1 Mayıs: Biraz ideoloji, biraz nostalji…

03:002/05/2016, Pazartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Süleyman Seyfi Öğün

İdeolojiler aslında modern teolojilerdir. Geleneksel teolojilerden farkı, saf-dinsel değil , dünyevî referanslar kullanmalarıdır. Akıl karıştıran husus da bu olsa gerekir. “Dînî-dünyevî” farkı o kadar sert işlenmiştir ki, ideolojilerin teolojilerden derin ve esaslı bir kopuş olduğu sanısı yaygınlaşmış; tartışılmaz bir ön-kabûl hâline gelmiştir. Hâlbuki, târihsel-kültürel kodların ne inşâsı ne de aşılması bir basitlemenin konusu olabilir. Kodun içini değiştirmek nispeten kolaydır. Ama kodun ortadan

İdeolojiler aslında modern teolojilerdir. Geleneksel teolojilerden farkı, saf-dinsel değil , dünyevî referanslar kullanmalarıdır. Akıl karıştıran husus da bu olsa gerekir. “Dînî-dünyevî” farkı o kadar sert işlenmiştir ki, ideolojilerin teolojilerden derin ve esaslı bir kopuş olduğu sanısı yaygınlaşmış; tartışılmaz bir ön-kabûl hâline gelmiştir. Hâlbuki, târihsel-kültürel kodların ne inşâsı ne de aşılması bir basitlemenin konusu olabilir. Kodun içini değiştirmek nispeten kolaydır. Ama kodun ortadan kaldırılması ve yeni bir kod oluşturmak o kadar da kolay olmasa gerekir. Târih nihâyetinde bir birikimdir. Bu birikim bir tarafıyla “birikmiş”; diğer tarafıyla da “eklenmiş” unsurlardan oluşuyor. Târihsel insanlık durumları “birikmiş” ve “eklenmiş” unsurların , çoğu defâ öngörülmesi zor, beklenmedik ; belki de tuhaf “eşlenmelerinden” doğuyor. Bu manâda “geleneksel” ve “modern” dünyâlar arasında “eşlenmeli geçişlerden” bahsedilebilir. Buna göre teoloji “birikmiş”; ideoloji ise “eklenmiş “olandır. Eşlenme düzeyinde ise modern dünyâda geleneksel teolojilerin ideolojik bir söylem kazanabildiğini; ideolojilerin ise çoğunlukla teolojik yapılara evrilmiş olduğunu söyleyebiliriz.

19. Yüzyıl'da zirve yapmış olan ideolojik şişme, zihinsel bir şehvetin konusudur. Bu, insan irâdesini, âdeta matematiksel kesinlikler gibi sunulan “ideolojik doğrular” üzerinden etkinleştirmek sûretiyle târihin “amacına” uygun hâle getirilmesi iddiasını doğurmuştur. Bu, temelde teolojik bir iddiadır. Kurtuluş düşüncesi ve beklentisi sâbittir. Fark bunun artık dünyevî bir eksende dile getirilmesidir.

Târih nihayetinde bir fenomenler silsilesi olarak tezâhür ediyor. Dolayısıyla, ona matematik kesinlikler kazandırmak bugüne kadar mümkün olamamıştır. Bu o kadar karakteristik bir durumdur ki; târihin sonuna gelindiği düşüncesini ancak târihin matematik bir kesinliğe ulaşması ihtimâlinin gerçeklik kazanması durumunda, kabûl edilebiliriz. Bu da doğrusu ne kadar “târihsel” bir değer taşır, bilemem. Mühim olan şimdilik bunun hiçbir belirtisinin gözükmediğidir. Tam aksine; yaşadığımız olaylara bakacak olursak, aştığımızı sandığımız şeylerle daha çok buluşuyoruz. Meselâ yaşanan vahşetlerin dikkâte alacak olursak; ilkel, barbar geçmişlerimizin o kadar da geride kalmadığını; bir arpa boyu kadar bile olsun yol alamadığımızı; hattâ yaşanmış olandan çok daha beterini idrak ettiğimizi söyleyebiliyoruz.

1 Mayıs törenlerini göz ucuyla TV'den izlerken aklıma üşüşen fikirler bunlardı. 1 Mayıs'ların kutlanmaya başladığı günleri çok berrak hatırlıyorum. Meydanlardaki heyecan ve kitlelerin “daha iyi” bir geleceğe olan inançlarının zirve yaptığı günler miydi onlar? Yeni nesilleri kandırmak isteyen “eski tüfekler” herşeyin aynı; hattâ daha güzel olduğunu söyleyeceklerdir. Zaman içinde umutlarını kaybetmiş olanlar ise iç çekerek “ahhh nerede eski 1 Mayıslar” diye sızlanacaklardır. İdeolojileri aşındıran, inandırıcılığını ortada kaldıran yeni dünyâda ilkini söylemek, halâ ideolojiktir. Ama tuhaf olan, dünyâya ve hayâta rağmen ideolojilerde ısrar etmek teolojik hâlin, üslupta sözüm ona devrimci; ama içerikte en muhafazakâr düzeyde sürdürülmesidir. Diyalektik bize ne hınzırlıklar yapıyor öyle… Bugün devrimcilik artık teolojik tekâmülünü tamamlamış bir muhazakârlıktan başka bir şey değil. “İnadına şu”, “inadına bu” gibi sloganlar bu muhafazakârlığın söyleme taşmış hâlleri değilse nedir? Neye inat Alla'sen?

Diğeri ise ideolojik değil, nostaljik.. Eminim bugün onların bir kısmı da , eski demleri anmak, eski dostlarla buluşmak adına meydanlardadır. Kutlamalardan sonra bir kısım gençlerle bir-iki tek atıp onlara “eski 1 Mayısları anlatmak” fena bir pazar deneyimi olmasa gerekir…(Ahhh eski bayramlar söylemi, baldan tatlısın).

1 Mayıs'tan 2 Mayıs'a hiçbir şeyin kalmadığı tuhaf bir dünyâ bu. Evet, bugün 2 Mayıs Pazartesi, ne yapıyoruz?…
#1 Mayıs
#2 Mayıs
#Tarih