Bu bir kabine yazısı değil

04:0024/11/2015, Salı
G: 13/09/2019, Cuma
Yaşar Taşkın Koç

Yazılarımızı bekletebileceğimiz son ana kadar beklettik ama sanırım çok az kişi makalesinde yeni hükümetten bahsedebilecek.Son gelen haberler Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın Çankaya semtindeki sırt sırta bulunan konutları sayesinde gazetecilerin ruhunun duyamayacağı bir şekilde öğleden beri görüştükleri yönündeydi.Yazıyı yazdığım şu dakikalarda sanırım 64. Hükümet'in son şekli de veriliyordur.Ama resmi liste açıklanmadıkça söylenebilecek çok fazla şey yok.Gerçi baştan beri A şahsının B bakanlığında

Yazılarımızı bekletebileceğimiz son ana kadar beklettik ama sanırım çok az kişi makalesinde yeni hükümetten bahsedebilecek.

Son gelen haberler Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın Çankaya semtindeki sırt sırta bulunan konutları sayesinde gazetecilerin ruhunun duyamayacağı bir şekilde öğleden beri görüştükleri yönündeydi.

Yazıyı yazdığım şu dakikalarda sanırım 64. Hükümet'in son şekli de veriliyordur.

Ama resmi liste açıklanmadıkça söylenebilecek çok fazla şey yok.

Gerçi baştan beri A şahsının B bakanlığında olmasının ya da C şahsının kabine dışında kalmasının toplamda çok fazla şeyi değiştirmeyeceğini savunuyorum.

Bölgemizde ve dünyada yaşananlar da bu iddiamı pekiştiriyor zaten bana kalırsa.

Suriye meselesinde ister Viyana'daki toplantının sonuçlarından ister sınırımızın dibindeki Türkmen Dağı'nda yaşanan yeni çatışmalardan ele alın sonuç aynı yere çıkıyor.

Biz Fırat'ın batısını kırmızı çizgi ilan ederken saldırı diğer uçtan, Akdeniz'in doğusundan geliyor.

Fransa'dan yeni gelenler hayatlarında hiç böyle bir Paris görmediklerini; Belçika'dan izlediklerimiz Avrupa'yı hiç böyle hayal etmediğimizi söylüyor işte.

Bangladeş'te fırsat bu fırsat idam kararları peş peşe infaz ediliyor.

Akdeniz'de Çin dahil kimi ararsan savaş gemileriyle boy gösteriyor.

Belli ki küresel bir dönüşüm yaşanmaya başladı artık. Hedefte istesek de istemesek de Müslümanlar olacak ne kadar süreceğini kestiremeyeceğimiz bir zaman boyunca. Üstelik maalesef pek de Müslümanlara sorulacak bir şey değil bundan sonrası. Kafkaslar kadar Balkanlar'ın da tehlike sinyalleri verdiği; Kuzey Afrika kadar hemen altlarındaki kuşağın da darbeler, isyanlar, suikastlar, terör saldırılarıyla çalkalanmaya başladığı bir yeni dönem.

Bütün bu depremlerin ortasında 780 bin kilometrekarelik koca bir gemi gibi duruyoruz işte.

“Yeni kabine ne zaman açıklanacak, kimler olacak kimler olmayacak” merakının bu yüzden bu kadar abartılı olmasına gerek var mı?

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın aracının arka camındaki izin kurşun mu taş mı olduğu üzerinden hızla köpürüp kaybolan bir gündemimiz oluyor. Herhangi bir genel başkanla ilgili böyle bir saldırı ihtimalinin çok ciddiye alınması; ne olup bittiğinin ortaya çıkması gerektiğini unutup tartışmaya katılıyoruz yakaladığımız yerinden.

Yeterince gereksiz tartışmamız yokmuş gibi Celal Şengör giriyor araya. Şaşıranlar neye şaşıyor anlamıyorum; Çetin Altan'dan solcu putunu helvadan kavuranlar Şengör'ün kendine layık gördüğü çukuru doldurmaya çalıştı yıllarca.

Ta ki açıktan darbeciyim deyip onları da şoka sokana kadar.

Bu ülkede hafızasızlık bir numaralı hastalık olduğu için bu ve benzerleri ya konuştukça ya öte dünyaya göçtüklerinde “ne yazmıştı, ne söylemişti” diye arşivler karıştırılınca çarpıcı gerçeklerle yüzleşiliyor.

Sonra o da geçiyor.

Dedik ya hafızasızlık büyük dert bu topraklarda.

O yüzden büyük alt üst oluşlar yaşanırken tecrübeler çabuk unutuluyor, o anda ilk akla gelenle bir cevap bulma refleksi öne çıkıyor. Leyla Zana'nın yemin krizi hemen yemin metninin değişmesi ihtimalini tartışmaya açıyor.

Oysa yaklaşan büyük fırtına sadece Suriye'deki gelişmeler ve sınırlarımızın dibindeki yeni çatışmalar nedeniyle gösteriyor ki yeni arayışlardan çok eski tecrübelere daha sıkı sarılmamızla sonuçlanacak.

Önümüzde ne olacağı belirsiz sisli gürültülü bir gelecek var ama arkamızda bütün detaylarıyla ne olup bittiğini söyleyen net bir tarih duruyor.

Resmi tarihle ilgili karşı propagandadan bir imparatorluğun gerçek yıkılma sebeplerine, Cumhuriyet'ten millet olma serüvenimize kadar ne olup bittiği çarpıtmalar ve hatalarından arındırıldığında bize yol gösterecek kadar sahici.

Hatta belki de daha önemlisi bize ait yani milli.

Yazımı bağlarken Başbakan Davutoğlu henüz kameralar karşısına geçmemişti.

Bilmem artık sen okuyucu 64. Hükümet'in listesini gazetelerde okuyor olacak mısın?

Bu yazıda Kabine yok ama yazının ana fikri zaten Kabine'nin nasıl, kimlerden oluştuğu değil; yeni Kabine'nin ne yapacağı/yapabileceği/yapması üzerine.

İmkanlarla isteklerin kesişim noktası slogan ve hayallerin yoğurduğu gereksiz tartışmaların zirvesinden her zaman daha yüksek daha doğru bir yer.

Hayırlısı artık.
#Celal Şengör
#Başbakan Davutoğlu
#yeni kabine