Ancak
Ayrıca bireysel başvuru için kişisel ve güncel olan bir hakkın doğrudan etkilenmesi gerekli görülüyordu.
Oysa
ve
'le ilgili vermiş olduğu kararın ilgili olduğu davada bırakın iç hukuk yollarının tüketilmiş olması, o yollara henüz girilmemiş bile. Daha iddianame aşamasında yeni başlamış bir dava var ve iddialar son derece ciddi.
Böyle bir davanın detayları bu ülkede yaşayan herkesi ilgilendiriyor, çünkü yapılmış olan casusluk dolayısıyla adeta ülkeye savaş açmış bir dizi mihrakla karşı karşıyayız.
Böyle bir hassas olayda iç hukuk yollarına henüz girilmemiş bir davada
Aynı şeyi
Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları ile elin şirketi arasındaki ihtilafta yetkili Türkiye mahkemeleri davayı Türkiye yasaları çerçevesinde güzel güzel görürken, AYM araya girerek twitter şirketinin fena halde mağdur edildiğine karar vererek, Türkiye vatandaşlarını alenen dünya şirketine ezdirmişti. Olayın ifade özgürlüğüne baskı olarak lanse edilmiş olması ve böyle bir müdahaleyle AYM'nin dünya gündemine ifade özgürlüğü kahramanı olarak yansıtılmış olması bile olayın içindeki organize AYM göstere göstere bir güç denemesi yapıyor ve neticesi “ben yaptım, oldu”ya çıkan bir yol açmış oluyor.
Milletin, 12 Eylül 2010 tarihinde kendisini güçlendirmek için yapmış olduğu düzenleme, milleti değil AYM'nin yargıçlarını güçlendirmiş oluyor sadece. Bu gerçekten trajikomik bir durum.
Bu, Anayasa Referandumundan önceki AYM'nin bildik tarzıydı. Kararlarına itiraz edilemezlik dolayısıyla istedikleri gibi kullanmaktan çekinmedikleri jüristokratik güç, kendilerini her çeşit kuralın üstünde veya vesayetinde görmelerine yol açabiliyor.
Can Dündar'ın normal vatandaşlardan farkı olmadığını kabul ediyorsak, bugün herhangi bir mahkemeye işi düşenin beğenmediği mahkemeyi daha yolun başında AYM'ne şikayet edip bir avantaj kullanmasının da önü açık olmalı. Böyle bir şey ne akla ne gerçeğe ne de hukuk ve adalet duygusuna uygundur.
Daha önce yine bir yetkisini aşırı kullanan AYM kararı dolayısıyla aynı benzetmeyi yapmıştım. Hani Bektaşi'ye sormuşlar ya
diye. O da hiç düşünmeden cevaplamış
. AYM şimdiye kadar abdestsiz namazlarını bu millete kabul ettiriyordu. Nasılsa kendini denetleyecek bir organ, bir güç olmadığı düşüncesi, kendisine her türlü kuralın üstünde olduğu bir iktidar durumunu vehmettiriyordu.
AYM bu kararla açıkça işgal altında olduğunu ortaya koymuştur. Ama, bir şeyi unutuyor. Eskiden ona yanlışlığını gösterip onu durduracak bir güç olmuyordu, ama bugün var.
Jüristokratik işgali bütün açıklığıyla gören sayın Cumhurbaşkanının AYM'ni ve kararını yüksek sesle eleştirmesi ve bu karara saygı duymadığını söylemesi, devlet kurumlarının sağlıklı ve uyumlu çalışmasını gözetme yetkisi dolayısıyla sadece hakkı değil aynı zamanda bir görevinin ifasıdır. Cumhurbaşkanını bundan dolayı eleştirenler, belli ki, mevcut anayasanın Cumhurbaşkanına bu bağlamda çizmiş olduğu rolün farkında değiller.
Kendini Anayasanın üstünde gören bir AYM, açıkça Anayasayı ihlal edebiliyorsa, kendisine dur diyecek bir gücün olmadığı düşüncesine kapılmaması çok önemlidir. Bu uyarıyı yapmaya hem uygun hem de yetkili kişi Cumhurbaşkanıdır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.