Cumhurbaşkanlığı sisteminin halkoylamasına sunulması sürecinde taraflar kampanyalarını bütün hızıyla yürürlüğe koymaya başladı. İşin başında insanların bir noktadan sonra öngörülen anayasa değişiklik paketinin içeriğinden ziyade bu kampanya esnasında kimin hangi safta durduğuna ve bu paketi kimin daha çok istiyor olduğuna daha fazla odaklandığı tespiti yapmıştık. Kampanyanın ilerleyen şu saatlerinde de özellikle “hayır” cephesinde bir değişiklik olduğunu söylemek mümkün değil.
Sosyal medyada sokak söyleşilerinde kendisine mikrofon uzatılanlardan “hayır” diyenlerin verdikleri cevaplar tipik durumlar ortaya koyuyor. “Ben çok laik biriyim o yüzden hayır diyorum” diyor birisi, bunun paketin içeriğiyle ilgisini kurma gereği duymaksızın. Bir başkası
o yüzden ülkenin tek adam otoritesine bağlanmasını asla kabul edemem” diyor.
. Bir başkası kendisinden önce tavrını “evet” olarak ifade etmiş bir başörtülüye adeta öfkesini kusarak “hayır” tavrını sadece bir nefret duygusu olarak ifade ediyor.
Bu görüntüler ilk etapta “hayır”cıların propaganda malzemesi olarak paylaşıldı ancak bunların yarattığı etki “evet” için daha fazla gerekçe sağlamaya başlayınca “hayır” kampanyasını yürütenler “hayır” demek isteyenlere tavırlarını daha iyi ifade etmeleri için ufak bir yardımda bulunmaya başladı. Sokak söyleşisinde kameraya konuşanlara kamera yanından bir prompter hizmeti sunularak ne söylemleri gerektiği iyicene okutuluyor. Bu da kampanya sürecinde kayıtlara geçen ilginç bir sahne.
. Bütün bunların 18 maddelik değişiklik paketiyle nasıl bir ilişkisi olduğuna dair hiçbir teknik bilgi dolaştırılmıyor.
Buna mukabil “Evet” cephesinde elbette bu paketi sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan istiyor diye isteyenler ve muhtemelen içerikle fazla ilgilenmeyen çok sayıda insan var.
Ancak sahada “Evet” yönünde ciddi bir motivasyonun oluşmuş olduğunu ve gidip konuştuğum, görüştüğüm, tartışma fırsatı bulduğum insanlarda mevzuya hiç de yabancılık olmadığını, her geçen gün artan yoğunlukta bir ilginin oluştuğunu söyleyebilirim.
Hele
Sempozyum 81 ilden 500 genci bir araya getirmiş ve onların iki gün boyunca aynı heyecan ve canlılıkla devam eden katılımlarıyla Anayasa Değişikliğiyle ilgili konuları bütün boyutlarıyla tartışmaya açtı.
Adalet Bakanı
, Gümrük ve Ticaret Bakanı
, AK Parti Genel Başkan yardımcıları
ve
ile
'un yanısıra Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarından
, Maarif Vakfı Başkanı
ve isimlerini zikredemediğim birçok kişinin konuşmacı olarak katıldığı toplantıda her bir konuşmacının söylediklerinden daha önemli ve benim için daha dikkat çekici olanı gençlerin yoğun ilgisi ve katılımıydı.
Şöyle söyleyeyim, sadece benim 15-20 dakikalık konuşmam üzerine her biri diğerinden can alıcı nitelikte, muhtevaya vakıf, hiç de kayıtsız bir teslimiyet içinde olmayan, sorgulayan ellinin üzerinde soru geldi. Aşağı yukarı her katılımcıya o kadar soru geldi ve konuşmacıların hepsi bu sorulara cevap vermeye çalıştı.
Tabii ki, sorulardan vaktimizin yettiğine cevap verebildik ancak, ama şahsen ben, kalanları bu sürecin anlamlı bir belgesi olarak saklayacağımı ve başka zeminlerdeki konuşmalarıma bu soruların yön vereceğini ifade ettim.
. Sonradan fark ettim ki, gittiğimiz her yerde bir şekilde tekrarlayan bir manzaraymış bu. Ertesi gün, Siirt'te bir sonraki gün Adıyaman'da düzenlenen aynı konulu panellerde yine gençlerden gelen sorular bana artık yepyeni bir gençlik kuşağıyla karşı karşıya olduğumuz gerçeğini yeniden gösterdi.
Korkusunu paketle ilgili insafsız çarpıtmalar yaparak gösteriyor. Mezarlıktan geçerken ıslık çalar gibi, korkusunu bastırmaya çalışıyor ve diyor ki,
“Bunlar (AK Partililer) 18 yaşı kendi çocuklarını askerden kaçırmak ve milletvekili yapmak için istiyorlar. Yoksa bakkalın, işçinin, öğretmenin çocuklarını milletvekili mi yapacaklar? Hayııır!”
Allah'tan milletvekili seçilme yaşını daha önce 30'dan 25'e düşüren yine AK Parti idi ve bu değişiklikten hemen sonra milletvekili seçilen 30 yaş altı bütün isimler ortada. Hiçbirisi ne milletvekili ne bakan ne de başbakan oğlu. Hepsi de ya işçi, ye bakkal ya da öğretmen oğlu. İşte
vd.
15 Temmuz sürecinde milletvekiliyle, siyasetçisiyle, normal vatandaşıyla, genciyle, yaşlısıyla, Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla bu ülke için hayatını ortaya koymakta
.
Bunu yaparken şunu gözden kaçırıyor tabii: bu ülkenin milletvekilleri de o gün bombalanan Meclis'in altında, canlarını vermeye hazır olduklarını ortaya koydu. Bunu Kılıçdaroğlu'nun da anlaması lazım artık.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.