Birincisi…
Bu Arabistan, “
” falan değil,
'daki o alçak
en büyük azmettiricisi Suudi Arabistan.
İkincisi…
Kime karşı, neyin koalisyonu?
Her şeyden evvel,
'nin yer almadığı bir “koalisyon” mümkün mü? Türkiye,
üyesi, NATO'nun patronu da ABD değil mi?
da ABD'nin
'den sonra gelen en güzide müttefiki olduğuna göre…
Pardon?
Demek ki (şayet girilecekse) Suudi Arabistan'ın da yer aldığı ABD öncülüğünde bir “koalisyonla” Suriye'ye gireceğiz.
İyi de, ABD çoktan Suriye'ye girmedi mi?
Hiç girmemiş olsaydı “
” der miydi?
Hadi onu geçtik,
ile girdi. Şu saatten sonra, Rusya'nın ABD'ye rağmen Suriye'ye girdiğini düşünen yoktur herhalde. Rusya'nın “
” izahı tam anlamıyla mavaldır. Ona bakarsanız,
da çağırmıştı. Rusya kılını dahi kıpırdatmamıştı. Zira karşısında ABD vardı. Ne oldu şimdi? Rusya'nın kanı mı bitlendi, yoksa ABD çaptan mı düştü? (Aklı başında hiç kimse bu soruya “evet” demez.)
Sorulması gereken soru şudur:
Gündüz gözüyle hem kendi “
” hem de “
” Türkiye'nin “kırmızı çizgilerini” çiğnemesinin bir nedeni olmalı.
Biliyorsunuz, ABD, “
” demişti,
kullandı.
Ne oldu?
Halihazırda Esat rejiminin ayakta kalmasını sağlamadılar mı?
Türkiye'nin “
” dediği, PKK'nın Suriye'nin kuzeyinde “devlet” kurmak hedefi için savaşan PYD'yi de nasıl arkaladıklarını her gün ilan ediyorlar işte.
Lafı daha fazla dolaştırmanın lüzumu yok:
Geçen gün, ABD Dışişleri Sözcüsü
'nin, Türkiye ve PYD'nin top atışlarını durdurmasına yönelik
na, Dışişleri Bakanı Sözcümüz Tanju Bilgiç,
şeklinde
.
Aslında hayret edilecek hiçbir şey yok.
bir süre önce ABD'ye, “
”
.
Bu çıkışı, “
” şeklinde genişletmek mümkün mü?
Öyle ya…
ABD, Suriye ekseninde, Rusya ve İran'ın müttefiki gibi hareket ederken, PYD'ye “
” demekle de, Türkiye'nin adeta düşmanıymış gibi hareket ediyor.
Peki gerçekte öyle mi?
Yani, ABD, sözgelimi, PYD'ye aşık da Türkiye'den nefret mi ediyor?
Hayır, yok öyle bir şey; ABD'nin dış politikası aşk - nefret ilişkisi üzerinden değil, çıkar üzerinden yürür. (Gelgelelim, ABD'nin “aşk” ilişkisi yaşadığı tek bir “devlet” vardır Ortadoğu'da; o da, İsrail terör devletidir.)
Bana soracak olursanız, “ABD Suriye'de neyin peşinde” sorusunun cevabı, “
” sorusunun cevabıyla yakından alakalıdır.
ABD, “
” demeye getiriyor.
Şayet biz de “
” moduna girdiysek, eyvah ki ne eyvah, tuzağa düştük, bataklığa saplandık demektir.
Çünkü, Suriye'ye (özellikle de Suudi Arabistan'la) girince, İran ile ister istemez karşı karşıya gelinecek, bu da arazide, bütün bir Ortadoğu'yu kasıp kavuracak “
” tekabül edecektir.
mı?
ABD ile ele ele verip kenara çekilecek, katalizör rolü üstlendikleri “mezhep savaşı” sonucunda oluşacak durumu bekleyecektir.
Nasıl hedef biçmişti
saldırıları ardından
: “
”
Hedefleri gerçekleşince, Müslümanlar birbirlerini bire kadar kırmakla kalınmayacak, enerji hatlarını kontrol altında tutan “ikinci İsrail devleti” de Suriye'nin kuzeyinde kurulacaktır.
Bakınız, İsrail'in ağzının suları şimdiden akmış,
, Suriye'deki duruma ilişkin “
”
.
Şu İslam dünyasının haline bakın?!
Bir kişi de çıkıp
demiyor ki,
Şayet Türkiye mezkur tuzağa düşmezse, bu sefer de, PYD üzerinden tehdit edilmeye devam edilecek, Suriye'deki kaos Türkiye'ye servis edilecektir.
Peki ne yapmalı? Bu akrep kıskacından nasıl kurtulmalı?
Onu da yarın konuşalım…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.