Viagralı alçaklar

04:002/01/2016, Cumartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Salih Tuna

Güya bunlar kötü söz söylemeyen, ağzı temiz efendi insan evlatları. Güya bunlar ölünün ardından konuşulmasını ayıplayan varlıklar.Güya bunlar üslup dersi vermeye çalışanlar, güya bunlar kötü sözden şekvacılar.Yeni Akitgazetesi Genel Yayın Yönetmeni merhumHasan Karakaya'nın ardından öyle edepsiz, öyle mide bulandırıcı şeyler yazdılar ki, aklınız şaşar.Karakterlerinin kanıtı mesabesindeki onca haysiyetsiz küfürlerle de yetinmediler; fotomontaj marifetiyle alçakça iftira attılar. Bu “viagra”lı alçaklıklarını

Güya bunlar kötü söz söylemeyen, ağzı temiz efendi insan evlatları. Güya bunlar ölünün ardından konuşulmasını ayıplayan varlıklar.

Güya bunlar üslup dersi vermeye çalışanlar, güya bunlar kötü sözden şekvacılar.


Yeni Akit
gazetesi Genel Yayın Yönetmeni merhum
Hasan Karakaya
'nın ardından öyle edepsiz, öyle mide bulandırıcı şeyler yazdılar ki, aklınız şaşar.

Karakterlerinin kanıtı mesabesindeki onca haysiyetsiz küfürlerle de yetinmediler; fotomontaj marifetiyle alçakça iftira attılar. Bu “viagra”lı alçaklıklarını da twitter çöplüklerinde dolaşıma soktular.

Ahmet Şık
adlı gazeteci de aynı mecrada, “
Kötü bilirdik. Eğer varsa, kuşkusuz ki cehennemdedir
” yazdı.

Gazetecilerle alakalı bir internet sitesi de bu saygısızlığı, “
Hasan Karakaya için en sert yorum gazeteci Ahmet Şık'tan geldi
” ifadesiyle okurlarına sundu.

Ölünün ardından mahut küfür, bir “
yorum
” mudur Allah aşkına?

Mahkum edilmesi gereken bu edepsizliği “yorum” katına çıkartmak da ne demek oluyor?

Zeki Alasya
hakkında ileri geri konuşulmuştu da, “
” (9 Mayıs 2015, Yeni Şafak) başlıklı yazımla isyan etmiştim. Aynı şekilde, “
” (13 Ekim 2015, Yeni Şafak) başlıklı naçizane yazıyla da politik görüşlerimiz büsbütün zıt olsa da hatta benim gibilere yaşam hakkı tanımayan lakırdılar etse de
Levent Kırca
'ya rahmet diledim…

Dolayısıyla,
Ali İsmail Korkmaz
'ın veya
Türkan Saylan
'ın ardından da “kötü söz” söylenmesini tasvip etmem mümkün değil.

Ne ki, merhum, hiçbir ölünün ardından bu alçaklar gibi küfretmedi.

Tamam,
Hasan Karakaya
'nın üslubu sertti.

Fakat…

Merhumun üslubu,
28 Şuba
t'ta (yani birilerinin başörtüsüne “füruat” dediği dönemde) zorla okulundan atılan başörtülü öğrencilere “fahişe” diyen adamlara cevap verirken, genel yayın yönetmenliği yaptığı gazete zırhlı araçlarla tarassut atında tutulurken şekillendi, seralarda değil.

Ardından birçok köşe yazarı çok güzel şeyler yazdı.

Ama hiçbiri gazetemiz yazarlarından
Özlem Albayrak
'ın şu tespiti kadar “
işte tam da bu
” dedirtecek cinsten değildi: “O
üstelik, parayı bulan ya da itibar gören çoğu muhafazakarın yaptığının aksine beyazlaşmaya da çalışmadı...”

Olduğu gibi göründü, göründüğü gibi de oldu. Riya ve kibrin semtine hiç ama hiç uğramadı.

Resul-i Ekrem, “
Yaşadığınız gibi ölürsünüz
” buyurmuşlardı.

Hasan Karakaya her kula nasip olmayacak şekilde
Ravza-ı Mutahhara
'da namaz kıldıktan kısa süre sonra vefat etti.

Sonsuz rahmet diliyorum…

NOT...

Sizi size gösterdim, dağıldınız. Fakire cevap yetiştirmek için ne kadar kutsal ve özel değer varsa adeta araçsallaştırdınız. Daha önce de böyle yapmıştınız. Bir neslin yetişmesinde büyük emeği olan bir hanımefendiden bahsetmiş, sonunda da fakire güya cevap vermiştiniz. Hep böyle bir şeylerin arkasına saklanmak veya sağı solu arayıp yaygara yapmak yerine,
Erdoğan
hakkında oluşturulmaya çalışılan “
diktatör
” algısına hizmet eden
Aydın Doğan'ın kıymetlisi köşe yazarının mahdumu o çocuğu
arkalamak uğruna bana söylediğiniz o çirkin sözden (ahlakın duracağı eşik demiştiniz ya) ötürü özür dileseniz daha iyi olmaz mıydı? Bunu başaramıyorsanız, yaptığınızı (“Necip Fazıl'ın en büyük eseri” dediğiniz Erdoğan'a sataşanları arkalayıp savunanlara çakmak çelişkisini) yüzünüze vurmama tahammül etmeyi bileceksiniz.

Cevap verdiğinizi sandığınız naçizane yazımı,
ODA TV
'nin manipülasyonu üzerinden temellük etmek işinize mi geliyor, neden böyle yapıyorsunuz? Necip Fazıl'ın iktibas ettiğim o ifadesi, terörle savaşa, “
Saray Savaşı
” diyerek bozgunculuk yapan ve 1 Kasım seçimlerinden sonra bu savaşın sona ereceğini iddia edenlerin “vicdan dünyasına” hitap ediyordu.

Müslüman kadınların onuruna, Umre'ye giderken “
Allah'a ısmarladık
” demek için ziyaret ettiğiniz
Ertuğrul Özkök
'ler laf söyler, fakir gibi kardeşleriniz değil, karıştırmayın.

Bir de mümkünse, şımarıklığı bırakın lütfen. Benden çok küçüksünüz ama artık çocuk değilsiniz. Ne siz Hz. Meryem'siniz, ne de ben Yeni Şafak. Abartmayın.

Son olarak, ben de 4 aydır hastane köşelerindeyim, halden anlarım. Şafi olan Allah'tan ebeveynlerinize acil şifa diliyorum.
#hasan karakaya
#zeki lasya
#aydın doğan
#yenişafak