Devlette devamlılık esası

04:0018/11/2016, Cuma
G: 16/09/2019, Pazartesi
Yaşar Taşkın Koç

Yazıya başlayacağım son dakikalar izin verirse.



Küresel piyasalar brent petrol dolar falan zaten hep bir son dakika içinde yaşıyorlar. Onlar değil dediğim.



“Devlette devamlılık esastır” sadece bizim için geçerli değil tabii ki. Kimdi hatırlamıyorum, bir ülke yıkılınca bile istihbarat örgütü yoluna aynı şekilde devam eder diye. Devletlerde devamlılık karışık ama belli ki değişmeyen bir iş, değişmeyen bir özellik.



Bazen şaşırtıcı işler de oluyor. Ben meselâ Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın Mızıka-ı Hümayun'un neredeyse kesintisiz devamı olduğunu öğrenince şaşırmıştım.



Başka şeyler de devam ediyor devlet dediğim şey “yıkılınca”.



“Yıkılınca” tırnak içinde çünkü bu fiile atfettiğimiz anlam da tarih içinde çok farklı manalara gelebiliyor.



Kuznetsov uçak gemisi meselâ, 1991'de henüz Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'yken katılmış donanmaya.



Şimdi Akdeniz'in doğusunda.



Aynı sınıftan bir küçük modeli Varyag'ı da Çin uçak gemisi diye biliyoruz ama aslı öyle değil.



Sovyetler dağılırken Ukrayna'nın elinde kalıyor, açık artırmayla İngilizler hurda olarak satın alsa da anlaşma iptal edilip bir turizm şirketine sadece 20 milyon dolara satılıyor. O sıralarda meğer bu şirketin paravan olduğu ve Çin'in eline geçeceği iddiaları yazılıp çizilmiş.



Keza öyle oldu. Çin'in tek uçak gemisi bu halen.



Şimdi Varyag da Kuznetsov'la birlikte aynı sularda, aynı amaç için bulunuyor.



Bölgedeki orta halli Rus donanmasından atılan füzelerle Halep başta onca yer vurulurken bu ikisinin pozisyonu ne kadar aktif, bilmiyorum.



Yazıya başlarken düşen son dakika da o sulara aitti; Uluslararası Göç Örgütü'nün son 48 saatte Akdeniz'de batan botlar nedeniyle 340 göçmenin kaybolduğu notu düşmüştü ajanslara. Sadece 27 kişi kurtarılırken 108'inin cesedi karaya vurmuş. Belli ki kalan 200 civarındaki insanın da yaşadığı düşünülmüyor, onlardan bir daha bahsedilmesi için tek ihtimal cesetlerinin karaya vurması.



Yoksa daha bu yazı bittiğinde hepsini unutmuş olacak dünya, hiç doğmamış, anaları onları hiç emzirmemiş, babaları başlarını okşamamış, kardeşleri hiç oyun oynamamış olacak bu tek tek her biri aslında bir zamanlar bir “insan” olan göçmenlerle.



Devletler yıkılıyor mu yoksa biraz hasar görüp sonra üst baş kılık değiştirip yoluna devam mı ediyor tarihçiler uluslararası ilişkiler sosyal bilimciler biliyordur cevabını.



CSO yeni konserleriyle karşımızda işte, tıpkı Kuznetsov'un muhtemelen ta SSCB döneminde tasarlandığı görevlerinden herhangi birinde olduğu gibi.



“Devlette devamlılık esası” o devlet tırnak içinde “yıkıldığında” da devam eden bir şey olmalı.



Sadece bu mu onca olup bitene rağmen değişmeden devam eden şey?



Sadece CSO veya Kuznetsov ile Varyag ya da Akdeniz'de ciğerlerinin tamamına tuzlu su dolarak ölmekler mi kesintisiz süren?



Brent petrol fiyatlarıyla balıklara yem olan bir çocuk cesedi arasındaki kesintisizliği görmemizi engelleyenler sadece ekonomistler olamaz herhalde?



Avrupa'da kaybolan çocukların kaybolma sebeplerini 2016'dan veya x coğrafyasından başlatmak kadar boş bir uğraş hepsi.



Yalnız Rus veya SSCB değil dünyanın bütün büyük silah üreticileri birer bayrak altında bu civarda işte.



Ve tarih bütün bu benzer olup bitenlere karşı o değişmez esasları olan devletlerin nasıl davrandığını yeterince açıklayabilir mi rica etsek acaba?



Büyüse kendi doğduğu mahallede, gidebilse mahalle mekteplerine ve sonra tarihçi ve ekonomist olsa bir Suriyeli çocuk koca bir denizde, lastik botun kenarından yuvarlanıp soğuk sular yutarak, tuzlu sular içinde ölmek yerine bize bütün bunları açıklayabilir miydi?




#Küresel piyasalar
#SSCB
#Devlette devamlılık