ya
'ı çıkartacak ya da sınıra yığdığımız tanklarla topraklarına girmemizi göze alacaktı.
'ın babası
,
'ın da yönlendirmesiyle (dönemin İran Dışişleri Bakanı anında Şam'a koşmuştu)
'ı çıkartmak zorunda kalmıştı.
Başka da çareleri yoktu.
Mezkur “raconu” Türkiye üzerinden
olarak temellük etmişlerdi.
Bunda da yanılmadıkları, tüm dünyanın
'a dar edilmesiyle gün yüzüne çıkmıştı.
O kadar ki Öcalan süper güç
'da bile barınamadı.
'da da tutunamadı.
Diğer Avrupa ülkeleri derseniz, barındırmaya cesaret bile edemediler.
Biz de Allah için alayına gider yapıyorduk.
veya
'dan ufak tefek de olsa çatlak sesler mi yükseldi, anında “
” moduna geçiyorduk.
Sanki yanlış yapsalar tepelerine inecek,
'ı yatak odalarında saklasalar dahi paketleyip alacaktık.
Tuhaf olan, Fransa'dan Almanya'ya kadar hepsi birden sabrımızı taşırmak istemezcesine tırsmışlardı.
Zaten
'in o konuşmasından 5 ay sonra da (Şubat 99) Öcalan
'nden Türkiye'ye getirilecekti.
, Öcalan'ın Kenya'da ne işi vardı; her çeşit Kürt gördüm siyahi Kürt görmedim, diyecekti.
Merhuma göre, ne Kenya'da PKK'nın sosyolojisi mevcuttu ne de
'nın Türkiye'yle didişecek durumu vardı.
Aslında agâh olanlar için her şey gayet âşikârdı.
Sadece şu soru sorulsa kâfiydi: Madem bir tehditle bu işler halloluyordu,
'ı Suriye'den çıkartmak için neden onca yıl beklenmişti?
İşte meselenin püf noktası buradaydı.
Dediğimizi yapmazsanız tanklarımızla Suriye'ye gireriz kararı, bir NATO kararıydı.
Yani, o dönem biz, sonuç itibariyle, NATO'nun kararını uygulamıştık. Onun için de Öcalan'a koca dünya dar gelmişti.
Ya şimdi?
Dikkat buyurun:
'yla birlikte değil, NATO'ya rağmen “
”nı veriyoruz.
Gerçi fazla tercihimiz de yoktu: Ya
'ye,
(iç savaşa rıza gösterecek, Diyarbakır'dan ötesinden vazgeçecektik) ya da “
” diyerek direnecektik.
İkincisini seçtik, yani, direnmeyi.
Uzun lafın kısası; vatanın bekası için “
” aykırı davranmış olduk.
Dolayısıyla, Öcalan'a dünyayı dar eder pozisyondan
'dan FETÖ'cü askerleri teslim alamaz pozisyona geldik.
Daha düne kadar “
” nedeniyle toprak satmaktan bahsedecek kadar bunalan, hatta 2013 kışında, “
” diye ricada bulundukları için borçlarını ödemedikleri halde gaz vermeye devam ettiğimiz
, bu ülkenin çocuklarına tanklarla savaş uçaklarıyla saldıran FETÖ'cü askerleri bize teslim etmiyor.
O Yunanistan ki, 12 Eylül darbesi sonrası
'in yazılı izni sayesinde NATO'ya geri dönebilmişti.
Demem o ki, “kurgu” her yerde tıkır tıkır çalışıyor.
Zaten mahut kurgu gereği
'ye “
” alınmamış mıydı?
Bizim
bu durumu bakınız nasıl anlatmıştı: “
”
Gidiş o gidişti.
Şükür ki şükür, NATO'nun patronu ABD'nin Türkiye üzerindeki “kurgusunu” 17-25 Aralık 2013'te de 15 Temmuz'da da bozduk.
Onlar da,
'dan
'e kadar bilumum taşeron terör örgütleriyle bizi “cezalandırıyorlar.”
de
de
de bunun ifadesidir.
“
” bitmedi; nihai amaçları “
” çıkartmaktır.
Şartların olgunlaşmasını bekliyorlar.
Nasıl ki 91'de
sonucu
ı işgal etmek yerine
2001'e kadar beklediler, aynen öyle.
Unutmayın, her terör saldırısı fay hatlarını daha bir “
” yüklemek için gerçekleştiriliyor.
Bu korkunç “
” bozmak adına…
Yaşam tarzı, etnisite ve mezhep üzerinden kim kalp kırıyor, yekdiğerini incitiyorsa şiddetle karşı çıkmak zorundayız.
olduğumuzu her şartta ortaya koyabilirsek,
hiçbir halt edemez.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.