ABD bu kadar saf mı, saf numarası mı yapıyor?

04:0014/03/2016, Pazartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Yasin Aktay

Geçtiğimiz günlerde
Atlantic
dergisinde Beyaz Saray gazetecisi diye adlandırılacak kadar Beyaz Saray'a yakın gazeteci
Jeffry Goldberg
'in
Obama Doktrini
adında bir
. Bu makale Goldberg'in Obama'ya yaptığı uzun görüşmelerin neticesinde çoğunu Obama'nın kendisine dayandırdığı bir anlatıma dayanıyor.


Yazıda Obama'ya, özellikle Ortadoğu politikasıyla ilgili atfedilen sözlerin, ABD'nin Ortadoğu politikasıyla ilgili yeni bir hayal kırıklığı dalgası yaratması kaçınılmaz.



Sözlerinde Ortadoğu'daki aktörlerle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Obama'ya, aralarında Erdoğan'ın da bulunduğu bazı liderlerin istediği gibi destek vermemelerinden şikayetçi olmuş.



Doğrusu dile getirdiği politikalara kim destek verse tam bir basiretsizliğe, vizyonsuzluğa veya bile bile intihara sürüklenen bir siyasete destek vermiş olacakmış.

Obama'nın Erdoğan'dan beklediği desteği Erdoğan'ın vermesi için kendi ülkesinden, kendi halkından vazgeçmiş olması gerekiyor.

Zira anlaşılan şey açıkça şu ki, Obama'nın Suriye politikası en basit dedikodulardan etkilenen ve bir günü bir güne uymayan bir politika

. Buna politika demek bile bin şahit ister, bu açık bir politikasızlık. Bu politikasızlık Suriye'nin her geçen gün daha derin bir iç savaş krizine batmasının en önemli nedenlerinden. Bu yüzden şu ana kadar yaşanmış olan 500 bine yakın ölümden de, 12 milyonu bulan mülteci ve yer değiştirmenin de sorumlusu bu politikasızlık.



Makaleye göre,

“Obama IŞİD'e bakışının değişmesindeki dönüm noktasının 2014 Haziran'ında Musul'un düşmesi ve Suriye'deki 3 Amerikalının kafalarının kesilmesi olduğunu aktarmış. ABD istihbaratı Musul'un düşeceğini öngöremezken öldürülen Amerikalılardan sonra IŞİD'i yenmek Obama için Esad'ı devirmekten daha acil bir iş haline gelmiş.”


Bu olaylar silsilesinden çıkarabileceğimiz en güçlü ihtimal, ABD'nin Suriye tuzağında basitçe Esad gibi bir diktatörün oyuncağı haline gelmiş olduğu ve Obama'nın ve bütün bir Amerikan istihbaratının bu kadar basit bir manevrayı bile fark etmeden, hemen Esad'ın attığı oltaya yem olduğudur. İşin tuhaf tarafı, Obama'nın yine aynı makalenin aktardığına göre, geldiğimiz durumda IŞİD'le mücadelenin sadece Esad'a yaramış olduğunu da bizzat kabul etmiş olmasıdır. Bile bile lades durumu yani. Burada ya Obama dünyayı aptal yerine koyuyor veya gerçekten de çok saf.



Hiç kusura bakmasınlar ama bu kadar saf olduklarına inanmamızı beklemesinler.

Bu kadar saflık ve salaklık ancak planlanarak olabilir. Kendisinin de bu kadar aptal olduğunu dünyaya anlatıp cümle alemi salak yerine koymaktan vazgeçsinler artık. İşi saflığa verip IŞİD'le mevcut mücadelenin Esad'ın işine yaramış olduğunu bildiği halde bu siyasetinde hiçbir revizyon niyetinin olmadığını, hatta toplamda ABD'nin Ortadoğu siyasetinden memnun olduğunu ifade etmesi, ABD siyasetinin ne kadar güvenilmez olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Bu sözlerin Suriye'de dökülen her damla kanda artık tartışılmaz bir paylarının olduğunun ikrarından başka bir şey olmadığını da söyleyelim.



ABD hala Esad'a yaradığını bile bile ve Esad'ın önüne attığı olta olduğunu bile bile IŞİD'le

mücadeleyi her şeyin üstünde tutuyor. O kadar ki, IŞİD'le mücadele ediyor diye yine Esad'ın kurduğu, desteklediği ve idare ettiği YPG ve PYD'yi de kendine müttefik olarak görüyor, onunla birlikte hareket ediyor.

Esad'ın kurduğu ve halihazırda yönetmekte olduğu iki örgütten biriyle müttefik olup diğerine karşı savaşıyor ABD. Bu görüntünün ABD politikasını ne duruma düşürdüğünü herkes görüyor da bir tek ABD'nin efsanevi istihbaratı CIA mi görmüyor?


Galiba ABD hegemonyasının şimdiye kadarki devamlılığının sırrı da burada yatıyor:

En açık yalanlarını bile dünyaya “yerseniz” diye küstah bir emrivaki ile gerçek gibi satabilmiş olması

. Nasılsa bu şımarık hegemonya altında insanların bu yalanları yememe gibi bir lüksleri yok.



Makaleye göre Obama'nın şikayetçi olduğu Erdoğan'ın bu salak kurguya teslim olmamak gibi bir tavır sergilemiş olduğunu bir kez daha öğrenmiş oluyoruz.

Günaydın Obama, herkes yese de Erdoğan, herkesi salak yerine koyan böyle bir siyaseti yemez, kurgunun sahtekarlığını cümle aleme de ifşa eder.


Bütün dünyayı saf salak yerine koyan bu siyasetin yaktığı ateşi söndürecek olan da yine Erdoğan'ın yönetimindeki Türkiye olacaktır. Yine de sormaya değer: ABD kendi tarihsel müttefiklerini bile karşısına alan, Ortadoğu'da bütün dengeleri altüst eden böyle bir oyuna neden girişiyor? Bu oyundan kim kârlı çıkıyor, kim kaybediyor? Bu soruların sanıldığı gibi çok düz cevapları yok, ama yerimiz kalmadı, tafsilatı yarına bırakalım.


#obama
#makale
#doktrin