AK Parti 25. Dönem Şanlıurfa milletvekili
geçenlerde canlı yayında öyle bir şey anlattı ki adeta kanım dondu.
Malum “
” Kobani provokasyonuyla başlayan 6-
katledilen 53 vatandaşımızın arasında bir de çocuk vardı.
henüz 16 yaşındaydı.
Geçen sene
'da, fakire fukaraya kurban eti dağıtırken, teröristlerin saldırısına uğradı. Kaçıp bir eve sığındı. Ne ki, sığındığı evden, “öz savunma güçlerine” ihbar edildi.
“Öz savunma güçleri” ihbar edilen eve geldiler ve 16 yaşındaki lise talebesi
'yü linç edip 3. kattan aşağı attılar. Sonra da arabayla üzerinden geçtiler. Öyle ki, Yasin'in cesedi tanınmayacak hale geldi.
dostum, Kürtlerin geleneklerinde, “
Bir çalı dahi kendisine sığınan bir serçeyi kartala yedirmez
” tavrı hakimdir demişti; “Şeyh Sait ayaklanmasının ortaya çıkmasının sebebi bile budur. Kendisine sığınan bir adamı vermemek için kargaşa çıkmıştır. Oraya kendisine sığınan adamları ihbar edecek ve öldürecek, öldürüldüğünde zılgıt çekecek kadar canavarca bir his sahibi olmak, bütün öteki Kürtlere karşı bir kindarlıktır…”
Ben Trabzonluyum. Yakın akraba büyüklerimden biri “
” olarak anılırdı.
Bir gün sormuştum, “
biz Kürt değiliz, Osman amcaya, neden Kürt Osman diyorsunuz
?”
Şöyle anlatmışlardı: “
öldürmeye ahdettiği
düşmanı sığındı da vermedi
.
O günden sonra da ona Kürt Osman dediler. O kadar mertti ki evine yılan sığınsa dokundurtmazdı…”
Bizi biz yapan o mertlik, o yiğitlik, o asalet nerede şimdi?
Yasin Börü asla münferit vakıa değildir; “çürümenin” trajik sonuçlarından biridir sadece.
Ekmek almaya giden
çocuğu ve masum bir doktoru ve uykusunda gariban polisleri katletmek de “çürümenin” sonucudur.
Kardeşlerim, ihanetten daha korkunç bir çürüme / dekadans yoktur.
'nin 7 Haziran seçim öncesinde ve sonrasında ortaya koyduğu tavır da “ihanetten” başka bir şey değildir.
“Milli çözüm sürecine” veya “barış sürecine” ihanet ettiler.
Hiç ihanet etmemiş olsalardı,
vekaletiyle
'ye, yani, “barış sürecini” ihanet olarak değerlendiren partinin liderine, “
” teklif ederler miydi?
Kürtlerin değil,
'sidir bu!
Kürt'ü Türk'e Türk'ü Kürt'e düşman etmek isteyen “üçüncü tarafın”, iç savaşın cenderesinden geçmeye aş erenlerin, barış sürecinde savaş, savaş sürecinde barış isteyen
, darbeye kapı aralamak isteyenlerin,
ve AK Parti gitsin de ne olursa olsun diyen
, daha düne kadar “
Kürtlerden alışveriş yapmayın
” diyen faşistlerin
'sidir.
Hiç Kürtlerin HDP'si olsaydı, demokratik paket açıklayan, ana dilde eğitim başta olmak üzere Kürtlerin gasp edilen ontolojik haklarını geri veren bir lidere bu denli düşman olur muydu?
Hiç Kürtlerin HDP'si olsaydı, “
Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı
, köle olma hakkı…” diyen kafayla aynı dalga boyunda olanlarla el ele verip “
Türk milliyetçiliği de Kürt milliyetçiliği de ayağımın altındadır
” diyen bir lidere bunca husumet besler miydi?
Hiç Kürtlerin HDP'si olsaydı, “
Yeni bin yılın Selahaddin Eyyübi'si son metroda durduruldu
” diyenlerin ve paralelcilerin umudu haline gelir miydi?
Neyin intikamı alınmak istendi Erdoğan ve AK Parti'den?
Sayın Erdoğan'ın “
Siz çocuk öldürmeyi çok iyi bilirsiniz
” dediği
'in mi, bir türlü iç savaş çıkartamayanların mı, Türkiye'nin “
” olmasını istemeyenlerin mi, Kürtlerin ve Türklerin kadim düşmanlarının mı?
Kimin?
“Aydınlık Savaşçıları” şairi, “Kurtuluş Savaşıyla kurtardıklarımız / birlik oldu birlikte savaştıklarımızla / -bedeli ihanet oldu kanımızın- / kara bir bulut gibi / düşünceyle / -kiralık düşünceleriyle- / “giydiler çıkardıkları çizmeleri” / emperyalistlerin./ -efendi olma hevesiyle / silahları bize döndü…” demişti.
“Milli çözüm sürecinin” de bedeli ihanet oldu.
Lakin…
Hangi bedel ödenirse ödensin, Kürt Türk kardeşliği bu topraklarda her ihaneti yenecek, Trabzonlu Osman'ı “Kürt Osman” yapan kadim gelenek galip gelecektir.