Türkiye-İsrail ilişkilerinde normalleşme ihtimali ve Mısır’ın tedirginliği

04:009/01/2016, Cumartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Yasin Aktay

Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için ağır aksak da olsa yürüyen bir süreç var. Doğrusu, Türkiye, İsrail'le ilişkilerin bozulmasından sorumlu olan ülke değildi. Hatırlanacağı üzere İsrail'le ilişkiler ilk kez İsrail'in Gazze'ye gerçekleştirdiği ve yüzlerce sivil insanın hayatını kaybettiği saldırılar sonrası o dönem Başbakan olan Sayın Erdoğan'ın Davos'ta gösterdiği tepki üzerine iyice gerilmişti. Ama öncesinden de Türkiye İsrail'le bütün iyi ilişkilerine rağmen, özellikle 2006 yılında İsrail'in Lübnan'a saldırısından itibaren İsrail'e hem bu olayda hem de genel olarak Filistin meselesinde sert eleştiriler yapmaktan geri durmuyordu. Davos'un ardından o dönem İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı olan Danny Ayalon, Türkiye'nin o dönemki İsrail Büyükelçisi Oğuz Çelikkol'a diplomatik nezaket ve teamülleri yok sayan bir muamelede bulunmuştu. Kamuoyunda “alçak koltuk krizi” olarak bilinen gelişmenin etkilerinin ne olacağının tartışıldığı bir dönemde ise İsrail›in Mavi Marmara saldırısı gerçekleşmişti.



Gazze'ye insanî yardım malzemesi götürmek üzere yola çıkan konvoya İsrail askerî güçleri uluslararası sularda müdahale ederek biri aynı zamanda ABD vatandaşı olan dokuz kişinin olay yerinde birinin de bilahare hayatını kaybetmesine sebep olmuştu. Türkiye, uluslararası hukuka göre savaş ilânını meşru hâle getiren İsrail'in bu hareketi karşısında ilişkilerin seviyesini düşürüp normalleşme için İsrail hükümetinden bir takım taleplerde bulunmuştu. Özür, tazminat ve Gazze'ye ablukanın kaldırılması şeklinde özetlenebilecek taleplerden özür talebi yerine getirildi. Diğer konularda da mesafe kaydedildiğini biliyoruz.



Türkiye ve İsrail arasında son dönemde normalleşme yönünde atılan adımların yurtiçinde ve yurtdışında enteresan tepkilere sebep olduyor. Bunlar arasında en dikkat çekenlerinden birisi Mısır'ın İsrail'den Türkiye ile aralarında varılacak uzlaşının detayları hakkında bilgi istemesi. İsrail Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Emmanuel Nahşon tarafından da doğrulanan bu gelişme Türkiye'nin İsrail'le ilişkilerini normalleştirmesinden Mısır'ın kaygısının boyutlarını gösteriyor.



Mısır ve İsrail arasındaki ilişkilerin son dönemlerdeki gelişim seyrinin tabiatına da ışık tutuyor aslında bu talep. Mısır'ın demokratik usullerle işbaşına gelen ilk lideri Muhammed Mursi, İsrail'in Gazze'ye gerçekleştirdiği operasyonlara tepki göstermek maksadıyla Mısır'ın İsrail Büyükelçisini geri çekmişti. Darbe ile meşru devlet başkanını görevden el çektirerek iktidara gelen General Abdülfettah Sisi ise Haziran 2015'ta yaptığı açıklamada Mısır'ın İsrail'e yeniden büyükelçi atayacağını duyurmuştu. Sisi tarafından İsrail'e Büyükelçi atanan Hazım Hayrat'ın göreve başladığı bir dönemde Türkiye ile İsrail arasında normalleşme yönünde atılan adımların Mısır'ı rahatsız etmesi, Türkiye'yi Filistin meselesinin dışında bırakma ihtimalinin yok olmasından kaynaklanıyor. Daha açıkçası Mısır İsrail'le iyi ilişkilerini özellikle Filistin meselesinde Türkiye'yi devre dışı bırakacak şekilde bir rekabet temeli üzerinde kurmaya çalışıyor. Bu ilişkide Filistin tarafının, özellikle Gazze tarafının yararına herhangi bir duruşu veya tavrı da yok. Aksine Mısır bu ilişkide Filistin tarafını adeta İsrail adına zapt etme görevini anlaşılması zor bir işgüzarlıkla üstlenmiş durumda. Türkiye'nin İsrail'le yeniden ilişki kurmasının Mısır tarafında bir kaygıya yol açması bu bağlamda ayrı bir anlam kazanıyor.



Nitetim, İsrail›de yayın yapan bir gazetenin haberine göre Türkiye ile uzlaşının muhtevası hakkında bilgi isteyen Mısır›ın merak ettiği durumlardan biri de Gazze'nin durumuyla ilgili. Habere göre Mısırlı yetkililer ülkedeki İsrail büyükelçisi Haim Koren ile görüşerek, Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesinin Gazze'ye uygulanan ambargoyu etkileyip etkilemeyeceği, uygulanan ablukayı hafifletip hafifletmeyeceği hakkında bilgi istemişler ve Gazze'ye ambargonun ya da uygulanan ablukanın hafifletilmesine karşı olduklarını ifade etmişler.



Ne kadar ilginç bir durumdur ki, 80 milyonluk nüfusu ile Mısır›a hükmettiğini zanneden darbeci general Sisi, rejiminin devamını bir açık hava hapishanesine ve insanlığın utanç tablosu haline dönüşmüş Gazze'ye uygulanan insanlık dışı yaptırımların devamında görüyor. Bu vaziyet, çok güçlü olduğu vehmedilen kartondan bir iktidarın içler acısı halini de gözler önüne seriyor. Kendi ülkesinde binlerce insanı Rabia meydanında katleden bir rejimin böyle bir siyaseti kendi halkına anlatabilmesi mümkün değil, zaten anlatmıyor da. Böyle bir siyaset ancak kendi halkına ihanet olarak takip edilebilir.



Oysa Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesi, Gazze'ye uygulanan insanlık dışı yaptırımları ortadan kaldıracaksa bu Filistin açısından büyük bir kazanç olacağı gibi Mısır halkı için de kazanç ve mutlu edici bir gelişme olacaktır. Ama öyle gözüküyor ki, Gazze üzerindeki demir yumruğun kalkması Mısır'daki darbe yönetimini pek de mutlu etmeyecek. Dolayısıyla ilişkilerin normalleşmesinin Gazze'ye ve Filistin meselesinin çözümüne sağlayabileceği katkının boyutunu da Mısır'ın tepkisiyle ölçmüş oluyoruz. Tabii ki, bu normalleşme sürecinde Türkiye'nin Mavi Marmara saldırısı dolayısıyla ihlâl edilen haklarının bir şekilde tazmin edilmesi kaydıyla.



Bunlar gerçekleştikten ve İsrail hükümeti işgal politikalarından vazgeçip barış perspektifiyle Filistinlilerle masaya oturduktan sonra Türkiye ile İsrail arasında ilişkilerin normalleşmemesi için bir sebep yok.


#Türkiye-İsrail ilişkileri
#mısır
#gazze