Siyasi tarihimizde bir parti ilk kez dördüncü kez 'tek başına' iktidara geldi. Böylelikle, beşinci kez bir genel seçimden birinci parti çıkmayı da başardı. 1 Kasım'da yüzde 49.5'luk oy yüzdesi elde eden AK Parti, 12 Haziran 2011 genel seçimindeki en iyi derecesini yarım puan eksiği ile tekrarladı.
Sadece beş ay önce 7 Haziran'da yüzde 41'le kazandığı seçim galibiyeti tek başına iktidarı getirmediği için, AK Parti'yi “mağlup ilan edenlerin” alayı dün sandıktan çıkan sonuçlarla nakavt oldular. Büyük bir hezimete uğradılar.
Muhalefet partilerinden CHP yerinde saydı. MHP yüzde 4'lük bir oy kaybına uğradı. HDP ise çok az bir farkla barajın altında kalmaktan kurtulurken yüzde 2.5 oy yitirdi.
AK Parti, 7 Haziran'a kıyasla yüzde 9 civarındaki bir oy artışıyla tahminlerin hayli üzerine çıkarken, öncelikle MHP tabanından oy aldı.
Bir başka deyişle, MHP'ye kaptırdığı oyları yeniden elde etti…
Devlet Bahçeli'nin, koalisyondan itina ile uzak duran şu “Mister No” siyasetinin, AK Parti'nin yeniden tek başına iktidara gelişindeki en önemli faktörler arasında yer aldığına kuşku yoktur.
Tuğrul Türkeş'in MHP yönetimiyle giriştiği mücadelede “haklı çıktığı” hususu da, dünkü netice ile tescillendi.
AK Parti'nin adayının Meclis Başkanı seçilmesini sağlayan kritik tercihi yapan Devlet Bahçeli mi; aynı zamanda üzerine “çokça bahis oynanan” yüzde 60'lık blokun koalisyon kurma ihtimalinin önüne set çeken siyasi liderdi!
Bahçeli'ye “ateş püskürme” sezonu, Paralel Medya'dan Sözcü'ye Okyanus Medyası'nın muhtelif sütunlarında “dünden itibaren” açıldı!
*
PKK terörü, 7 Haziran'dan kısa bir süre sonra (20 Temmuz'dan itibaren) yeniden başlamıştı. PKK'nın “siyasi maskeli” uzantısı HDP'nin teröre canla başla, bütün hücreleriyle verdiği destek bumerang misali Terör Partisi'ni vurdu! AK Parti'nin HDP'ye kaptırdığı oyların bir kısmı, bundan dolayı geri döndü.
7 Haziran'da HDP'ye Kızılay'lık yapan CHP, PKK'ya gerekli tepkiyi göstermekten ihtimamla uzak durdu. Paralel Yapı'nın stratejik ortağı CHP yüzde 25'lik kemik oyunu tekrarlarken, bir kere daha “umutsuz vaka” olduğunu gösterdi. Kemal Kılıçdaroğlu, utanmasa beşinci seçim yenilgisini de “başarı” olarak gösterecekti. Pişkinliğe vurmaya devam etti. Onu CHP genel başkanlık koltuğuna “paraşütle” indiren Baronlar Heyeti “Tamamdır” demedikçe, o koltuktan ayrılacağa benzemiyor!
*
Muhalefet partileri dışında, 1 Kasım Seçimi'nin kaybedenlerinin başında; Paralel Suç, Casusluk ve Terör Örgütü ile PKK terör örgütü geliyor.
AK Parti'nin zaferi, özellikle Paralel'in Locafendi'sini perişan etti!
ABD-İsrail hesabına etki ajanlığı yapan Mister Başkaçan'lardan Fuat Avni'lere kadar Paralel'lerin alayı ağır bir mağlubiyet yaşıyorlar!
Başta ABD ve İsrail olmak üzere Haçlı Siyonist İttifakı, tüm Batılı karargâhlar da hezimete uğradı…
Filistin coştu, İsrail sustu!
HDP ve CHP için oy isteyen (Derin İtalya'nın varisi John Elkann'ın sahibi olduğu) İngiliz The Economist'ten BBC'ye kadar Avrupa'da ne kadar Bağımsız Müslüman Türkiye'ye düşmanlık sergileyen yayın organı varsa hepsi dünkü sonuçlardan sonra mahvoldular…
ABD ve İsrail medyası da “nakavt olanlar” arasında en önlerde geliyor.
İçeride ise Doğan Medyası ile Paralel Medya çok büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor: “Duman” oldular! “2 Kasım” için kurdukları “hayaller” çöpe gitti. Paralel'in Nokta'sı hala daha “İç Savaş”tan medet umuyor!
*
7 Haziran sonrası “Al Sana Yeni Türkiye!” diye caka satan “Kan” Dündar'ın Amerikancı Cumhuriyet'i de yıkılanlar arasında:
1 Kasım sabahı “Saltanat'ın Son Günü” diyerek hem iftira çalışıp hem de “büyük konuşan” bir manşet atmışlardı…
Dublajcılığını yaptıkları Baronsal Gladio'nun saltanatı Türkiye'ye bir türlü geri dönemiyor diye 1 Kasım gecesi bunalıma girdiler!
AK Parti'nin parlak zaferi karşısındaki “hazımsızlıkları” sütunlarından dökülüyor:
“Korkunun Zaferi” manşetiyle, akıllarınca bu hayati zafere “kulp takmaya, çamur atmaya” yelteniyorlar da, hepsi beyhude…
Sandıktan çıkan “1 Kasım Kapağı” vesilesiyle; Taraf'ın “Diktatör Kasım'da devrilecek” manşetini de hatırlıyoruz!
*
İsrail'in Sözcü'sünün seçim günü ilk sayfasının tümünü kaplayan “beyinli” manşeti mi? Kolayca unutulacak cinsten değil:
“Oy kullanmaya giderken (beyninizi) yanınıza almayı unutmayınız” başlığını atmışlardı!
Seçmen, sandığı (manşet ne kelime) resmen “Kapak” yaptı:
Kendisine “hakaret” edenlere en güzel cevabı, orada verdi!