Sayın fırıldaklar için yeni hedef önerisi

04:006/06/2016, lundi
G: 13/09/2019, vendredi
Salih Tuna

NOT 1:Bu akşam (6 Haziran) teravih namazı sonrasıFatih Camii'ndeMuhammed Aliiçin gıyabi cenaze namazı kılınacak. “Şampiyonumuza” son görevimizi yerine getirelim.NOT 2:Yıllarını tiyatroya adayan değerli sanat adamımızİsmail Yeşilbağ'ın yönetmenliğini yaptığı “Alparslan” adlı tiyatro oyununu izleyelim, izletelim.NOT 3:Birkaç gün evvelYörük Türkmen Sivil Toplum KuruluşlarıileAnadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu'na bağlı dernekler “Milli Birlik ve Kardeşlik” gündemiyle Ankara'da bir

Bir defasında “
Alt tarafı bu da bir iş
” demişti,
Muhammed Ali
, “
Otlar büyür, kuşlar uçar, dalgalar kumları yalar. Ben de insanları döverim.
” ( Bir arkadaşımız da, “… ben de roman yazarım” diyordu ya, bahs-i diğer.)


Hayır,

'nin yaptığı, “

alt tarafı bir iş

” değildi.



O yumruklarıyla adeta yeryüzünün egemenlerini, müstekbirlerini, “çok uluslu ebu Cehillerini” döver; ezilmişlerin, ötekileştirilenlerin, kimsesizlerin adeta sığındığı liman olurdu.



Haliyle o dövdükçe otlar bir başka büyür, kuşlar bir başka uçar, dalgalar kumları bir başka yalardı.



Hele ki bizim kuşak; bir başka sevinirdik.



Çocukluğumuzun 3 bayramı vardı: Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı, bir de seher vakti başlayan ve hiç bitmeyen

Muhammed Ali Bayramı

.



O bizim zalimlere karşı başkaldırımız,

yüz yıllık yenilginin ardından gelen öz güvenimizdi.


Nan kokusunu içine çektiğimiz fırınların duvarından berber aynalarına kadar her yerde onun posterleri vardı.



O bizim “

güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar
kahramanımız

,” bayram içre bayramımızdı.



Devran döndü; çocukluğumuz

Affan Dede

'nin ambarına gitti ve bayram bitti.



Şükür ki şükür, Muhammed Ali'nin unvanını aldığı o seher vakti maçlarının ardından yaşadığımız coşkuya benzer bir coşkuyu yıllar sonra yine yaşadık.



Ne zaman mı?



Siyonist Irgun

çetesinin 48 Nisan'ındaki

Deir Yasin

katliamına, aynı yılın Temmuz'daki

Lida

,

Tantaura

,

El Tira

ve

Hayfa

katliamına, Ekim 48' deki

Safsaf

ve

Davayima Köyü

katliamına, Ekim 53' de

Ariel Şaron

öncülüğündeki

Kibya Köyü

katliamına, Kasım 56' daki

Samu

katliamına, Şubat 70'deki

Abu Za'abel

katliamına, Nisan 70'de (okul bombalamak suretiyle 46 çocuğu katlettikleri)

Sha'a

katliamına,



82'deki

Sabra ve Şatilla

katliamına, Ekim 90'daki

Kudüs

katliamına, 2002' deki

Cenin

katliamına, ve en son olarak da

Gazze katliamına

isyan edercesine

İsrail terör devletinin Cumhurbaşkanına

,

Davos

'ta, “

” çekildiği zaman.



Dönemin Başbakanı

Erdoğan

,

Şimon Peres

'e, “

Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz

” demişti hani.



Yunan devlet televizyonu “

NET

” o günlerde, “

Gezegende birçok insanın söylemek isteyip de söyleyemediğini Erdoğan dile getirdi

” şeklinde yorum yapmıştı.



Söylemek

” hiç kolay değildi.



BM

kararlarını bile iplemeyen, istediğinde istediği yeri bombalayan, mafyöz usullerle infazlar yapan, hiçbir hukuk tanımayan bir devletin yüzüne karşı “katil” demek yürek isterdi.



Siyonist networkun yıllar geçse de intikamını alacağını bilecek kadar “seviyeli” olanlar da, Erdoğan o sözleri söylediğinde, masaların altına gizlenmişlerdi.



Gerçekten de “

Siz ne kadar Filistinlilerin karşısındaysanız, biz de o kadar yanlarındayız

” diye haykırmak kolay değildi.



BBC, “

Erdoğan, Türkiye'ye dönüşünde kahraman gibi karşılandı…

” yorumunu yapmıştı.



Sadece Türkiye'de değil, mustazafların yaşadığı “

bütün kara parçalarında. Afrika dahil

” her yerde, “kahraman” olarak kabul görmüştü.



Hele Filistinlilerin gözünde, artık

Selahaddin Eyyübi

mesabesindeydi. Bu da boşuna değildi.

İtalyan La Repubblica

gazetesi 7 Haziran seçimleri ardından, “

Yeni bin yılın Selahaddin Eyyübi'si son metroda durduruldu

” dememiş miydi?



Gelgelelim…



Irkçı Siyonistlerin gözlerine bakan “

Rahatsız Hasan

” dahil sömürge aydınlarının alayı, “

One Minute

” çektiği gün Erdoğan'ı “diktatör” ilan etmek isterlerdi. (Daha evvel “Meczup Hasan” demiştim, meczuplukta sevimli bir hal var, düzeltiyorum: “Rahatsız Hasan.” )



Lakin henüz vakti gelmemiş, “

Güneyde sevdikleri ülkenin

” çocukları henüz

mülâane darbesine

girişmemişti.



Hülasa,

Pensilvanya

'dan “

Firavun, Yezid

” gibi lakırdılarla henüz icazet almamışlardı.



Kaç zamandır harici ve dahili çok yönlü saldırıya geçtiler. “

Diktatör

” ne ki, PKK'ya terör örgütü diyemeyen

Küçük Yalçın

'ın

diploma şarlatanlığına

kadar düştüler.



Ama her defasında sandıkta şamarı yiyorlar, taa 94'ten beri.



Erdoğan şöyle dese yeridir: “

Alt tarafı bu da bir iş. Otlar büyür, paraleciler tezvirat yapar, Rahatsız Hasan'lar coşar, Kılıçdaroğlu kana aş erer. Fırıldaklar kumları yalar. Ben de sandıkta eze eze yenerim...



Bu durumda yeni hedefiniz sandıktır sayın fırıldaklar.



Sevgili Etyen Mahçupyan'ımız, Erdoğan'ın sandık üzerinden Türkiye siyasetini kontrol etmeyi amaçladığını boşuna mı dile getiriyor?!


  1. NOT 1:
    Bu akşam (6 Haziran) teravih namazı sonrası
    Fatih Camii
    'nde
    Muhammed Ali
    için gıyabi cenaze namazı kılınacak. “
    Şampiyonumuza
    ” son görevimizi yerine getirelim.
  2. NOT 2:
    Yıllarını tiyatroya adayan değerli sanat adamımız
    İsmail Yeşilbağ
    'ın yönetmenliğini yaptığı “
    Alparslan
    ” adlı tiyatro oyununu izleyelim, izletelim.
  3. NOT 3:
    Birkaç gün evvel
    Yörük Türkmen Sivil Toplum Kuruluşları
    ile
    Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyon
    u'na bağlı dernekler “
    Milli Birlik ve Kardeşlik
    ” gündemiyle Ankara'da bir araya geldi. Bu tarz etkinliklere ne çok ihtiyacımız var. Toplantıya ev sahipliği
    yapan Alternatif Politikalar Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Mahmut Koçak
    'a ne kadar teşekkür etsek azdır.
#Muhammed Ali
#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan
#One minute