1965 yılında Ankara’da doğdu. Gazi Üniversitesi Radyo Televizyon bölümünü bitirdi. Ulus Gazetesi’nde 1984 yılında başladığı gazetecilik hayatını, Yörünge Dergisi, Yurt Haber Ajansı ve Kanal 7’de, dergicilik, gazetecilik, ajans, televizyonculuk alanlarında yaptığı çalışmalarla sürdürdü. 2003 yılında, TV 5’in kurucu Ankara Temsilciliği görevini üstlendi. 2006 yılında TV 24’ün kurucu Ankara Temsilciliği görevine getirildi. İlk belgesel çalışmasını eski işadamı Nuri Demirağ üzerine kaydetti. İstiklal Madalyası’nın ilk ve tek belgeselini Osman Sert’le beraber çekti. TV 24’te ‘Keşke Olmasaydı’ yakın tarih dizisi programı içinde 30’a yakın bölümde emek verdi. Köşk’ün Öyküsü, Endülüs, Erdem Beyazıt, TBMM, SEKA, Ali Adnan/Başvekil, Mehmed Akif isimli belgesellere imza atan Koç, bu çalışmalarının karşılığında 10’a yakın ödülle ödüllendirildi. Haber7.com ve Mansettv.com sitelerinde köşe yazarlığı yapmış olan Yaşar Taşkın Koç, evli ve 2 çocuk babasıdır.
Ankara Ticaret Odası’nın Kongre Salonu’nda düzenlenen sempozyumuna panel yöneticisi olarak gidiyordum. Karşıdan gelen kırmızı spor araç hızla üzerimize gelmeye başladı. Kaçacak fazla yer yoktu. Ya sağımızda park etmiş beyaz otomobile sığınıp onu güzelce biçip kenara kaçacaktık ya neredeyse kafa kafaya girecektik.
Karşıdaki şoför son anda kendi şeridine biraz meyletti, biz biraz fren biraz o sağdaki arabaya yanaştık ve geçip gitti. Sürücüsü telefonuyla meşguldü karşıdaki aracın. Atlattığımız kazanın bile farkında mıydı bilmiyorum.
La havle çekerek yolumuza devam ettik. Paneli açarken konuya uygun olarak bu yeni yaşadığım olaydan da bahsettim, çünkü konu Medya ve Trafik Güvenliği’ydi zaten. Panelistler arasında olan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Ali Çelik konuya değinirken merhum babasını Uşak’tan ambulansla hastaneye götürürken insanların kurallardan nasıl habersiz olduğunu, sürüş önceliğinin falan farkında olmadıklarını ilk defa bu kadar hayretle gördüğünü anlattı.
Anadolu Ajansı’ndan Hasan Öymez, sadece son on yılda PKK terörünün tamamı kadar trafik kazalarında hayat kaybettiğimizi belirtti. 47 binden fazla insanımız yollarda ölmüştü. Iki buçuk milyon yaralı vardı ve onlar artık sadece istatistikti. Kaçı hayat kalitesini bir daha geri gelmeyecek şekilde yitirdi, hiç bilmiyoruz.
Bu yıl bile ilk on ayda 3 binden fazla insanını yollarda öldürmek nasıl bir şey gerçekten rakamlar toplanınca insan anlayamaz hale geliyor.
Gazeteci yazar Avni Özgürel, torununda bir huy haline gelmiş kemer takmanın kendisi için ancak torunu uyarınca bir alışkanlığa dönüştüğünü belirtirken, “Dünyada kemer tokası satılan başka ülke var mı acaba?” diye sordu.
Hürriyet gazetesinden Faruk Bildirici, basın kuruluşlarının hep birlikte bir Trafik Kazaları Yazım Kılavuzu oluşturma çabasının macerasını anlatırken, nerden geldiği belli olmayan kaza yapan aracın ait olduğu firmanın adının gizlenmesine artık son verildiğini vurguladı. Basın kuruluşlarının daha duyarlı ve emniyet birimleriyle işbirliğinin kazaları daha da azaltacağından umutluydu Bildirici.
NTV’den tanıdığımız Oğuz Haksever kendine has üslubuyla ayakta aktarabileceği görsel bir sunum da hazırlamıştı ve Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) trafik kazalarını “bulaşıcı olmayan hastalıklar” kategorisinde değerlendirdiğini söyledi. Her yıl bir milyon üç yüz binden fazla insanın trafik nedeniyle hayatını kaybettiğini rapor eden WHO örneğinden yola çıkarak İçişleri ve Ulaştırma bakanlıkları yanında Sağlık Bakanlığı’nın da bu konuda aktif çalışmasını önerdi.
Haksever’in sunumunda verdiği bilgilerden en çarpıcı olanı da sosyal medyanın trafik konusunda duyarlılık oluşturmasını umarken ve beklerken, tersinden kazaların en önemli sebepleri arasına girmeye başladığı bilgisiydi. ABD’de kaza istatistiklerine gore trafikte sürücülerin yüzde 70’inin o sırada sosyal medya paylaşımında bulunduğu gerçeği gerçekten ürkütücü. Düşünün ki karşınızdaki aracın şoförü facebookta twitterda instagramda bir şeye bakıyor o anda. Aracının sizing üzerinize geldiğinin farkında bile değil. Kaza yapanların yüzde onunun canlı yayın yapmaka olması ya da her altısından birinin selfi çekmekte olması nasıl bir inanılmazlık.
Ama aynen öyle.
Tıpkı, benim yola çıktıktan sonra ciddi bir kazayı atlattığım karşıdaki şoförün elindeki telefona bakıyor olması. Kazayı ucuz atlattığımızın farkında bile olmaması. Hala gözü telefonunda olması…
Kimbilir, belki yarın bir başka araca ya da bir insane belki bir kediye köpeğe çarpacak.
Belki kimseye zarar vermeyecek gidip bir direğe vuracak aracını. Bilmiyoruz.
Sadece o mu?
Ben ya da sen okuyucu…
Kaç gün sürecek dönülmez levhasına aldırış etmememiz? İlk şehirlerarası yolculuğumuzda hız sınırını kaç defa aşacağız? Gelen telefona cevap verirken ya da birini hemen aramamız gerektiğini düşünerek telefonun tuşlarına basarken aracımızın şeritten çıktığını fark edecek miyiz sanki?
O da yetmeyecek, şehir içi trafikte asgari kaç kere küfürleşecek el kol hareketleriyle birbirimize neler neler söyleyeceğiz diğer sürücülerle?
Kendimizi bu yazılık kandıralim hiç olmazsa.
Düne kadar “İyi sollardı rahmetli” deniyordu.
Artık, “Merhum iyi twit atardı” diyecekler bu gidişle arkamızdan.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.