Toprağın değeri

04:0026/02/2016, Cuma
G: 13/09/2019, Cuma
Yaşar Taşkın Koç

Birbirimizi kandırmayalım.



Nusaybin'de öğretmenlik yapan Egeli genç öğretmen kısa sürede Kürtçe öğrenip çocuklarla güle oynaya İngilizce dersi yaptığı günleri özlüyor şimdi yeni tayin olduğu yerde. O çocuklarını özlüyor. Onlara hüzünleniyor. Sokağa çıkma yasağı süresince dinlemek zorunda kaldığı makineli tüfek ve bomba sesleri değil o çocukların gülüşleri var hâlâ kulağında.



Yalan söylemenin alemi yok.



Bu topraklar iddia ettiğiniz gibi soykırımların beşiği bir yer değil. İllâ böyle bir bağlantı arayacaksanız soykırıma uğrayanların sığındığı civardaki tek topraklar aksine. Doksanların örtülü darbesini yaşamıyoruz her fırsatta. O bir faciaydı ve üzerine 28 Şubat'ı ekleyerek geçti gitti işte. Darbeler dediğiniz de hiçbir zaman belirli bir etnik gruba karşı yapılmadı; düne kadar ezbere bildiğiniz şeyi eğip büküp darbe tarihini değiştirmeye kalkmayın. Alevi Sünni Türkmen Kürt Arap Arnavut Laz Gürcü Çerkes ayırmış bir darbe mi var tarihte? Bu toprakların başka bir şey söyleme ihtimali olan bütün siyasetlerini testere ile tasfiye etmektir darbe dediğiniz şey.



Bu kadar vicdansız olmayalım.



Bir şehrin ortasında kör bir bombayı patlatıp sivil asker insanları mesai sonrası evlerine giderken öldürenin cenaze törenine katılacak kadar kalpsiz hatta kalıpsız insanlar yetiştirmiyor bu ülke bu millet bu analar. Sayıları ancak işte parmakla sayılacak kadar az her şeye rağmen. Böyle şeyler yapanı bırakın tarihi kendi anası babası affeder hoş görür mü… samimi olarak sorgulayın.



Kör numarası yapmayalım.



Trafik lambasında eliniz bir maç metal paraya uzanıp elini uzatanın avucuna koyuyor işte çoğu zaman. İki buçuk milyonu aşmış misafiri yetmiş sekiz milyon hep birlikte sadece vergimizle değil kişisel olarak da gücümüz oranında konuk etmeye devam ediyoruz. Onlar için atölye açanından kirasını ödeyene kadar binlerce insan aramızda yaşıyor.



Gözümüzün gördüğünü inkâr, kalbimizin duyurduğuna sağır, vicdanımızın kabul etmediğine yalandan isyanın aktüel siyasî sebeplerle düştüğümüz, seçtiğimiz safın gereğiymiş gibi birbirimizi kandırmaya çalışmanın sonu yok.



Sonuna geldik zaten bütün kandırmacaların oyunların.



Bir yıla kalmaz muhayyel Kürdistan'ın neden kurulamayacağını bile değil, böyle bir ihtimalin hiç olmadığı gerçeğiyle baş başa kalacağız zaten savunanlar da yaka silkenler de talep edenler de.



Çünkü asıl oyun bahçesi Suriye'de kartlar son kez dağıtılıyor.



Herkes, her kişi, her devlet, her kurum yeni duruma uyum sağlayacak.



Sadece kendimizden bahsetmiyorum, bu meselelerin içindeki her ülkeden bahsediyorum.



Önce kâr zarar cetveli çıkarılacak.



Sonra varsa hasar kontrolü.



Ardından gelen dönemin öngörülerine uygun stratejiler.



Sonra hayat devam edecek.



Bu karambolde sosyal medya veya algı yönetimi ile alınıp satılacakların da sonuna gelindi.



Çok bilinen ama şu sıra en az hatırlanan şey, bu toprakların savunma refleksi ve dayanıklılığının olağanüstü güçlü ve hızlı olduğu.



Bundan sonrası işte en çok bunun yeniden hayretle hatırlanacağı bir dönem en öncelikle.



Velhasıl olumsuzluklara dürbünün düz olumlu şeylere dürbünün tersiyle bakıp birini boş yere büyüten diğerini yok saymaya çalışan sürecin de sonu.



Ortadoğu ve Suriye nedeniyle yeni bir dönem başlıyor ve geçip gitmekte olan sis duman dağılıyor.



Bu toprakların değerinin ona düşmanlık yapma çizgisine düşenlerce bile kabul edilmeye başlayacağı, aktüel tartışmaların aldatıcı gereksizliği her geçen gün daha net ortaya çıkacak.



Vakit geçti, yazı geç kalıyor bu meselelere daha değinecek çok zamanımız olacak ama.



O yüzden bitirirken, Anayasa Mahkemesi'nin kararından sonra muhtemeldir ki Erdem Gül arkadaşımın belki de bu gece bir otomobille Ankara'ya doğru yola çıkabileceğini düşünüyorum.



Kendimce hemen şimdiden “Hoş geldin” diyorum.



İnşallah bir Perşembe akşamı beni yanıltan mahkeme bu Perşembe akşamı yanıltmaz.


#Toprağın değeri
#Egeli genç öğretmen
#Ortadoğu
#Suriye