusun ama- yok olmaktan kurtulamayacak...
İşte
bu toplum adım adım, düşe kalka ama her zaman sürekli mesafe alarak bu
veriyor...
.
şu olmalı sonraki süreçte:
ve yeniden Gazâlî'ler, Yunus'lar, Mevlânâ'lar, Sinan'lar, Itrî'ler yetiştirecek uzun ve zorlu bir yeniden-inşa yolculuğuna başlamak...
Artık kritik eşik aşılmak üzere...
Allah (cc) bu topluma yardımını esirgemesin.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.