Yerim ben senin kurnazlığını

04:008/03/2017, Çarşamba
G: 17/09/2019, Salı
Salih Tuna

Gaf yapmak gayet insani bir durumdur. Yorgun argın, uykusuz olabilirsiniz veya boşta bulunabilirsiniz.



Müdür gibi…



Şaşırabilir, “

Biz Sayın Başbakan gibi söz verip arkasında duran biri değiliz…

” diyebilirsiniz.



Diliniz sürçebilir, “

Allah'tan korkarız, kuldan utanmasak da!

” şeklinde kendi kendinizi rezil edebilirsiniz.



Nihayetinde rezil olmak da insani bir haldir.



Siz bir bardağın rezil olduğunu işittiniz mi hiç? En fazla düşer kırılır ama kırıldığını bile bilmez. Yürüyen merdiven de öyledir; “dan” diye durdu diye hiçbir merdiven rezil olmaz. Fakat siz yürüyen merdivene ters binerseniz durum biraz değişir. Neyse.



Yine, müdür gibi kafanız karışabilir, “

Mersin, Güneydoğu'nun incisi haline geldi…

” diyebilirsiniz.



Gülmeyin.



Cehalet o kadar da kötü bir şey değildir. Kimi zaman öyle faydaları vardır ki paha biçilmez. Mesela, cehalet sayesinde her şeyi bildiğinizi sanır, hatta şov bile yapabilirsiniz.



Tıpkı müdür gibi…



Miting esnasında ezan okunuyor diye konuşmanıza ara verir, “

ezan değil, sela veriliyor

” uyarısıyla da konuşmanıza devam edebilirsiniz.



Fakire soracak olursanız, müdürün, pot kırması veya çam devirmesi vaka-i adiyedir; haber değeri yoktur.



Gelgelelim…



Müdür geçen gün bir radyoda referandum hakkında öyle bir konuştu ki 16 Nisan'a kadar her gün üzerinde dursak azdır.



Dediği şu: “

Düşünün, yeni mo
deli kurduk; halk seçti cumhurbaşkanını, başbakan da başkası oldu. Cumhurbaşkanı başka bir
partinin genel başkanı, başbakan
da başka bir partinin genel başkanı. Asıl kavga o zaman çıkacak (…) Niye bunu söylemiyorlar millete? Neden bu anlatılmıyor
millete?..

” (Not: Bu konuşmayı müdürün kendi sesinden dinlemek daha lezzetli, benden söylemesi.)



Malumunuz medya bu konuşmayı “

büyük gaf”/ “inanılmaz gaf

” şeklinde gördü.



Hayır, bu “

gaf

” falan değildir. Yani, “yapılması veya söylenmesi hoş karşılanmayan yersiz ve zamansız davranış veya söz” ile hiç alakası yoktur.



Bu bambaşka bir şeydir.



Uğrunda kürsü işgal ettiğiniz, burun kırdığınız, bacak ısırdığınız sistem hakkında hiçbir şey bilmemeniz “

gaftan

” çok çok öte bir haldir.



Hiç insan, “

Bu anayasaya evet oyu kullananlar varsa onlar Türkiye Cumhuriyetine ve tarihine ihanet ediyorlar

” dediği sistemden bu kadar habersiz olabilir mi?



Tekrar ediyorum: “gaf” değildir bu!



Madem öyle, “

Yeni sistemde Cumhurbaşkanlığı babadan oğula geçecek

” ifadesine neden “

gaf

” demediniz?



Diyemezdiniz; çünkü, müdür hep böyle konuşuyor değil mi?!



Müdür ve partisinin “

gerçeklik

” algısıdır bu. Bir başka ifadeyle, gerçeklikle imtihanıdır.



Dikkat buyurun: Yeni sistemde Cumhurbaşkanının en fazla 2 dönem seçilecek olmasını, (babadan oğula geçen) “

padişahlık

” olarak temellük eden bir kafadan bahsediyoruz.



PKK / HDP

ve

FETÖ

ile birlikte yeni sisteme “

hayır

” diyen bu kafa,

MHP

ile birlikte yeni sisteme “

evet

” diyen

AK Parti

'nin “

Türkiye'yi böleceğini

” söyleyebiliyor.



Hiç lafı dolaştırmadan söyleyelim:

Kurmaca bir kafadır bu!


Bunun için de, cumhurbaşkanı başka, başbakan başka partilerden seçildiğinde ne olacak, diyebiliyor.



Yeni modelde veya yeni sistemde başbakanlığın kaldırıldığı müdürün hiç umrunda değil. Onun kafasında (yeni modelde) sorun üretmesi için hayali bir başbakan var nasılsa.



Bir de…



Kurguladığı bu başbakandan kaynaklanabilecek sorunun millete anlatılmamasına veryansın ediyor: “

Niye bunu söylemiyorlar millete? Neden bu anlatılmıyor millete?..



Sayın Başbakan Binali Yıldırım

da bunun üzerine müdürün “

dağıtmış vaziyette olduğunu

” söylüyor.



Hayır, dağıtmış değil, bilakis müdür kendine geliyor.



Çünkü özünde böyle bir insan; kuruyor, kurmadan yapamıyor. Belki de “

kurulduğu / kurgulandığı

” için (fabrika ayarlarına uygun olarak) böyle çalışıyor.



Hep tertip içre olduğu da besbelli…



Kısa bir süre önce, “

Böyle bir başkanlık sistemini bu ülkede kan dökmeden gerçekleştiremezsiniz

” dememiş gibi hareket etmesinin başka bir izahı yok.



Bakın,

FETÖ

'yle eşzamanlı bir şekilde 2011'den beri “diktatör” dediği Sayın Erdoğan hakkında şimdi ne diyor: “

Referandumdan
'hayır' çıktığı zaman Cumhurbaş
kanı'nın istifası istenmeyecek. Neden; Cumhurbaşkanını parlamento seçmedi ki, halk seçti.
Halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı
yine görevine, görev süresinin sonuna kadar devam edecek…



Hiç kuşkunuz olmasın referandumdan “hayır” çıkarsa yine çark edecek,

Türkiye'yi FETÖ'ye geri döndürmek için

diğer “taşeronlarla” birlikte “iç savaş” dahil her yolu deneyecektir.



Çünkü “

büyük kurgu

” böyle!



O değil de, müdürün “

kurmaca

”sına göre yeni sistemde “başbakanlık” devam ediyor ya…



Acaba diyorum, 18

maddelik Anayasa değişikliği

içinde yer alan, “

yargının bağımsızlığı ibaresine, yargının tarafsızlığının da eklenmiş olmasına

” neden karşı çıkmıştı?



Yargı bağımsızlığı ile yargı tarafsızlığı yenişemez, maç berabere devam ederse ne olacak; penaltı atışlarına mı geçilecek?
Niye bunu söylemiyorlar millete?
Neden bu anlatılmıyor millete?..

” diye “kurmuş” olmasın!


#Anayasa referandumu
#FETÖ
#PKK
#HDP
#AK Parti