Ramazan'la ihya olmanın yolu, kendimizin dışına çıkmamız, kendi benlik zindanımızdan sıyrılmamızdan geçiyor. Biz hiçbir şey yapmasak bile Ramazan bizim hayatımıza öyle bir sökün ediyor ki, hiç kimseyi bu rahmet atmosferinin dışında bırakmıyor. Ama kuşkusuz bir şey yapmak, bize gelen Ramazan'ı saygıyla, muhabbetle karşılamak, onu yerine oturtmak onu ihya etmek gerek. Ramazan esas o zaman bizi başka türlü ihya ediyor.
Kur'an ayı olarak Ramazan'ın en çok öne çıkardığı etkinlik kuşkusuz “okumak'. Müslüman varoluşuyla özdeşleşmiş kendi başına önemli bir varoluş düzeyidir okumak. O yüzden “Oku” diye başlıyor Allah'ın kitabı. Yaradanın adıyla, insanı bir nutfeden yaradan rabbinin adıyla oku…
Bu emirle birlikte Kur'an'ı da, kainat kitabını da, Ramazan'ın kendisini de, kendimizi de, birbirimizi de, rabbimizi de okumak gereğini telakki ediyoruz.
Ramazan'da Kur'an'ı da çok okumak lazım, mümkün mertebe başka kitaplar da okumak için vesile kılmak lazım. Sizi bilmem ama Ramazan ayları benim kitap okuma hızımı ve yoğunluğum epey yükselttiğim zamanlardır. Belki İstanbul ve Ankara'daki kitap fuarları, kitaba olan ilgiyi ayrıca artırıyordur. Seksenli yıllardan beri hiç sekmeden düzenlenen Kocatepe'deki fuarı her seferinde iple çekerim. Sultanahmet Kitap fuarı bir süredir Beyazıt'ta yapılıyor. Aynı heyecan oluyor mu bilmiyorum.
Kolay kolay tanımadığım insanlara, hele topluca herkese bir kitap tavsiye etmem. Herkese aynı anda iyi gelecek kitap yoktur. Herkesin kendi seviyesince, kendi ilgilerince ihtiyaç duyacağı, beslenebileceği kitap(lar) farklıdır. Kimine hidayet olan kitaplar başkalarının dalaletini artırabiliyor. Zira ne okunacağından ziyade nasıl okunacağı da çok önemlidir.
Okumalarla ilgili deneyim paylaşımı desem belki yerinde olacak. Dileyen bu deneyimde bir şeyler bulur, alır.
Beyan Yayınlarının arka arkaya yayımladığı, sayıları onu bulan hatırat veya nehir söyleşi tarzı kitaplar var mesela, hangisini hangi kitap fuarından edindim, tam hatırlamıyorum. Bir kısmını bizzat Cağaloğlu'ndaki ofisini ziyaretimde yayınevinin sahibi, yayın dünyasının işini en güzel, ciddiyetle aşkla yapan duayeni Ali Kemal Temizer'den bizzat aldığımı biliyorum ama. Toplamda çok güzel, anlamlı ve değerli bir birikim oluşturduğunu gördüğüm bu eserleri epeydir yazmak istemiştim. Ramazan'da okunabilecek en anlamlı eserler tasnifine kesinlikle her bakımdan uyar. Ama daha önemlisi bu eserlerin Türkiye'deki İslami düşünce ve pratiğin anlaşılmasında çok sağlam kaynaklar oluşturması.
Türkiye'de Cumhuriyet dönemi İslami düşünce ve hayata dair her biri birbirinden önemli şahsiyetleri bulup konuşturmak, onlar hakkında veya bizzat kendilerinden hatırat yazdırmak bir dönemi anlamak, hatırlamak ve bugünlere nasıl gelindiğine dair bir muhasebe için kesinlikle çok değerli bir çaba olmuş. Bir
a'nın hayatı ve hatıratı, elbette sıradan bir insanın biyografisinden çok ötede şeyler söyler. Onun yaşadıkları üzerinden Doğu'da ilim ve irfan geleneğinin zenginliğine dair de, bu geleneğin Cumhuriyette ne badirelerden geçmiş olduğuna dair de çok önemli veriler elde edilir.
Nezir Demircan'ın onunla yaptığı uzun söyleşilere dayandırdığı hatıratı bu açıdan çok önemli bir kazanım olmuş.
Aynı türden bir çalışma
hoca için bizzat kendi oğlu Siraceddin Öztoprak tarafından yapılmış ve
başlığıyla kitaplaştırılmış.
, Malatya'da yetişmiş ama ünü ve etkisi kesinlikle Malatya'yı da kendi ömrünü de çokça aşmış olan, İslami düşüncenin daha sahih temellere dayandırılması mücadelesinde özel bir yeri olmuş olan
'i yazmış. O müthiş edebi üslubuyla
'nun yazımı sayesinde İslami birikim için zaten bir değer olan
in bu değeri adeta kayıt altına alınmış oluyor. Aslında şimdilerde
'nu da ya kendisi veya birileri, bilhassa
le olan hasbihalleriyle birlikte yazsa yeridir.
de yine Malatya ekolünden meşhur
hocayı
başlığı altında yazmış. İslami camianın öneli fikir ve kalem erbabından Zübeyir Yetik hatıratını bizzat kendisi
başlığı altında yazmış.
Ercüment Özkan'ın yakın arkadaşı ve İslami mücadelenin özellikle Ankara'daki önde gelen isimlerinden Süleyman Arslantaş kırkbeş yılı aşkın bir süreye yayılan mücadele hayatını
başlığı altında toparlamış.
Yetmişli, seksenli, hatta doksanlı yıllarda yolu Ankara'ya düşüp de Batı Sinemasının üzerindeki
ağabeye uğramayan kim vardır? Milli Nizam, Milli Selamet ve Refah partisi, Anavatan Partisi'nin bütün siyasetçilerinin de uğrak yeri olan bu saatçi dükkanı genellikle kitabevlerinin gördüğü rolü ve daha fazlasını kendi kişisel farkıyla görüyordu. Onun hatıratının kuşkusuz çok daha özel bir yeri olacaktı. Kendi yazmamış, ama bu işi
bir nehir söyleşi marifetiyle çok iyi yapmış. Bir dükkanın içine adeta arekolojik kazı atılmış Öz'ün sorularıyla ve tabi Musa Abinin cömertçe paylaştığı hatıratla.
Yine Malatya ekolünün önemli mücadele adamı, 28 Şubat sürecinde en ağır bedeli ödeyenlerden
Hocanın hatıratı Şevket Başıbüyük tarafından
başlığı altında toparlanmış.
Serinin ilginç kitaplarından biri de
nın en kıdemli kitapçı-yayıncılarından
'ın Beyaz Saray'ı merkeze alan hatıratı. Doksanlı yılların başlarına kadar İslami yayıncılığın adeta merkezini oluşturmuş olan Beyaz Saray'a o yıllarda yolu düşmeyen kim var?
başlıklı kitap, bir şahıstan ziyade bu mekan etrafında oluşan sosyal ilişkilere dair çok ilginç ve anlamlı bir belgesel olmuş.
Geçmişe çok takılmamak lazım, hele garip nostaljik yaklaşımlarla geçmişi kutsamak da anlamsız. Zaten bu hatırat kitapları iyi okunduğunda geçmişteki sıkıntılardan ulaştığımız yere dair insanda daha ziyade eda edilmesi gerekli bir hamd ve şükür hissi uyandırır daha ziyade. Tabi bir de bütün bu eserleri fikir hayatımıza kazandıran yayıncı
'e de teşekkür hissi uyandırıyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.