'in dış politika başdanışmanı,
'ın Dışişleri eski Bakanı
, Esad'ın siyasi varlığını geçen gün “kırmızı çizgileri” olarak ilan etti.
Bu kuşkusuz yeni bir şey değil, öteden beri söyleyip duruyorlardı.
Velayeti, söz konusu konuşmasında, Suriye halkının geleceğini belirleme hakkına dış müdahalenin kabul edilemez olduğunu da belirtti.
İyi de,
'ın askeriyle generalleriyle
'de işi ne?
Suriye halkının tercihi Esad'mış da İran da bu tercihe çok saygı duyuyormuş da üstelik, Esad yönetiminden davet almışlar da falan filan…
Zaten Rusya da Esad'ın daveti üzerine Suriye'ye indiğini açıklamıştı.
Bahaneye gelince (herkes için) çoktan hazır: DAİŞ.
Madem öyle, Türkiye, Kuzey Irak yönetiminin daveti üzerine Musul'a inince neden yaygara kopartılıyor?
Hem, “
Suriye halkının kendi geleceğini belirleme hakkı
” hokkabazlığı da nedir öyle?
ABD'nin Körfez Savaşı dolayımında gündeme getirdiği, “
Irak'a demokrasi götürmek
” söylemine ne kadar benziyor bu?
Her şeye rağmen, Sayın Velayeti'nin, Tahran'ın
ile
arasındaki gerilimi düşürmek için çabalayacağını dillendirmesini önemsedim.
Zira…
Rus uçağının düşürülmesi üzerine NATO'dan gelen açıklamalarda, “
” ifadesinden öte sadra şifa bir şey duymadık.
ABD'li kimi diplomatların Türkiye'yi pohpohlamasından, “
Helal olsun, Putin'in karizmasını çizdiniz”
yollu coşku vermesinden doğrusu hiç hazzetmedim.
“
Koalisyon aktivitelerinin bir parçası değil
” diyerek, Türk askerinin Musul'a girmesini adeta ofsayta düşürmek isteyenin de ABD olması manidar değil mi?
Hamaney'in başdanışmanı, Rusya ile Türkiye'nin geriliminden yalnızca ABD ve İsrail'in memnun olduğunu söylüyor ki, haksız sayılmaz.
Lakin bir eksiği var…
ABD ve İsrail, Esad'lı Suriye'den de pek rahatsız değil.
Yani, İran'ın Suriye'deki “
” fit olmuş durumdalar. (Kerry geçen gün Esad'lı Suriye'ye destek olacaklarını dile getirdi. İki yıl önce de CIA'nın iki numaralı elemanı Michael Morell, Esad'ın indirilmesinin Amerikan ulusal güvenliğine büyük tehdit oluşturacağını ifade etmişti.)
E'ee, kime karşıydı bu “
”
derseniz, zevkten dört köşe…
hazan baharına dönüştü,
'tan sonra Suriye de harap oldu,
'da da darbe marifetiyle istedikleri oldu.
İsrail sevinmeyecek de kimler sevinecek? Kendilerine
'da kuruldukları tarihten beri ilk kez mağlubiyeti tattıran
da Suriye yüzünden “
” tuzağına kapılmış vaziyette…
Kaç kez söyledim unuttum: Tahran İstanbul'un, İstanbul Kahire'nin elinden tutmadıkça bu hayasız işgal akınları bitmez.
Yazık ki yazık, kavuşacak ellerden birini, Kahire'yi, darbe marifetiyle kesip aldılar.
Bunlardan biri (devrim yıllarında, Amerika ve Rusya'ya ölüm diyeni) “
stratejik, askeri işbirliği
” diyerek Rusya'nın elini tutuyor. Tutmakla da kalmayıp, Rusya'nın Suriye'ye inmesini, “
direniş eksenine katılmak
” şeklinde telakki ediyor.
Diğer el ne yapsın?