Kitapları bile gizli saklı okurdu.
Ben hayatımda onun gibi “
” bir insan görmedim.
Fener niyetine alıp insanlara tutsanız, kimin ne mal olduğunu anında size gösterirdi, diyeyim de anlayın.
'ın, “
” şeklinde tanımladığı şuurun mücessem hali gibiydi.
Öfkeliydi, hırçındı, nisyan nedir bilmezdi.
Hep bir tavır, hep bir duruş içreydi.
Mesela, daha çocuk denilecek yaşta, o vakitler
'ın partisine mensup babası, başörtüsü takmaya karar veren kız kardeşini azarlayınca, babasıyla bir daha aynı rafa ayakkabısını bile koymadı.
ustamız bir defasında, “
” demişti, “
”
Ben hayatımda
kadar davasında ciddi insan görmedim.
Günlerden bir gün, en yakın arkadaşlarından biriyle artık görüşmediğini işitmiş, nedenini sormuştum.
Mezkur arkadaşını o denli silmişti ki yüzüme kimden bahsediyorsun diye baktıktan sonra konuyu değiştirmek maksadıyla, “
” demişti.
Tezgâh dediği,
,
'da kışın balıkçılık (ki nam-ı diğer, Balıkçı Orhan'dı) yazın karpuz sattığı küçücük bir mekandı. Yevmiye usulü mü yoksa boğaz tokluğuna mı çalışıyordu veya patronu kimdi, hiçbirimiz bilemezdik. Bildiğimiz tek şey o mekânın sahibi değildi.
Nihayet, tezgâhı bırakmak için beklediği “
” gelmişti. Çocuk dediği de, 70 - 75 yaşlarında bir ihtiyardı. (Bizim Ahmet Kekeç de bir başka zaman aynı çocuk tezgâhçı muhabbetine bizzat muttali olacaktı.)
Birlikte dolaşırken, o yakın arkadaşını neden sildiğini öğrenmek için bir defa daha sormaya yeltendim, ama olmadı.
Naçar, ortak arkadaşımız olan o arkadaşını bulup sordum. “
” dedi, ve sahibi olduğu iş yerini işaret ederek sürdürdü: “
”
Ben olsaydım, kuvvetle muhtemel, “
” ifadesine mukabil, “
” şeklinde taaccübümü belli eder, sonra sırtımı döner giderdim.
Orhan bunu bile vurgulamaya gerek duymamış, ona olan saygımı bir kat daha arttıran “cins”liğini sergilemişti. (Eşe dosta sorarsanız, ben de ondan az “cins” değildim. Misal, pire için yorgan yakmakta üstüme yoktur.)
Orhan başkaydı, bambaşkaydı.
Bu şehirde, bu şehrin kaypak insanlarıyla yapamadı. Belki de dava arkadaşlarının gitgide maskaralaştığını görmeye tahammül edemedi.
Üç beş koyun tavuk aldı, kuyu kazdı su çıkardı, ve bir barınak yapıp kuş konmaz kervan geçmez bir dağın eteğine yerleşti.
üstadımızın “
” şiirindeki yedinci oğul gibiydi: “
”
Birkaç kişi hariç ziyaretine kimseyi kabul etmedi.
Zaten hiçbir şey istemediği gibi hiç kimse de ona bir şey alıp vermeyi teklif etmeye cesaret bile edemezdi.
Bir gün ziyaretine gittiğimde, “
” deyince, “
” karşılığını vermişti.
Sadece eski, okunmuş gazeteler isterdi.
O kadar ki, götürdüğüm gazeteler içinde o güne ait olan birkaçına rastladığında, elinin tersiyle iterek, bunları al götür, demişti.
Sanırım, bir şekilde müdahil olamadığı gündemi günübirlik takip etmeyi bir nevi “israf” veya “faydasız ilim” gibi görüyordu.
“
”nın yetiştirdiği mümtaz kahramanlardandı.
Her
'ta dağın başından koşar gelir,
'da,
'i mezarının başında anan arkadaşlarını uzaktan sessizce seyreder, sonra suhuletle döner giderdi. (ÖNEMLİ NOT: Bu mezar başındaki arkadaşlarından biri de gazeteci yazar Mehmet Ali Tekin'di. FETÖ'cülerin kumpasıyla 28 Şubat döneminde yıllarca içerde yattığı yetmezmiş gibi şimdi de kendisini mahkum eden FETÖ'cü yargıçlarla birlikte Silivri'de yatmaya mahkum ediliyor. Yeter artık bu zulüm bitsin.)
bizim kuşağın şehitlerindendi.
de
gibi bizim kuşağın
Hiç değişmedi.
gibi yalnız yaşadı ve yalnız öldü…
, giyotine giderken birden cellada dönüp, “
” demişti.
'nin hayatı da gösterilmeye değer bir hayattı.
Anamalcılara, adamsendecilere, gevşeklere, dava kaçkınlarına karşı namluya sürülecek kurşun gibi bir hayat…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.